Paylaş
Tamam bu ülkede kadın olmanın ekstra zorlukları var, tamam kadın meselesi can yakıcı ama her olayı da getirip kadın sorununa bağlayarak fiyonk yapmayalım.
Sevgili Ayşe olayın gerçeğini anlatayım...
Kariyerden tiyatrocu olmayan ünlüler için sahne gelip geçici bir hevestir.
Hatta kariyerden tiyatrocu olup, sonra TV’de paranın gözünü çıkaranlar için bile...
Her sezon başında bir-iki ünlü heves eder bu tiyatro işine...
Ama her hafta iki-üç kez sahneye çıkmak zordur.
Hele bir de turne falan girdi mi işin içine iş bir süre sonra tam bir zulme dönüşür bizimkiler için...
Oyundan kaçmak için her yolu ararlar.
Ünlülerin oyun başına aldıkları ücret 300-500 lirayı geçmez.
Onlar için devede kulak.
Bu paraya asla o eziyeti çekmezler.
Peki ne için yapıyorlar?..
1- O sezon işsizdirler, boş oturmaktansa sahneye çıkalım derler.
2- Ünlü tiyatrocularla sahneye çıkarak oyunculuklarını teyit ettirirler.
3- Gündeme gelirler, konuşulurlar, rol aldıkları oyun sayesinde yeni TV dizilerinin kapılarını aralarlar.
Yani hiçbir ünlü tiyatro aşkıyla yanıp tutuşmuyor.
Bir süre sonra işten sıkılıp “Turnenin parasının tamamını ben ödeyeyim, oyunu iptal edelim” diyen ünlü bile tanıyorum ben.
Yani kendi aldığı 300-500’ten vazgeçtiği gibi, tüm oyuncuların yevmiyesini, tiyatronun 3-5 bin lira gelirini bile ödemeye hazırlar.
Yeter ki kalkıp turneye gitmesin.
Yani tiyatro zor iştir, meşakkatli iştir...
“İki kalas bir heves” yapılacak iş değildir ünlüler için...
Bu yüzden de ünlülerin rol aldığı neredeyse hiçbir oyun sezon sonunu göremez.
Kâh o nedenle, kâh bu nedenle...
Hande’nin oyunu da görememiştir.
İster telefon mesajına bağla bunu Ayşe, ister Cihan Ünal’a...
Yeter ki kadın olmanın zorluğuna bağlama...
Bu da garabet!
Sibel Üresin’in, “Erkekler dört kadınla evlenebilir” açıklaması ne kadar saçmaysa, buna tepki olarak fotoğraf sanatçısı Nika Guido’nun çektiği fotoğraflar da o kadar saçma...
Tepki gösterecek ya...
Gelinlikler içinde bir kadını, üzerlerinde sadece külotları bulunan dört erkekle çekmiş...
Kırmızı kurdeleden tasmalarla tutuyor dört erkeği gelin...
Bir kadın da dört erkekle mi olsun demeye getiriyor.
Erkeklere mübahsa kadınlara da mübah mı demeye çalışıyor.
Neyse, ne...
İfratla tefrit arasındayız...
Sibel Üresin ne kadar garabetse, bu fotoğraflar da garabettir.
Ama bakıyorum da Üresin’in üzerine yürüyenler, fotoğraf sanatçısının çektiği fotoğraflara hiçbir şey demiyor.
Siyasette ‘respect’!
Şampiyonlar Ligi’nden en sevdiğim slogan bu: Respect...
Saygı...
Rakibe, oyuna, hakeme, rakip taraftara her şeye saygı...
UEFA kıran kırana rekabet içinde her şeyin önüne saygıyı koyuyor.
Eski hakem Collina’yı reklamlarında kullanıyor, stadın en görünen yerine bu sloganı yerleştiriyor.
Televizyonlarda sürekli “respect” diyor.
Siyasette de önce bu lazım bize: Respect!
Her akşam haber bültenlerinde liderleri izliyorum.
Aynı gün üç ilde miting yapıyor, oradan oraya koşuyorlar.
Ama kimse ne yapacağını anlatmıyor.
Herkes birbirine sallıyor. Erdoğan Kılıçdaroğlu’na, Kılıçdaroğlu Erdoğan’a, Bahçeli hükümete, BDP herkese...
Yapacaklarını anlatan bir tane siyasi lider yok.
Önümüzdeki dört yılda ne yapacaksınız, planınız programınız ne?
İki tane çılgın proje, bir tane hilal kart, mazot 1,5 lira olacak vaadinden başka bir şey yok.
Çünkü yapacaklarını anlatmak zor, rakibe sallamak ise kolay.
İşin kötüsü seviye giderek düşüyor.
Futbolda olduğu gibi siyasette de biraz “respect” lütfen...
Biraz saygı...
Rakibe, seçmene, demokrasiye, ülkeye saygı...
Paylaş