Paylaş
Brezilya’da 5 Ağustos’ta başlayacak Olimpiyatlar öncesinde, tüm dünya bu virüsle nasıl boğuşacağını düşünmeye başladı...
Çünkü Brezilya, Ekvador başta olmak üzere Güney ve Orta Amerika’da hızla yayıldı...
Nedir bu virüs?
Sivrisinekler tarafından bulaştırılıyor, henüz insandan insana bulaştığı görülmedi ama hastalığın ilk döneminde cinsel ilişki yoluyla bulaştığı açıklandı...
Güney Amerika’da binlerce bebeğin beynine hasar veren Zika virüsü nedeniyle Orta Amerika ülkesi Ekvador’da kadınlara doğum yapmaması önerildi...
Dünya Sağlık Örgütü, Kanada ve Şili hariç batı yarımkürede 20 ülkede görüldüğünü açıkladı hastalığın...
Survivor yarışmacılarının gideceği yer de tam bu virüsün yayıldığı bölgenin göbeği...
Dominik Cumhuriyeti de Orta Amerika’nın hemen yanıbaşında bir ada...
Üstelik yarışmanın yapıldığı bölgede de sivrisinekler hatırı sayılır oranda...
7 Şubat’ta başlayacak Survivor için henüz bizim yarışmacılar Dominik Cumhuriyeti’ne hareket etmedi...
Şimdiden yarışmacıları endişelendirmek istemem ama Zika virüsüne karşı yapımcılar bir şeyler düşünmeli..
Hastalığa karşı geliştirilmiş bir aşı falan yok henüz...
Uzmanlar şimdilik tek çarenin sivrisinek ısırmasından korunabilmek olduğunu söylüyorlar...
Yarışmacıların bulunduğu bölgeye sivrisinek kovucular koymak, yarışmacılara sinek kovucu spreyler dağıtmak gibi formüller mutlaka düşünülmeli...
Çünkü Zika virüsü yüzünden hem yapımcılar hem yarışmacılar zor duruma düşebilir...
Yabancı futbolcuların Türkiye tanıtımına katkı yaptıkları yok
Türkiye’nin yabancı futbolcular için neden vergi cenneti olduğu yıllardır tartışılan bir durum...
Yıllardır da buna bir çözüm bulunmuyor...
Dün konuyu Hürriyet Ekonomi’de Ahmet Karabıyık gündeme getirdi son kez...
Yabancı futbolcuların vergi ödemediğini...
Onların yerine kulüplerin verdiğini...
Bunun oranının da sadece yüzde 15 olduğunu yazdı...
Ülkede tüm çalışanlar kazançlarının büyüklüğüne göre yüzde 15’ten başlayarak yüzde 35’lere varan vergiler öderken, yabancı futbolcular sadece ceplerini dolduruyor.
Yılda milyonlarca Euro kazanırken sadece yüzde 15 ödüyorlar, o para da kendi ceplerinden çıkmıyor...
Avrupa’da futbolcular yüzde 45 oranında vergi öderken, Türkiye’de sadece banka hesaplarındaki sıfırları çoğaltıyorlar...
Ahmet Karabıyık’ın yazısında tek katılamadığım nokta, yabancı futbolcuların ülke tanıtımına katkıda bulunduğu tespiti...
Bu yüzden az vergi vermeleri bir ölçüde anlaşılır gibi bir durum çıkıyor yazıdan...
Kusura bakmayın da hangi yabancı futbolcu yüzünden Türkiye’nin yurtdışındaki imajı düzelmiş...
O yabancı futbolcuların hangisi turizmimize katkı sağlamış...
Hangisi yurtdışından tribünlere seyirci getirmiş...
Hiçbiri...
Biz Çin’e, Japonya’ya, Kore’ye, Kuveyt’e giden ünlü eskisi futbolcular sayesinde, gittikleri ülkelerin hangi tanıtımından haberdar olduk...
Türkiye’nin tanıtımına da gelen yabancı futbolcular katkı sağlamaz...
Çok uzaktayım çok...
Avustralya Açık Tenis Turnuvası, Melbourne’de devam ediyor...
Kadınlarda Sharapova’yı yenen Serena Williams, yarı finalde Radwanska’yla karşılaşacak, yenen finale çıkacak...
Diğer yarı finalistler ise Kerber ve Konta...
Erkeklerde ise Djokovic-Federer ve Raonic-Murray yarı final karşılaşmaları oynanacak...
Yenen iki isim finalde karşılaşacak...
İşte bu mücadeleleri yakından takip etmek, finali izlemek için Melbourne’e doğru yoldayım...
Ben inene kadar finalistler belli olur herhalde...
Ben de size hem ilk kez gideceğim Avustralya’yı hem de tenis heyecanını yazarım Melbourne’den...
Sömestr yazıları
Akatlar’da masal dünyası
Çocuklarla yarı yıl tatilinde yapılacak en güzel etkinliklerin başında sinema-tiyatroya gitmek geliyor...
Allah’ı var şehirde de son yıllarda bu tür etkinliklerin sayısı çok arttı...
Bunlardan biri de Akatlar Kültür Merkezi’nde devam eden tiyatro gösterileri...
Sömestr boyunca her gün 13.00’te bir çocuk oyunu var...
Program şöyle:
Bugün Ali Baba’nın Çiftliği...
29 Ocak Rapunzel ile Beyaz Atlı Prensi...
1 Şubat Ali Baba’nın Çiftliği...
2 Şubat Külkedisi Harikalar Diyarında...
3 Şubat Neşeli Günler...
4 Şubat Prens ile Denizkızı...
5 Şubat Rapunzel ile Beyaz Atlı Prensi...
Çocukları tatilde kültür-sanatsız bırakmayın...
Bu montu giymeyeni dövüyorlar
Ünlülerde, iş dünyasında, şarkıcılarda, oyuncularda...
Şehrin gelir düzeyi yüksek mahallelerinde, kafelerde ve restoranlarda... Herkesin üzerinde aynı türden mont var...
Ünlü Fransız markası Moncler’in montlarını giymeyeni dövüyorlar İstanbul’da.
Yıllar önce Moncler’le başladı bu kaz tüyü hafif mont modası...
Sonra bu markanın türevleri çıktı...
Şimdi herkesin üzerinde bu ve benzeri montlardan var...
Hani şu pofuduk duran, parlak renkli, sol omuz başında markası bulunan montlar...
Bir davete, bir partiye gidin, 10 kişiden 8’inin üzerinde bu montlardan
görürsünüz...
Kızılay bedava mı dağıtıyor diye espri yapacağım ama fiyatları 2 bin, 2 bin 500 liradan başlıyor, ucuz da değil...
İşin ilginci bunların daha ucuzları, benzerleri yapılıp şehrin diğer mahallelerine de hızla yayıldı...
Hasretle bekliyorum bu kaz tüyü pofuduk mont modasının geçeceği günleri...
Paylaş