Sting dersi-2

Sting’le ilgili 10 yıl öncesinden yapılmış özel bir haber hatırlıyorum.

Amazon’larda verdiği konser görüntüleri, New York’ta yapılmış özel bir röportajla süslenmişti...

Dün Sting’in gitarını taşıyacak kadar mutevazı olduğunu yazınca işte o haberi yapan isim aradı.

Gazeteci Zafer Kantar’mış.

1994’te New York’ta Amazon Ormanları yararına bir konsere gidiyor Kantar.

Konserin kaydını almak isteyince de yolu Soho’da Yağmur Ormanları Vakfı’na düşüyor.

Konser kaydını alırken, "Sting hala New York’ta mı, röportaj yapabilir miyim" diyor.

"Telefonunuzu bırakın" diyorlar, bir gün sonra da röportaj için arıyorlar Kantar’ı...

Tekrar Vakfa gidiyor Kantar, bakıyor Sting orada...

Sohbet, röportaj derken Amazon Ormanları’na geliyor söz.

"Biz oraya konsere gidiyoruz, hadi sen de bizle gel" diyor Sting...

"Kulaklarıma inanamadım" diye anlatıyor yaşadıklarını Zafer Kantar.

Sting’in uçağına biniyorlar ve Amazonlar’a konsere gidiyorlar.

atv o yıllarda bu özel görüntüleri gecenin bir yarısı yayınlamıştı.

Kantar, "O yıllarda çok daha popülerdi ama inanılmaz samimi ve kaprisi olmayan bir star" diye anlatıyor Sting’i...

Ünlü sanatçının İstanbul’daki ilk gecesinden gelen fotoğraflara bakınca bunun ne kadar doğru olduğunu anladım.

Foto muhabirlerine kapris yapmak yok, kameramanlara "özel hayatımı neden çekiyorsunuz" diye bağırmak yok, magazincilerle kavga etmek yok.

İzzet Çapa, "Herkesle sarmaş dolaştı, isteyen herkes boynuna sarıldı" diye anlatıyor Sting’in Sayfiye’deki gecesini...

Yani bizim starlarımızdan alıştığımız ne varsa Sting tam tersini yapıyor.

Sting mi daha star, bizimkiler mi kafam karıştı...

Üçüncü dersi de dün akşam muhtemelen sahnede vermiştir.

Akbank reklamı ve bir İngiliz reklamı

Ne zaman bir reklam filmi için iyi yazsam, dikkatli okurlardan mailler gelmeye başlıyor.

Yurt dışındaki benzer reklamların görüntülerini gönderiyorlar.

Akbank’ın 120 dansçıyla çekilen ve son Atina Olimpiyatları’nın koreografisini de hazırlayan Güney Afrikalı Penny Jones imzası taşıyan son reklam filminde de aynısı oldu.

Yurt dışında yapılan bu tür ilginç çalışmaları biriktiren Fulya Emek Tanrıkulu, İngiltere’de yayınlanan bir reklam filmini göndermiş.

Carphone Warehouse adlı bir telefon şirketinin Talk Talk adlı kampanyasının reklamında, tıpkı Akbank’ta olduğu gibi dansçılar rol alıyor.

Daha az sayıda dansçının rol aldığı reklam stüdyo yerine sokakta çekilmiş.

Dansçılar caddelerde kedi, telefon, kalp çiziyorlar, bazen de çizdikleri insan yüzünde parktaki yeşillikleri saç olarak kullanıyorlar.

Daha önceki reklam yazılarımdan biliyorum ki bu tür yaratıcı işlerde kimin daha önce yaptığı hep tartışma konusu oluyor.

Her iki reklamda da mantık aynı (belki aynı reklam şirketi tarafından bile hazırlanmış olabilir) ama Akbank reklamının daha görkemli ve çarpıcı olduğunu belirtmeliyim.

Yılmaz Erdoğan’ın maili

Yılmaz Erdoğan’ın Mehmet Ali Erbil’le ilgili ağır eleştiriler bulunan ve Burhan Ayeri’ye attığı mailin hayal ürünü olduğunu dün yazmıştım. Ayeri, orijinal maili bana gönderdi.

yilmazerdogan@mynet.com adresinden pazartesi gecesi 01.50’de gönderilmiş.

Burhan abi ısrarla bunu yazanın Yılmaz Erdoğan olduğunu söylüyor, "Belki alkollüyken yazdı, şimdi çark ediyor" diyor.

BKM ise "Yılmaz’la ilgisi yok" diyor.

Orijinal maili gördükten sonra da fikrim değişmedi.

Ben hala Erdoğan adına mail adresi açan bir işgüzarın bu maili gönderdiğine inanıyorum...
Yazarın Tüm Yazıları