Joke College için İzzet Çapa’nın ekibi 40’a yakın ünlüyle özel çekimler yaptı.
Burcu Esmersoy’la birlikte yer aldığımız fotoğrafı geçenlere yayınlamıştım. Burcu sınıfın en yaramaz kızını, ben de onu tek ayak üzerinde cezaya kaldıran sıfırcı öğretmeni canlandırmıştım. Biraz eğlence olsun diye çektirdik bu fotoğrafları, biraz da down sendromlu çocuklar yararına yapılacak kampanyada tuzumuz olsun diye. Dün gazetelerde yer aldı fotoğraflar... Bu da İzzet Çapa’nın pazarlama dehasıdır. Hem ünlüleri hem de gazetecileri bu projeye katarak, daha açılmadan yeni dükkanından söz ettirmeyi başardı. Çekimlerde gazeteci olarak Hürriyet’ten Ahmet Hakan ve ben, Posta’dan Rıfat Ababay, Sabah’tan Ayşe Özyılmazel ve Şirin Sever, Habertürk’ten Rahşan Gülşan ve Vatan’dan İclal Aydın yer aldı... Fotoğraflara bakınca sınıfın en iyi gazetecisi kim olmuş diye düşündüm ve şöyle bir sıralama yaptım... 1- Rahşan Gülşan... Tartışmasız en iyiydi, en komikti, en sempatikti. 2- Rıfat Ababay... Edebiyat öğretmeni rolüne bu kadar mı uyar! Bingo! 3- Ayşe Özyılmazel... Verilen kiloların etkisini gösterdi işte, bacağına yazdığı kopyalarla fıstıktı. 4- Ahmet Hakan... Çılgın profesör fotoğrafları umredekilerden bile iyiydi. 5- İclal Aydın... İşte bir başka diyet harikası daha... Bizim zamanımızda böyle öğretmenler yoktu... 6- Şirin Sever... Tam bir disiplin kurulu başkanına dönmüştü. Bir basın mensubu olarak Burcu Esmersoy’u kategori dışı bırakıyorum tabii... Yoksa haksız rekabet olurdu, mini eteğiyle tahtaya yazı yazdığı fotoğrafı bütün gazetelerin en çok büyüttüğü kareydi zaten...
Tatlı su paparazzisi
Böylesini ilk defa görüyorum. İstinye Park yönetimi, alışveriş merkezi içinde görev yapacak paparazzilere yaka kartı dağıtmış. Orada görev yapan arkadaşların yaka kartlarında İstinye Park’ın logosu ve çalıştıkları medya kuruluşunun adı yazıyor. Bu karta sahip olmayan paparazzilere, AVM’nin güvenlikçileri tarafından izin verilmiyor. Karta sahip olanlar ise içerideki mağazalara kadar girip fotoğraf çekebiliyorlar. Paparazzilerin alışveriş merkezine özel kartla girdikleri günleri de gördük ya, bunlara da artık ‘tatlı su paparazzisi’ diyeceğiz herhalde... İstinye Park’taki iki futbolcuyla ilgili not: 1- Milan Baros, yeni doğan çocuğunun fotoğraflarını çeken paparazzilere kızmakta haklıdır. Ünlülerin araba plakaları, evleri ve çocuklarının fotoğrafları konusunda özel bir hassasiyet gerekiyor. Milyon dolarlık bu insanlar bu fotoğraflar yüzünden her an tehlike altında kalabilirler... Bu işin hırsızı var, uğursuzu var, fidyecisi var. 2- Hakan Balta, ah be kardeşim başına ne geldi... İstinye Park’ın ortasındaki Masa’da sigara yakmakla, Florya Tesisleri’ne elinde sigara paketiyle girmek arasında hiçbir fark yok ki... Hiç mi gazetelere bakmıyorsun, hiç mi duymadın İstinye Park’a giren ünlülerin her adımının takip edildiğini... Hiç mi görmedin arkadaşlarının boy boy fotoğraflarını... İnan bana, orada sigara içip de fotoğrafının çekilmemesi daha büyük sürpriz olurdu...
Şeritsiz yollar
Metrobüsle birlikte tamiratı bir türlü bitmeyen O2 yolu sonunda asfaltlandı... Şirinevler, Merter, Haliç güzergahları çok da güzel oldu... Gerçi bizim asfaltlarımız dandiktir, ilk yağmurda karda delik deşik olur, sonra yamadan geçilmez ama olsun en azından şimdilik jilet gibi, iyi görünüyor. Buraya kadar her şey iyi güzel de ‘küçük’ bir kusuru var; şerit çizgileri yok yolun. Haftalardır öyle, herhalde yolun diğer bölümlerinin bitirilmesi beklendiğinden şerit çizilmiyor asfalt dökülen yerlere. Şimdi de okullar açıldı, ne zaman çizeceksiniz şeritleri?.. Şeritsiz yolda araba kullanmak da zor, nereye gideceğini bilmeyen sürücüler yolda sağa sola savruluyor. Geceleri durumun daha da kötü olduğunu söylememe gerek yok herhalde... Şu şeritsiz yollar bir an önce tamamlanmalı.
Rahatladık
Neyse Sibel Can-Sulhi Aksüt mevzusunda korktuğumuz başımıza gelmedi. Sibel Can’ın eve gelip de gördüğü manzara karşısında şok geçirdiği şey, biz şeytan fikirlilerinin aklına gelenlerin hiçbiri değilmiş, sadece evde bulunan kasadaki paraların ortadan kaybolmasıyla ilgiliymiş. Oysa ne komplo teorileri atılmıştı ortaya ‘evde başka bir adam mı vardı’ya kadar uzanan... Derin bir nefes aldık mı hepimiz? Aldık... Yeter ki cana gelmesin, mala gelsin...