Sinemacılar, biletlerin tek merkezden satılmasını istiyor

Sinema salonlarında en az yüzde 10-15’lik kaçak seyirci olduğunu yazmam üzerine pek çok yapımcı arayıp, bunun doğru olduğunu söyledi.

Onlar da sinema salonlarının haksız kazanç elde ettiği görüşünde ancak tek tek çıkıp salon sahipleriyle papaz olmak istemiyorlar.
Koçansız bilet kesen, salona biletsiz seyirci alan salon sahipleri hem maliyeyi hem de yapımcıları zarara uğratmaya devam ediyor.
Buna karşılık kesilen her biletin tek merkezden kontrol edilmesini önerdim.
Film yapımcılarını aynı çatı altında birleştiren SEYAP’ın (Sinema Eserleri Yapımcıları Meslek Birliği) bu konuda bir çalışması da varmış.
Bütün salonlara bir yazılım verecekler ve bu yazılım sayesinde satılan biletleri anında görebilecekler.
Bir de bağlayıcı karar alacaklar; yapımcılardan bu yazılımı olmayan salonlara film vermemesini isteyecekler.
Bu yazılım için Rekabet Kurulu’nun kararı gerekiyor şimdi.
Başvuru yapılmış, kurul rekabete aykırı bir unsur olup olmadığına bakacak ve yazılıma onay verecek.
Peki daha onay çıkmadan bu yazılımın kullanılmasına kim itiraz ediyor?
Sinema Salonu Sahipleri Derneği...
Yani diyorlar ki bizi denetlemeyin.
Bırakın her şey eskisi gibi yürüsün, biz kaçak bilet satmaya devam edelim (işini iyi yapan salon sahiplerine değil tabii ki sözüm)...
Sadece bu itirazları bile bir şeylerin göstergesi aslında...
Ancak bu işin böyle gitmeyeceği açık artık.
Rekabet Kurulu bu yazılıma onayı en kısa sürede vermeli.
Yapımcılarla salon sahipleri arasında asıl kavga ondan sonra çıkacak zaten.
Salon sahipleri ne kadar itiraz etseler de eninde sonunda denetim altına alınmaları gerekiyor.

Bizimki de eğlence mi?

Ben gittiğim yabancı memleketlerde ıstanbul gece hayatının dünyanın pek çok şehrinden daha iyi olduğunu söylerim.
Bir tek Atina’da söyleyemem.
Çünkü Atina, ıstanbul’dan bile kat kat iyi...
Atina’ya bu üçüncü gelişim, her geldiğimde eğlencenin dozunun bir parça daha arttığını görüyorum.
Geleneksel tavernaların yanında modern tavernalar, eski yeni restoranlar, Reina gibi çok şık mekanlar, harika barlar, club’larla dolu şehir.
Bizden en büyük farkı; her gün dolu bu mekanlar ve hepsinde sabaha kadar eğlence sürüyor.
İlk gece Votanikos adlı modern bir tavernaya gittik.
Bizde böyle bir mekan yok.
Cumartesi gecesi içeride masa düzeninde en az 1200-1300 kişi vardı.
Peş peşe sanatçılar çıkıyor sahneye, en ünlüsü Natasa Theodoridou, bizdeki Demet Akalın diyeyim, yıkıyor ortalığı.
Bizim gittiğimiz düğün grubu bir anda Cahide’ye çevirdiler sahneyi.
Başlarında duvaklarla sahneye çıkan kızlar, Natasa’ya bile “Yüksek Yüksek Tepeleri” söylettiler.
Bu kadar kalabalıkta gerilim yok, kavga yok, sadece eğlence var.
Biz çıktığımızda 04.00’tü ve eğlence tam gaz devam ediyordu.
Hadi o gün cumartesiydi, peki pazar gecesine ne demeli.
Pire yolu üzerindeki Gazi’ye gittik, son dört-beş yıl içinde popüler olan bir bölge burası.
Büyüklü küçüklü barlar, kafeler, diskolar...
Sıradan bir bar gibi görünen Tapas’a gittik. Yemekleri yedik, gece 02.00’de tıklım tıklım dans ediliyordu hâlâ.
Oradan çıktık ‘Küba ateşi’ yanan Socialista adlı başka bir bara.
Böyle bir konsepte ıstanbul’da rastlamadım ben.
Gece 03.00’de 100 kişi aynı sahnede Kübalı dansçıların figürlerini taklit etmeye çalışıyorduk.
Sabaha karşı çıktığımızda, spor salonunda ter atmış gibiydik.
Yattığımızda pazar, pazartesi dinlemeyen Atina’da eğlence hâlâ sürüyordu.

Adam&Eve’in çakması Atina’da

Kebabı, döneri, baklavayı, Hacıvat Karagöz’ü sahiplenmeye çalışmaları bir yana son olarak bizim otel konseptlerine göz dikmiş Yunanlılar.
Atina’nın merkezinde Athens Center Square adlı yeni bir otelde kaldım.
Haziran ayında açılmış, henüz 6 aylık bir otel.
Otelin gece dış cephe görünümü direk bizim Adam&Eve’den araklama.
Tıpkı her dairesi rengarenk kutu olan Adam&Eve’in tarzını almışlar, Atina’nın merkezine uyarlamışlar.
Kırmızı duvarlarıyla odalar bile Adam&Eve gibi tasarım olmaya çalışmış.
Ama bütün benzerliği bu kadar.
Atina’da balık pazarının ortasındaki binasıyla çakmanın da çakması duruyor Athens Center Square...
Yazarın Tüm Yazıları