Sevgiliyle umre...

Bakın normalleşme diyorduk normalleştik, “Ozan Güven sevgilisiyle umreye gitti” haberi, “Sevgilisiyle Paris’e gitti” haberi gibi normal karşılanıyor artık.

Artık kabe manzaralı 5 yıldızlı oteller, ünlülüler ve sosyetenin Mekke’yi ‘yeni tatil destinasyonu’ sanması için yeterli.
Sevgilisini alan umreye gidiyor...
İyi de benim bildiğim 45 yaşından küçük kadınlar yanlarında kocası, babası, abisi, oğlu gibi birinci dereceden bir erkek akrabası yoksa hacca ya da umreye gidemez.
Yani Ozan Güven’in sevgilisi Yosun Güreli ile umreye gidebilmesi için;
1- Ya evlenmiş olmaları gerekiyor.
2- Ya Yosun Güreli’nin babası Hüsnü Bey’in veya varsa- erkek kardeşinin yanlarında olması gerekiyor.
3- Ya da Yosun Güreli 45 yaşından büyük.
Şimdi diyeceksiniz ki Seda Sayan nasıl gidiyor? Kendisi 3’üncü maddeye giriyor efendim...
Bir de sadece hac ya da umreyle ilgili bir durum değil bu zaten.
İslamiyet’te kadının yanında kocası, erkek kardeşi, babası olmadan iki günlük mesafeye tek başına gitmesi yasak zaten...
İster Londra’ya gitsin, ister Mekke’ye... Kadın tek başına seyahat edemez.
Sevgiliyle umreye gitme işi de tam “Türk tipi İslamiyet”in örneğidir.
Bizimkiler bulmuştur bir formülünü...
Bu yüzden “Sevgilisiyle umreye gitti” haberini de kimse şaşkınlıkla karşılamaz.

Bir günde 17 radyo gezdi

Bengü yeni albümünün tanıtımı için ilginç bir yöntem izledi.
Cuma günü “Aşkım” şarkısının tanıtımı için gün boyu tam 17 radyo gezmiş.
Çat kapı radyoların kapısını çalmış, o sırada yayında kim varsa artık programına 10 dakika katılmış, Aşkım şarkısını çalmışlar, ayrılmış...
Radyocuların da bu sürpriz ziyaret hoşuna gitmiş.
18’inci radyo olarak da bana geldi cumartesi günü, NTV Radyo’ya...
“Kadar” ve “Saat 03.00” şarkılarını da ilk kez birlikte çaldık.
“Kadar” bir Şehrazat şarkısı...
Her ne kadar “Dişi Serdar Ortaç” dense de ben slow şarkıların Bengü’nün sesine daha çok yakıştığını düşünüyorum.
“Saat 03.00” de bir slow şarkı.
Tam bir yaz eğlenceliği olan “Aşkım” radyolarda çalmaya başladı ama bu iki şarkıyı henüz dinlememiş olabilirsiniz.
“Aşkım”ı Sinan Akçıl’ın Hadise’ye vermek için yazdığı söyleniyordu.
“Bundan haberim yok benim. Ben beğendim, aldım” dedi.
İyi de yapmış...
Albümü çarşamba günü piyasada Bengü’nün...

Herkes akıllı!

Herkes akıllı da bir ‘enayi’ Meral Okay.
Kanuni kendisinden 300 yıl sonra yaşayan Ziya Paşa’nın dizelerini dizide nasıl okurmuş?
Herkes Ziya Paşa’yla Kanuni’nin doğum-ölüm tarihlerini Google’lamayı biliyor da bir Meral Okay bilmiyor değil mi...
Unutmayın bazen senaristler diziyi konuşturmak için böyle oltaları bilerek atar, bakalım ne kadar sazan toplanacak diye...
Gördük işte, hiç az değilmiş!

Yeni hükümete Denizcilik Bakanlığı

Pazar sabahı balıkçılar Boğaz’da kıyı kıyı dolaşıp midye avlıyorlar...
Neyse ki bunlar dalıp, elleriyle toplayanlardan.
Deniz dibini tarayarak, yok ederek toplayanlar Karadeniz girişinde daha çok.
Midye deyip geçmeyin, denizin filtresidir.
Boğaz’da ne zaman midye azalsa balık da azalır.
Yıllardır söyleniyor, yıllardır yazılıyor.
Hazır seçimlere 1 hafta kalmışken, hazır yeni kabine yeni hükümet kurulacakken Başbakan Erdoğan’a bu konuyla ilgili bir çağrı da ben yapayım.
Hadi geçtim ülkenin üç tarafının denizle çevrili olmasını şu Boğaz’ın varlığı bile yeter Denizcilik Bakanlığı kurmaya.
İstanbul’a kanallar kurmak gibi çılgın projelere kalkışan hükümete o kanalları, o Boğaz’ları, o denizleri denetleyecek bir bakanlık gerekmiyor mu hâlâ?
Erdoğan, “Hayaldi gerçek oldu” dedirtmek istiyorsa bu konunun üzerine ciddi şekilde eğilmeli...
Yazarın Tüm Yazıları