Paylaş
Şehir içinde elimizi attığımızda ulaşacağımız sahillerin bolluğuna bir bakın.
Bu kadar deniz ve güneş dünyanın hangi modern şehrinde olursa olsun o şehre ister istemez bir ‘tatil beldesi’ havası gelir.
Kıyafetler hafifler, şortlar, terlikler her yerde göze çarpar...
Ortalık güneşlenen insandan geçilmez.
Bizse tam tersi İstanbul’da deniz yokmuş gibi yaşıyoruz.
Sarayburnu’na, Ortaköy’den Sarıyer’e uzanan Avrupa sahiline, Üsküdar’dan Beylerbeyi’ne giden Anadolu sahiline bir bakın...
Deniz kenarında güneşlenen tek bir kadın göremezsiniz.
Ben geçen gün gördüm, hem de Sarayburnu’nda...
Genç ve güzel iki kadın bikinilerini giymiş, plaj havlularını sermişler, kulaklarında ipod’ları Sarayburnu sahilinde güneşleniyordu.
Gözlerime inanamadım...
O kadar yabancı geldi ki bana bu manzara, arabanın hızını yavaşlatıp dönüp dönüp baktım kadınlara.
Doğru tahmin ettiniz; kadınlar turistti...
İki gün boyunca “Sarayburnu sahilinde turistler tacize uğradı” haberi çıkacak mı diye gazeteleri korkuyla elime aldım ama neyse ki öyle bir şey olmadı.
Turistler nereden bilsin İstanbul’da kadınlara bikiniyle güneşlenmenin ‘yasak’ olduğunu?
İstanbul içinde denize girilen yerlere bir bakın; erkekten geçilmez.
Paçalı donlarla, beyaz sliplerle hobara denize atlayanların sayısı azalsa da erkek popülasyonunda bir azalma olmaz...
Hangi kadın gidip orada güneşlenebilir ki? Sadece yolunu şaşırmış turistler.
Ne yazık hiçbirimiz İstanbul’u kadınların sahillerinde bikiniyle güneşlendiği, denizin tadını çıkardığı bir şehir olarak göremeyeceğiz...
Hediye vermek bile SMS’le artık
Cep telefonuma arada abuk sabuk mesajlar geliyor; “Tebrikler kol saati kazandınız, şu numarayı arayın” falan diye...
Geçen gün de ‘Mobil Hediyem’ diye bir mesaj geldi.
“Arkadaşınız Nedim size Sushico’dan hot and sour çorba, tavuklu erişte ve californian roll hediye etti. Şu numarayı arayın, hemen evinize gelsin” yazıyor.
Bu da kol saati gibi bir saçmalık herhalde deyip mesajı silmeye karar verdim ama “Arkadaşınız Nedim” dedikleri adam gerçekten arkadaşım.
Mesajda yazan internet adresine girdim.
Şaka değil, durum ciddi.
Verdikleri numarayı aradım; “Siparişinizi nereye gönderelim” dediler.
Adresi verdim, gerçekten 20 dakika sonra Sushico’dan yemekler eve geldi.
Meğer yeni başlayan “Mobil Hediyem” diye bir hizmetmiş bu.
Sadece yemek değil; sinema bileti, takım forması, tatil, kozmetik, masaj, check-up hizmeti, aklınıza ne gelirse hediye edebiliyorsunuz buradan.
Siteye giriyorsunuz, ürün seçip parasını ödedikten sonra hediyeyi vermek istediğiniz kişinin cep telefonunu yazıyorsunuz o kadar...
Arkadaşınızın/sevgilinizin cebine şu mesaj gidiyor: “Arkadaşınız bilmem kim, doğum gününüzü kutlayıp size şunu hediye etti...”
Hediye ettiğiniz kişi de cep telefonuna gelen kodla şirketi arayıp hediyesini evine istiyor.
Hayat bir yandan sürekli zorlaşırken, bir yandan nasıl da kolaylaşıyor...
Sıcaklardan kaç kişi öldü?
Bunaltan sıcaklardan biraz kurtulduk ama çok sevinmeyin, önümüzdeki günlerde yeni bir sıcak hava dalgası geliyor.
Hayatımızın en bunaltıcı yazlarından birini yaşarken merak ediyorum Türkiye’de bu sıcaklardan kaç kişi öldü?
Gazetelerde sürekli görüyoruz; “Avrupa’da sıcaklar can aldı” haberlerini.
Fransa’da 9 kişi sıcaktan hayatını kaybetti...
İspanya’da 5 kişi öldü...
Peki Türkiye’de sıcaktan ölen kimse yok mu?
Var ama kayıtlara “sıcaktan öldü” diye geçmediği için resmi rakamı bilmiyoruz.
Türkiye’de sıcak yüzünden ölenler yüksek tansiyon, kalp krizi, nefes darlığı diye kaydedildiği için aşırı sıcakların kaç can aldığını hiçbir zaman öğrenemiyoruz.
Öyleyse resmi
verilere dayanarak;
“Türk insanı çok sıcakkanlı olduğu için sıcaktan etkilenmiyor” diyebiliriz.
Çok farklı bir haber
Ana haber bültenlerinde ne yazık ki özel dosyalar, izlenimler, hayatın başka yanını gösteren haberler yok artık.
Varsa yoksa çatışma, cenaze... Politikanın kısır kavgaları...
Ankara’nın boğucu havası... Sıcak gündem...
Herkes rutinin peşine takılınca bütün haberler de birbirinin aynısı oluyor.
Geçen akşam izledim, Erhan Karadağ yıllık izninde motorcu arkadaşlarıyla Karadeniz turuna çıkmış, bu seyahatini de kameraya çekmiş... 5-6 dakikalık haber olarak yayınladılar Kanal D Haber’de...
Nasıl keyifle izledim anlatamam. Yaşlı teyzelerin zekası, kemençe çalanların hüneri, muhteşem yayla görüntüleri eşliğinde bambaşka bir haber.
Erhan, habercilerin Ankara’dan kafalarını çıkardıkları takdirde ne güzel yaşam dosyaları hazırlayacaklarını gösterdi bize...
Paylaş