Paylaş
Konuyla ilgili anketler yapılıyor, herkes görüşünü açıklıyor.
Peki sanat dünyası bu işe ne diyor diye merak edip dün küçük çaplı bir araştırma yaptım.
Sanatçılara bizzat telefon açıp; “Kılıçdaroğlu mu Baykal mı” sorusunu yönelttim.
Açıkçası telefon açarken kafamda bir şüphe vardı, sanatçı tayfası şimdi etliye sütlüye karışmak istemez, siyasi bir konuda tavır belirtmekten kaçınır diye düşünüyordum.
Fena halde yanılttılar beni.
Tavırlarını açıkça belirttiler.
Çıkan sonuç ne mi oldu?
Deniz Baykal’a kötü bir haberim var, benim anketimden çıkan sonuca göre ezici bir çoğunluk Kemal Kılıçdaroğlu dedi...
İşte sonuçlar;
Yavuz Bingöl: Deniz Baykal yaş itibariyle onursal başkan olarak kalmalı, partinin önü açılmalı, bu yüzden Kılıçdaroğlu diyorum.
Ajda Pekkan: CHP’nin yeni bir soluğa ihtiyacı var bu yüzden Kılıçdaroğlu diyorum.
Gülben Ergen: Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum.
Hülya Avşar: AKP’nin yararına olsun diye düşünürsek Baykal, AKP’nin zararına olsun diye düşünürsek Kılıçdaroğlu... İkisi arasındaki tercihim ise Kılıçdaroğlu’ndan yana...
Ata Demirer: Tabii ki Kılıçdaroğlu, neden diye sorarsan sinema resmini çok seviyorum...
Yılmaz Erdoğan: Bu saatten sonra CHP için tabii ki Kılıçdaroğlu...
Halil Ergün: Ben şahıslar üzerinden bakmıyorum, CHP’nin geleceği önemli. ıkisi arasında tercih yapacaksam Baykal diyorum.
Hadise: Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum
Ferda Anıl Yarkın: Kılıçdaroğlu
Levent Kırca: Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum, hem CHP hem de Türk siyaseti açısından çok da iyi olur...
Sezen Aksu: Mevcut koşullarda iki isim arasında tercih yapmak istemiyorum. Genç, taze ve berrak isimlere ihtiyaç var. Döne döne aynı isimler etrafında olmasın. Genç dinamik aday olması lazım, dolayısıyla iki isme de sıcak bakmıyorum.
Ferhat Göçer: Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum.
Okan Bayülgen: Tercihim Kılıçdaroğlu’ndan yana.
Nükhet Duru, Keşke ikisinin özelliklerini buluşturan bir lider olsaydı, daha iyi olurdu.
Küçük şeyler
Kişniş’i neden sevmeyiz: Maydanoza benzeyen ama tadı çok daha keskin olan kişnişle tüm çabama rağmen aram hâlâ iyi değil.
Nedenini Sabah’ın New York Times ekinden öğrendim.
Kimyagerlerin yaptığı araştırmalar sonunda kişniş yaprağının aromasını oluşturan maddelerin benzeri böcekler ve sabunlarda bulunmuş.
Kişniş kelimesi zaten Yunanca ‘tahtakurusu’ kelimesinden geliyormuş.
Avrupalılar’ın çoğu böceklerin istila ettiği nevresimler gibi koktuğunu söyledikleri kişnişe bir türlü alışamıyormuş.
Bir lütuftur öğle uykusu
“Öğle uykusu sirenlerin denizcileri kayalıklara çektiği gibi sizi kucağına çeker.
Akşam uykusu gibi değildir, sanki yuvarlanarak düşersiniz içine. Uyandığınızda hissettiğiniz şey sabahki gibi sersemlik değil, berraklıktır.
Günün kalanı cilalanıp parlatılmış ve kocaman kırmızı bir kurdele ile önünüze konmuştur sanki...”
Bu satırlar da Hürriyet Cumartesi’de nefis bir öğle uykusu güzellemesi yapan Banu Tuna’dan.
Benim gibi çocukluğundan beri öğle uykusuna düşkün, hâlâ her fırsatta öğle uykusu çeken birinin altına imza atacağı satırlar.
Fransız bilim adamı Bruno Comby’nin sözünü de o yazıdan öğrendim: “Öğle uykusu engellenmemesi gereken ve herkesin dilediğince, istediği yerde yapabileceği, kaçınılmaz, saygıdeğer ve kutsal bir etkinliktir.”
Thierry Paquot’in Can Yayınları’ndan çıkan “Bir Sanattır Öğle Uykusu” kitabını önermiş Banu, hemen alıp okuyacağım.
Paylaş