Paylaş
Londra 2012 Olimpiyatları’nın ve Olimpiyat Meşalesi Koşusu’nun küresel resmi sponsoru olan Samsung Electronics’in, Türkiye’yi temsilen meşale koşusuna katılacak olan meşale taşıyıcılarına, konu ile ilgili basın toplantısını takiben takdim ettiği Samsung’un Olimpiyat Telefonu Samsung Galaxy S3, meşale taşıyıcısı Sayın Cengiz Semercioğlu tarafından “etik” sebeplerden dolayı İngiltere dönüşü tarafımıza geri gönderilmiştir. Şu an telefon bizdedir.
Satıcının açıklaması
Bu konuda benim açığımı arayan bazı internet siteleri aldığım fatura sahte mi diye İstinye Park’taki Vodafone bayiine gitmişler. “Bir telefon alacağız ama faturayı 20 gün öncesine keser misiniz” demişler. “Böyle bir şey mümkün değil” yanıtını alınca son 20 gün içinde benim o dükkandan telefon alıp almadığımı sormuşlar.
Aldıkları yanıtı yazmaya cesaretleri olmadığı için ben burada aktarayım. Satıcı, “Cengiz Bey yıllardır bizden alışveriş yapar, bazen kendi, bazen bir adamı gelir telefon alır. Samsung’u da bizden aldı” yanıtını vermiş...
Son nokta
Aldığım telefonun faturasını dün yayınladım. Samsung’un açıklamasını koydum...
Satıcının açıklamasını yazdım...
Faruk Bildirici’ye tüm bu belgelerle dava açacağımı ve kendisinden özür beklediğimi de söyledim.
Dolayısıyla bu iş benim için bitmiştir.
Ayrıca Hürriyet yönetiminin yazım vesilesiyle yaptığı bir uyarıyı da aktarayım.
Ben dahil hiçbir Hürriyet yazarı marka veya mekan ismi vererek, ölçüsüzce övücü/yerici yazmamalı.
Hürriyet Gazetesi’nin Yayın İlkeleri bu tür yazılara izin vermez.
Eğer, rekabetin bu kadar yüksek olduğu telefon piyasası sektöründe yazılan böyle bir yazının yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu göz ardı ettiysem, üretici ve tüketiciden özür dilerim.
Zaten benim bugüne kadar iPhone’u ve aplikasyonlarını övdüğüm onlarca yazının da, Samsung’u övdüğüm son yazının da reklam amaçlı olmadığını en iyi okur bilir. Hatta Samsung’u övdüğüm o yazının son cümlesi şöyleydi;
“Elbette bir iPhone her zaman bir iPhone’dur. Mesela iPhone5’in duvara video ve fotoğraf yansıtan özelliği olacak deniyor ki bu bile heyecanlandırıyor beni. Ama sonuçta iPhone’a dişli bir rakip gelmesi tüketiciye yarayacak...”
Yani bu son cümle bile benim reklam amaçlı markaların yanında değil tüketicinin/okurun yanında durduğumu göstermeye yetiyor. Bu da bu konuyla ilgili son nokta olsun.
Beton dubalar
Beyoğlu’nun her yerinde kaldırım kenarlarında beton dubalar var, arabalar park etmesin diye... Önceki akşam tam Smyrna’nın önünde biriyle selamlaşırken kaval kemiğimi bu dubalardan birine vurdum.
Fark etmedim, Sıraselviler’e yürüyene kadar bütün sağ bacağım kan içinde kalmış.
Hemen Alman Hastanesi’ne gittim, bacağımın kanlı görüntülerini de Instagram’dan yayınladım. Meğer bu beton dubalardan ne kadar çok şikayetçi olan varmış.
Ece Uslu ve Selçuk Yöntem de dahil olmak üzere pek çok kişi bu dubalara ya takılıp düşmüş ya da ayağını çarpıp sakatlanmış.
Selçuk Yöntem’in bacağında üç deliğin izi var hâlâ...
Başkan Ahmet Misbah Demircan da söz vermiş hatta Yöntem’e, “Bu dubaları kaldıracağım” diye...
Daha kaç kişinin bacağı kan revan içinde kalacak?
Ya da birinin düşüp kafasını patlatmasını mı bekliyoruz?
Konuyla ilgili bir okurum en iyi espriyi yaptı: Binlerce yıl sonra bilim insanları Türkler’in diz altı kemiklerindeki standart eziği nasıl yorumlayacaklar acaba?
Tuba’nın telefonu
Tuba Ünsal son dönemde hakkımda olumsuz şeyler yazıyordu Twitter’da... Bir yazıma, televizyondaki bir yorumuma kızgınlıkla...
Önceki sabah da böyle bir twit atmış.
Öğleden sonra telefonum çaldı, baktım Tuba Ünsal...
“Ben senin için bu sabah haksız bir twit yazdım, daha sonra bunu anlayıp sildim. Ama bir kez de telefon açıp söylemek istedim” dedi... “Bana magazincilerin yaptığı haksızlığı ben de sana yapıyormuşum gibi geldi” diye ekledi...
Ben de, “Bugüne kadar yazdıkların için sana hiç kızmadım zaten. Belki en zor günlerinde ben de seni haksız eleştirdim” yanıtını verdim.
Çok sevdim bu telefonu... Egolara kurban olmadan, kendine son derece güvenerek, medeni cesaretle açılmış bir telefon...
Bu yüzden bayıldım Tuba’nın tavrına...
Sonra bir kahve içmek için sözleştik...
Mirgün’ü almayacağız üstelik...
Paylaş