Paylaş
Arkadaşımın her sabah Halkalı tarafındaki evinden okula servisle giden 8 yaşındaki oğlu, önceki sabah yine 07.30’da evinin önünden servise biniyor...
Servis her zaman olduğu gibi 08.15’te okula varıyor, bütün öğrencileri indiriyor...
Bir tek orta koltukta uyuyan (en arka koltuk da değil) arkadaşımın oğlunu fark etmiyor...
Ne servis şoförü, ne servis ablası minibüste çocuk olduğunu fark etmeden okuldan ayrılıyor.
Servis şoförü önce servis ablasını evine bırakıyor...
Sonra da kendi mahallesine gidip minibüsü bir yere park ediyor.
Çocuk hâlâ minibüsün içinde uyuyor...
Anne, çocuğunun okulda olduğunu zannediyor ama oğlu bilmediği bir yerde minibüsün içinde uykuda...
Korkunç bir olay değil mi...
Ama bu kadarla da bitmiyor, 8 yaşındaki çocuk bir süre sonra dehşetle uyanıyor...
Bilmediği yerde arabanın içinde tek başına kapalı şekilde kaldığını fark edince ağlamaya başlıyor...
Kapılar kilitli, dışarı çıkmak için camları yumruklamaya başlıyor ama fark eden yok...
Dışarıda hava daha yeni aydınlanmaya başlıyor...
Kendisine öğretilen servisteki panik butonuna basıyor kapıları açmak için ama çalışmıyor...
Uzunca bir süre servisin içinden kurtulmaya çalışan çocuk, sonunda bir şekilde kapıyı açmayı başarıyor...
Annesinin öğrettiği, “Olağanüstü durumlarda polis ya da bir güvenlik görevlisinin yanına git” talimatı aklına geliyor.
Karşıda bir güvenlik kulübesi olduğunu fark edip, işlek caddeyi geçip kulübenin yanına gidiyor ağlayarak...
Hayat Bilgisi kitabını açıp güvenlik görevlisine annesinin telefonunu gösteriyor, “Lütfen annemi arar mısın?” diyerek...
Güvenlik görevlisi çocuğu kulübeye alıyor ve hemen anneyi arıyor...
Saat tam 11.30...
Annenin kabusuna bakar mısınız; 07.15’te evden çıkan çocuğu saat 11.30’da hiç bilmediği bir yerden, hiç bilmediği bir adamın yanından ağlayarak telefon açıyor...
Anne hemen çocuğunun yanına gidiyor...
Çocuk için tam bir travma, 4 saati aşkın bir süre aracın içinde mahsur kalmak, yaşadıkları, annesine ulaşma çabaları...
Bundan sonra
olanları da anlatayım...
Okullar, gelmeyen çocukiçin neden aileyi aramıyor?
4 saati aşkın servis minibüsünde hapis kalan çocuk, adı çok iyi bilinen ünlü bir kolejin öğrencisi...
Anne hemen kapıp çocuğunu karakola gidiyor ve şikayetçi oluyor...
Çocuğunu minibüste unutan servis şoföründen, servis ablasından...
“Tecavüz yok, kaçırılma yok, alıkoyma yok, ölüm yok... Sadece ihmal var” diyorlar...
Anne iyice çıldırıyor tabii... Kavga dövüş şikayetçi oluyor...
Hemen ardından okulda alıyor soluğu, ünlü kolejden binbir özür... Hemen servis şoförünün ve servis ablasının iş akdini feshediyorlar.
“Peki çocuk okula gelmediği zaman neden okuldan aramadılar?” diye sordum arkadaşıma...
Bu yıl bu uygulamayı kaldırmışlar...
Geçen yıl çocuklar okula gelmediği zaman aileler aranıp bilgi veriliyormuş.
Bu yıl böyle bir şey yapmıyorlarmış...
Bu olay bütün okullara ders olmalı... Aile eğer çocuğunun okula gelmediğini bildirmiyorsa, okul mutlaka arayıp çocuğun neden gelmediğini sormalı.
Çocuklarımızı gecenin karanlığında servislere emanet ediyoruz.
Servis şoförleri elbette çocuğu arabada unutmak gibi bir aymazlık yapmamalı ama okullar da gelmeyen çocuğun peşine düşmeli...
Servislerde neden
kamera kaydı yok?
Arkadaşım televizyoncu olduğu için işin peşini bırakmıyor.
4 saati aşkın bir süre boyunca hapsolduğu aracın içinde çocuğunun ne yaptığını, servisin içinde yaşadıklarını görmek istiyor... Servisin içini gösteren kamera kayıtları yok...
Daha doğrusu serviste kamera yok...
Belki olsa da park halinde çalışmayabilir ama en azından seyir halinde kayıt yapmış olacak...
Ulaşamayınca iyice çıldırmış arkadaşım.
Okullar bunu neden denetlemiyorlar?
Bütün okul servislerinde kamera olmalı, servisin içinde yaşananlar kaydedilmeli.
Emniyet, Milli Eğitim Bakanlığı ve okullar bunu servislere zorunlu kılmalı ve denetlemeli...
İstanbul’daki kaç okul sevisinde kamera kaydı var, kaçında yok, bu konuyla ilgili çalışma yapan yetkili bir kurum var mı acaba?
Böyle bir olay çok ünlü bir kolejin Halkalı kampüsünde yaşanıyorsa, biz kime, nasıl emanet edeceğiz çocuklarımızı?
Barlara terör kilidi şart!
Son terör saldırısı bize gösteriyor ki, olağanüstü önlemler almadan yaşamamız çok daha zor artık...
Barlara terör kilidi de bu önlemlerden biri olabilir.
Camları dışarıya açık değil, kapalı mekanlar olacak artık hayatımızda ve kapıları da demir kapılarla kilitli olacak...
Zile basılıp girilecek, kapı deliğinden bakan görevliler izin verirse eğer...
Hani filmlerde gördüğümüz özel kulüpler vardır ya, içeri aşırı güvenlik önlemleriyle
girilen...
Biz de onları yaşamaya başlayacağız belki de...
Şaşırmayın, İsrail’de böyle oluyor...
Paylaş