Paylaş
19.00’daki uçak, 22.00’ye ertelenmiş.
O sırada cep telefonuma THY’den bir mesaj geldi;
Roma-İstanbul uçuşunuz iptal olmuştur.
Yetkililer yolculara, “Sizi otelde ağırlayalım, sabah uçuralım” diyor... Ki bu benim için mümkün değil, pazartesi sabahı işte olmam şart.
“Öyleyse 22.30’da Alitalia ile uçuralım” önerisine balıklama atladım.
İstanbul’a geç indik, pistte bekledik falan. Gece eve geldiğimde saat 03.00’tü...
Roma’da otelden çıkışımla (16.00), İstanbul’da eve gelişimin süresi tam 11 saat...
Rio’ya, Cape Town’a uçsam bu kadar sürer zaten...
Peki kime kızayım, THY’ye mi poyraza mı?
Sordum soruşturdum, İstanbul’da çok güçlü poyraz fırtınasının olduğu pazar günü 780’in üzerinde uçuş varmış Atatürk Havalimanı’nda...
Bazı uçaklar kalkamamış, rötarlar birbirini etkilemiş, poyraz yüzünden uçuş programı sarktıkça sarkmış.
Bu tür durumlarda havayolu şirketleri rötarın peş peşe birbirini tetiklememesi ve rötar zincirini kırmak için çözüm olarak bazı uçuşları iptal ediyorlar.
Aradan 20-25 uçuşu çekip çıkarıyorlar ki, uçuş trafiğini normal seyrine yeniden oturtabilsinler.
Pazar günü de öyle olmuş, 20’ye yakın uçuşu iptal etmiş THY.
Piyango, bizim Roma-İstanbul uçuşuna da çıkmış.
Roma’dan İstanbul’a 11 saatte gelinir mi?
Benim aslında şu an köpürüyor olmam lazım değil mi?
Ama havacılıkta poyraz gibi faktörler de var.
THY’ye bu tür durumlarda kızmıyorum ben ama ortada hava muhalefeti yokken yapılan rötarlar yok mu, asıl onlar delirtiyor beni...
Sevilmek istemeyen futbolcu: Emre
Aklım almıyor, 16 yıllık profesyonel futbol kariyeri olan, bunun 6-7 yılını Inter ve New Castle’da top koşturarak yurt dışında geçiren Emre Belözoğlu nasıl oluyor da bu hataları yapıyor hâlâ...
Galatasaray’dan ayrıldığı zaman da...
New Castle’da ırkçı suçlamalara maruz kaldığı zaman da...
Milli Takım’da büyük tepkiler gördüğü zaman da Emre’yi sevdim ben...
Çünkü Türkiye’nin en iyi futbolcusu olarak görüp tolere ettim onu...
Ama fark ettim ki, Emre kendini seven ve artık bir avuç kalan insanları da kendinden uzaklaştırmak için her şeyi yapıyor.
Galatasaraylılar Emre’yi sevmiyor...
Milli Takım taraftarı defterden sildi onu...
Kendi takımı Fenerbahçe bile sırtını döndü ona...
O hâlâ kendini sevdirmemek için çabalayıp duruyor.
Bu yüzden diyorum ki; Zokora’ya öyle dediyse, futbolu bırakmalı Emre...
Hiç değilse kendini seven bir avuç insanın gönlündeki yerini korumak için...
O Kadın’a...
Behzat Ç. neden seviliyor biliyor musunuz? Duruşu olduğu, bir şey söylediği için... Korkmadığı, sözünü sakınmadığı için...
Bakın son bölümde, Meral Okay’ın ölümünün ardından en büyük çirkinliği yapan Habervaktim sitesine inat, Okay’ın fotoğrafının üzerine “O Kadın’a” mesajı düşmüşler. “Behzat Ç.”, en iyi yanıtı vermiş çirkinlik yapanlara...
Sosyal medyada anında en çok konuşulan olmuş. Bu dizi sevilmesin de hangisi sevilsin?
Yemişim Bond’u!
Ben olsam, James Bond için Kapalıçarşı’da motosiklet sahnesi çekilmesine izin vermezdim.
Cumartesi yazdım; bu çekimler sırasında Kapalıçarşı’nın çatısı bile çökebilir diye... Havalar kötü ya, çatı sahneleri başlamadı daha, umarım dediğim çıkmaz...
Ama bu gidişle çıkar!
Baksanıza, daha ilk gün Kapa-lıçarşı’da Tarihi Çukur Kulesi’ne daldı motosikletli dublörler. Cam çerçeve ne varsa indirdiler. Motorla girilen o yer, Kapalıçarşı’nın en kıymetli köşesidir.
24 James Bond filmini getirsen, bir Çukur Kule etmez nazarımda...
Önceki James Bond filmi “Quantum of Solace”ın patlama sahneleri Panama, Şili ve Meksika’da çekilmişti. Demek bunlar rahatlıkla kırıp dökecekleri ülkeler arıyorlar...
James Bond elbette İstanbul’da çekilsin... Kolaylık da sağlansın...
Ama sırf ‘reklamımız olacak’ diye 500 yıllık Kapalıçarşı da James Bond’un oyuncağı olmamalı.
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bu çekimlerin nasıl denetlendiğini ve neye ne kadar izin verildiğini açıklayarak hepimizi rahatlatmalı.
Paylaş