Paylaş
19 gündür yaşananları yazıp, sosyal medyada aktardıkça bana diyorlar ki; “Neden sürekli olayların olduğu yerdesin?”
Ben olayların olduğu yerde değilim.
Olaylar bizim olduğumuz yerde...
Evim Cihangir’de...
Gezi Parkı’nın yanındaki Mete Caddesi’nde arkadaşımın ofisi var...
Haftada en az bir-iki kez uğrarım...
İstiklal Caddesi’nde kardeşimin ofisi var, haftada en az bir-iki kez uğrarım...
Genelde de bunları kızımla birlikte yaparız...
Sıraselviler’den yürürüz, Çukurcuma’dan geçeriz, İstiklal’den yolu uzatırız, dönerken Gezi Parkı’na “sallanmaka” gideriz...
20 gün öncesine kadar hayatımız böyleydi.
20 gündür tam bir abluka altındayız.
Neden?
Pera’nın deyimiyle “Polis gaz açtı” da ondan.
Bırakın İstiklal’e, Taksim’e çıkmayı, mahallenin çocukları semtteki parka bile gidemiyorlar, eve hapsoldular.
Pencere bile açamıyoruz...
Baktığımızda gördüğümüz manzara
ise şu:
Sokağın içine atılan gaz bombaları...
Yüzlerinde gaz maskesi koşan eylemciler...
Koştur koştur geçen çevik kuvvet...
Üzerimizde uçan helikopter...
Arada apartmana sığınan abiler, ablalar...
Ne yapalım, biz de bunu eğlenceye çevirdik;
Abiler koştu...
Polis gaz açtı...
Tak tak yaptılar (tencere tavadan bahsediyor)...
Panda’nın gözü yandı (apartmanın kedisini kaçarken görmüş)...
Hüseyin içeri gir (apartman görevlisini uyarıyor)...
2013 Türkiye’sinde şehrin göbeğindeki çocukların eğlencesine bakar mısınız?
Utanç verici değil de nedir?
Not: Yaralanan, hayatını kaybeden gençlerin, otellerde gaza maruz kalan, panik yaşayan çocukların yanında bizimkilerin yaşadığı elbette hiçbir şey...
Peki tüm topluma bir Topçu Kışlası yüzünden bu psikolojiyi yaşatmak nasıl bir şey?
Sosyal medya küfür kıyamet
Gezi Parkı direnişi başladığından bu yana sosyal medya farklı özellikler gösterdi...
Özellikle de AK Parti yönetimi, kendi tabanına “sosyal medyayı etkin kullanın” uyarıları yaptıktan sonra...
İLK BİR HAFTA: Gezi Parkı’yla ilgili haber verenler vardı. Nerede ne olmuş herkes yazıyordu. Gelen yorumlar genelde yeni bilgi vermek ve paylaşmak üzereydi. Eyleme destek verenlerin tam hakimiyeti vardı.
SONRAKİ 5 GÜN: AK Parti yönetimi de daha etkin kullanılmasını istedi sosyal medyanın. İlk başta, “Aslında bir de işin şu boyutu var” diye aklı başında, saygılı yorumlar gelmeye başladı. Tartışma düzeyliydi...
SON BİR HAFTA: Hakaret dönemi başladı... Sadece AK Parti’yi destekleyenlerde değil, iki tarafta da... Ne yorum yaparsan yap, mutlaka bir taraftan küfür, hakaret geliyor. Keskin bir kutuplaşma oldu sosyal medyada...
Attila İlhan yanılmış olamazdı
Gezi Parkı eyleminde, direnişçiler ve hatta onların çocukları tarafından uzun yıllar efsane gibi anlatılacak bir tutum takındı Divan Oteli...
İlk günden, son ana kadar direnişçilere destek oldular.
Bülent Arınç “Lojistik destek sağladı” diyerek Divan Oteli’ni eleştiriyor ama...
Asıl eleştiriyi içeride yaralılar, çocuklar varken Divan Oteli’ne TOMA’larla, gaz bombalarıyla, coplarla saldıran polise yapması gerekiyor. Ne yapsaydı Divan Oteli personeli?
Kapısına yaralılar, çocuklar dayanmışken kapılarını kapatıp seyir mi etselerdi?
Attila İlhan yanılmış olamazdı zaten...
Demek bu güzel insanlar olduğu için o otelin pastanesinde oturmayı tercih etti hep...
Hayatının son 10 yılını hep Divan Pastanesi’nde geçirdi usta şair...
Maçka’daki evinden çıkıp bu otele gelir, randevularını oraya verir, basınla röportajlarını orada yapardı.
Hep aynı masada otururdu.
Yıllar önce ben de genç bir gazeteci olarak Attila İlhan’la tanışmaya gitmiş ve o masada oturmuştum.
Baş başa sohbet etmiştik...
Şapkası ve tatlı sohbetiyle fotoğrafı hâlâ gözümün önünde...
Diyeceğim o ki; Gezi Parkı direnişinde Divan Otel sadece milyonların kalbini kazanmakla kalmamış, Attila İlhan’ın da kemiklerini sızlatmamıştır...
Bir Cihangir rutini
Bizim semtte polisler ve direnişçiler arasındaki gelgitler rutin hale dönüştü...
Olay dört aşamada şöyle gelişiyor...
1. aşama: TOMA’lar Sıraselviler’deki kalabalığa su sıkıyor. Peşinden gaz bombası... Kaçan kalabalık Cihangir Meydanı’na iniyor.
2. aşama: Cihangir’e inen polis, kafelerin olduğu ana caddeye gaz bombası atmaya devam ediyor. Kafe müşterileri de dahil olmak üzere herkes ana caddeden sokaklara dağılıyor.
3. aşama: Helikopter geziyor sokakların üzerinde, eylemcilerin kaçtığı sokakları bildiriyor.
Polis gaz bombalarıyla sokaklara giriyor...
4. aşama: Yarım saat sonra Cihangir Meydanı’nda yeniden toplanıyor eylemciler, kafeler yeniden dolmaya başlıyor.
Paylaş