Playstation oynamak tam bir bağımlılık, bu bağımlılığa yakalananlar arasında pek çok ünlü isim de var.
İtiraf edeyim Tomb Raider dışında (o da Lara Croft’a olan aşkım yüzünden) bağımlı olduğum bir şey olmadı bu oyun konsolunda.
Formula 1 yarışlarına takıldım bir ara, biraz da uçuk kaçık oyunlara ama onlar da sarmadı...
İki yıla yakın elimi sürmüşlüğüm bile yok, PS2 (PS3 almaya niyetlendim, iyi ki de vazgeçmişim) öylece duruyor televizyonun yanında...
Ancak sanat dünyasının ünlüleri bu işe fena halde kafayı takmış durumda.
Özellikle araba yarışı ve futbol maçlarının karşısında sabahlara kadar vakit geçiriyorlar.
Bazen birbirleriyle bazen etraflarındaki playstation tutkunlarıyla saatlerce bağırış çağırış, çocuklar gibi oyun oynuyorlar.
Tahmin edeceğiniz gibi bu ünlülerin çoğu erkek.
Ben playstation delisi ünlü bir kadına rastlamadım henüz...
Bu işte başı çekenlerden biri Acun Ilıcalı.
Yıllardır PS oynar, uzun yolculuklarda illa ki yanına portatif konsolunu alır, havaalanında beklerken ve uçakta saatlerce oynar.
En favori oyunu futboldur ve bu işte çok iddialıdır. Favori Playstation arkadaşları ise Emre Belözoğlu, Okan Buruk ve Gökhan Şükür’dür.
Zaten futbolcuların pek çoğu Playstation delisi, kamplarda tek yaptıkları şey bu.
Sanat dünyasından bir başka PSD (PLAY STATION DELİSİ) ise Serdar Ortaç’tır.
Yıllarca yeşil çuhada hırsla oynamış biri olarak, şimdi de oyun hırsını ekran başında gideriyor.
Kenan Doğulu da iyi bir PSD... Hem Los Angeles’ta hem de İstanbul’da birlikte oynadığı arkadaşları var.
Ferhat Göçer’in en büyük PS arkadaşı ise DMC Genel Müdürü Samsun Demir...
Ancak sadece Ferhat’ın değil, başkasının da Samsun’u yenmesi kolay değil, bu işte çok iddialı.
Yavuz Bingöl ve Mahsun Kırmızıgül de PSD’ler arasında, zaman zaman birlikte de oynayan bu iki arkadaşın en favori oyunları futbol...
Athena ekibi de kendi arasında bu PS’i iddialı şekilde oynuyor, Burak Kut, Ferda Anıl Yarkın, Akın, Ceyhun Yılmaz diğer PSD’ler...
Sadece saydığım bu isimler değil sanat dünyasında pek çok isim yıllardır PSD olarak yaşıyor, tabii bu durumdan en çok şikayetçi olanlarsa kız arkadaşları...
Büyükşehir Belediyesi, Saray
Muhallebicisi’nin sözcüsü mü?
Kadir Topbaş’ın, sahibi olduğu Saray Muhallebicisi’ne türbanlı çalışan kabul etmediğini yazdım geçen gün.
Fatih Şubesi’ne türbanlı bir genç kızın iş başvurusu yapması ve "Türbanlı çalışan istemiyoruz" yanıtını alması üzerine Topbaş siyasette başka ticarette başka mı düşünüyor diye sormuştum.
Bir açıklama geldi Kadir Topbaş adına...
Ama konunun muhatabı Saray Muhallebicisi’nden değil, Büyükşehir Belediyesi’nden...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Faruk Yanardağ imzasıyla gönderilen açıklamada, "Türbanlı arkadaşınızın iş başvurusunda ’türbanlı çalışan kabul etmiyoruz’ yanıtı almasının bir yanlış anlamadan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyoruz" deniliyor.
Siyasi yaşamı boyunca hep ayrımcılıkla mücadele etmiş Kadir Topbaş’ın kendi şirketinde ayrımcılık yapmadığı söyleniyor kısaca...
Tabii ben açıklamadan çok başlıktaki soruya takıldım...
Saray Muhallebicisi’nin basın ve halkla ilişkileri neden belediye eliyle yürütülüyor?
Yok mu Saray’ın çalıştığı bir PR şirketi ya da bünyesinde bu işleri yürütecek bir basın danışmanı da gazetelere açıklamayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı yapıyor...
Kadir Topbaş böylece belediyenin olanaklarını kendi şirketi için kullanmış olmuyor mu?
Bal gibi de oluyor.
O zaman belediyenin araçlarını da baklava börek taşımak için kullanın...
Kadir Bey belediye işleriyle şirketinizin işlerini birbirinden ayırmalısınız, türbanlı çalıştırıp çalıştırmamaktan çok daha önemli bir mesele bu...