Paylaş
“Parsel parsel eylemişler dünyayı
Bir dikili taştan gayri nem kaldı
Dost elinden ayağımı kestiler
Bir akılsız baştan gayrı nem kaldı” diyor...
Çok da güzel söylüyor...
Vücudu gibi sesini de kullanabilmek usta oyuncuların en büyük özelliğidir...
Haluk Bilginer daha önce Suzan Kardeş’in “Makyaj Odası Şarkıları”nda “Sen de Başını Alıp Gitme Ne Olur”u söylemişti...
Oradaki yorumu da başarılıydı.
Ama en iyisi “Böyle bir kara sevda kara toprakla biter” dediği sanat müziği şarkısıdır.
İnternetten bulun dinleyin...
Peki bu Mahsuni Şerif türküsünü nerede söylüyor Haluk Bilginer?
Kurtalan Ekspres’in yeni çıkan “Göğe Selam 2” albümünde.
Unutulmaz şarkıları farklı seslerden dinlemek istiyorsanız bu albümü alın.
Haluk Bilginer’in dışında Niyazi Koyuncu, Yavuz Bingöl, Şevval Sam, Nejat Yavaşoğulları gibi ünlü isimler var albümde.
“Nem Kaldı” dışında benim en sevdiğim yorumlar şunlar oldu:
Duman, unutulmaz Neşet Ertaş türküsü “Neredesin Sen”i harika söylemiş...
Emrah Karaca, “Islak Islak”ı aynı babası Cem Karaca gibi seslendirmiş...
Barış Manço şarkısı “Sakız Hanım Mahur Bey”, tam Bülent Abi’lik (Ortaçgil) olmuş...
Model’in solisti Fatma Turgut, “Herkes Gibisin”i çok güzel söylüyor...
Diğer isimlerin yorumları da güzel...
Ve hepsine Kurtalan Ekspres müthiş eşlik ediyor...
“Göğe Selam”ın ilk albümü de güzeldi ama bu albüm ondan da güzel olmuş.
“Fat-shaming”
Nasıl yapmışlar diye “X Factor” yarışmasının ilk bölümünü internetten bulup izlemek istedim.
Program başladı, kilolu bir yarışmacı sahneye çıktı...
Dakika bir gol bir...
Sevgili Armağan Çağlayan’ın ilk sorusu: “Kaç kilosun?”
Armağan’ın bu yaptığına Amerika’da “fat-shaming” diyorlar...
Yani kilosu yüzünden karşıdakini aşağılama, utandırma...
Nasıl ki modern dünyada insanlar dini, dili, ırkı, cinsel tercihleri yüzünden aşağılanamazsa...
Fiziksel özellikleri yüzünden de aşağılanamaz.
Kimse kimsenin kilosunu, inceliğini, kısalığını, uzunluğunu diline dolayamaz.
Kilolarını sormak bile buna giriyor.
Eğer o kilolu yarışmacı Amerika’da orijinal “X Factor”da yarışıyor olsa “Beni milyonların önünde küçük düşürdü” diyerek Armağan’a dava açar, yarışma birinciliğinden kazanacağı kadar yüklü bir tazminat kazanırdı.
Buz yiyerek oynadılar
Oyuncular, soğuk havada ağızlarından buhar çıkmaması için buz yermiş...
Geçen gün gittiğim “İntikam” dizisinin setinde öğrendim bunu...
Mert Fırat’la Beren Saat’in de böyle buz yiyerek oynadıkları bir sahne varmış dizide.
Emre’nin Yağmur’a evlenme teklif ettiği sahne...
Buz gibi soğuk bir gecede Boğaz kıyısında çekmişler sahneyi.
Mert Fırat, o sahneyi şöyle anlattı:
“Hava o kadar soğuktu ki, ikimizin de üzerinde incecik şeyler vardı.
Donuyoruz ama aşk itirafı ve evlilik teklifi çekeceğiz.
Soğuk nedeniyle ağzımızdan buharlar çıkıyor. Buz yiyerek buharı engellemeye çalışıyoruz.
Bir yandan da yüzük takıyoruz... En zor sahnelerimizden biriydi...”
Ağla yavrum, biz de geçtik o yollardan
“İntikam”ın setinde oyuncularla sohbet ederken dizilerde ağlayan kadınlardan söz açılınca, Mert Fırat “Ağlamayana reyting yok” diyerek söze girdi...
Beren Saat de şunu anlattı:
“Bizim dizinin ağlayan kadını da Ezgi Eyüboğlu. 44 bölümdür en çok ağlayan o. Ağlama sahneleri çekileceği zaman ‘Ağla yavrum, biz de geçtik o yollardan’ diyerek Ezgi’ye şakasını yapıyorum.”
Paylaş