Paylaş
Türkiye’nin popüler kültür alanındaki bu en önemli organizasyonu yarım asrı devirmek üzere neredeyse...
Ve her sene merakla beklenen ödül gecesinin ilk haberini veriyorum: Heyecan başladı...
Henüz bizim tarafımızda bu heyecan ama çok yakında size de yansıyacak.
Pantene Altın Kelebek’te kategorilerin, adayların belirlenmesi, sunucular kim olsun diye yaşanan süreç başladı...
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da müzik ve sinema sektöründen önemli ve duayen isimler de jürimizde olacak...
Ödül gecesi kazananlar kadar Pantene Yıldızı Parlayanlar’ın kim olacağı da her sene merakla bekleniyor artık...
Biliyorsunuz ilk olarak o isimleri açıklıyoruz...
Üç genç kadın oyuncu bu yıl yine Pantene Yıldızı Parlayanlar olarak belirlenecek ve törenin yüzü olacak...
Bu yıl Pantene Yıldızı Parlayanlar ödülünü almak için sahneye çıkıp kariyerlerinde yeni bir dönüşüm başlatacak isimler kimler ben de meraktayım.
Sektörün parlayan yıldızları arasından bu yıl kendilerinin en iyi en başarılı halini ekrana yansıtan isimler olacağına eminim.
Hürriyet okurlarına, oy kullananlara, geceye katılacaklara da çeşitli sürprizlerimiz olacak...
Takipte kalın, Pantene Altın Kelebek heyecanını kaçırmayın...
Kaybeden hep kadınlar
Talat Bulut’la ilgili savcılık taciz iddialarını soruşturmaya gerek duymadı, takipsizlik kararı verdi... Şimdi bana “Adamı boş yere aslanların önüne attın” diyorlar, Ertuğrul Özkök ve Hıncal Uluç “Gördün mü Cengiz” diyerek ders vermeye kalkıyorlar... Neredeyse fatura bana kesilecek...
Peki benim yaptığım yargısız infaz mıydı?
Talat Bulut’a ne garezim var, ne geçmişten gelen herhangi bir husumetim...
Ben kendisine yargısız infaz yapmaya kalksam geçmişte benzer iddiaları ortaya atan, isimleri dava dosyalarına da girmiş olan set çalışanı kadınları bulur, konuşur, onları yayınlara çıkarır, söküğün ucunu dibine kadar kovalardım... Bana ne Talat Bulut’tan... Ben 19 yaşındaki genç bir kadının söylediklerinin peşindeyim.
Yanaktan öpmenin de, kadın izin vermiyorsa dokunmanın da taciz olduğunun bilinmesinin derdindeyim...
Tacizin, istismarın tanığını bulmanın zor olduğunun bilinmesinden yanayım...
İşte dün Kelebek’te Savaş Özbey yazdı...
Konya’da kadın memur, amirinin tacizine uğruyor.
“Şahit yok” diye valilik soruşturma izni vermiyor.
Sonunda kadın işinden alınıp, temizlik görevlisi yapılıyor.
İş hayatı hiç suçu olmamasına rağmen sonunda faturayı kadının ödediği böyle binlerce taciz, istismar olayıyla dolu...
Şimdi Talat Bulut, Yasak Elma dizisine döndüğü için herkes mutlu, Mahsun da Mucize 2’de rolü versin tam olsun...
Peki ‘tacize uğradım’ diye haykıran 19 yaşındaki set çalışanın işinde ne yaptığını hiç merak ettiniz mi?
Talat Bulut’la aynı sette nasıl çalışacak, o görevden alındı mı, işten mi atıldı hiç sordunuz mu?
Daha bu olaylar ilk patlayınca kendi isteğiyle diziden ayrılmış zaten...
Şimdi taciz ettiği iddia edilen diziye dönüyor, hiçbir şey olmamış gibi ayda 200 bin lira kazanmaya devam edecek...
Tacize uğradığını söyleyen ise ayda 3 bin lira kazandığı işinden oldu...
Ne yazık ki kaybeden hep kadınlar oluyor, alkışlayan da hep erkekler...
Çöp toplamak güzel de atmamak en güzeli...
Deniz ve koylardaki çöpler bu yazın en çok konuşulan konularından oldu.
Çünkü ünlüler sosyal medya hesaplarıyla bu konuya dikkat çekiyor.
Son olarak F1 dünya şampiyonu pilotu Lewis Hamilton, Göcek koylarında çöp toplarken video paylaştı.
Daha sonra koyun Mykonos’ta olduğu ortaya çıktı ama fark etmez, Ege’nin iki durumunda da durum çok farklı değil...
Neslihan Atagül, Kadir Doğulu, Beren Saat, Serenay Sarıkaya sahillerden çöp toplayarak bu yaz farkındalık yarattı.
Celal Çapa ve eşi Şebnem Çapa uzun süredir her fırsatta teknelerinden inip koylarındaki çöpleri topluyor...
Sadece kendileri yapmıyor, cemiyet hayatından ünlü isimleri de katıyorlar bu etkinliklerine...
Bu konuda farkındalık yaratmak önemli...
Ama çöp toplamaktan daha önemlisi çöpleri doğaya atmamak... Çocuklarınızı bu konuda herkes eğitmeli, doğanın ve denizin çöp kutusu olmadığını bilen kuşaklar yetiştirmemiz gerek...
Tarihin taşınması belgesel olacak mı?
Ne yazık ki Ilısu baraj suları altında kalacak Hasankeyf’i kaybediyoruz... Müthiş bir tarihi kültür yok olup gidecek...
Mümkün olduğu kadar da önemli eserler taşınıyor...
Geçen hafta da tarihi Artuklu Hamamı yeni yerine taşındı.
Modüler taşıyıcılarla zarar görmeden yapılıyor bu taşınma işlemi.
Daha önce 550 yıllık Zeynel Bey Türbesi ve tarihi mezarlar aynı şekilde taşınmıştı. Artuklu Hamamı’ndan sonra İmam Abdullah Türbesi, Kale Kapısı bütün olarak taşınacak. Daha sonra da Er Rızk Cami ve minaresi, Sultan Süleyman Camii ve minaresi ve Eyyübi Camii...
Tarih taşınırken bunu anlatan çarpıcı bir belgesel çekiliyor mu acaba?
National Geographic bu tarihin nasıl taşındığını, eserlerin kaç ton olduğunu, araçlarda kaç lastik kullanıldığını, eserlerin yerlerinden nasıl sökülüp kaldırıldığını anlatsa ağzınız açık izlemez misiniz?
Ben izlerim...
Hasankeyf’e de son ağıt olurdu...
Paylaş