Paylaş
Geçen gün Nurgül Yeşilçay’ın arayıp Özcan Deniz’le ilgili söylediği zehir zemberek sözleri aktarmıştım, bu kez de Özcan Deniz aradı, “Madem bu iş senin üzerinden yürüyor, bir de beni dinle” dedi.
Nurgül’e olduğu gibi bu kez de Özcan’a bırakıyorum köşeyi.
Bunlar karı-koca hesap bilmiyor
Bu film için hâlâ emek veren 80-90 kişi var ve ben onlar adına konuşuyorum.
Nurgül’ün halen yürüyen, çekimleri devam eden bir iş hakkında konuşması çok terbiyesizce.
Bu filmle ilgili altı ay flört ettik Nurgül’le... Bir gün bile kalkıp rol kötü, senaryoyu beğenmedim gibi bir laf etmedi.
Sadece parayı almak istedi. Özcan film çekiyor, parası var, sponsoru var mantığıyla mümkün olduğunca çok para koparmaya çalıştı.
Bunlar karı-koca hesap bilmiyor. 750 bin lira değil, 750 bin dolar istediler benden.
1 trilyon demek bu, artı filmin gişesinden pay istediler.
Senin adının değeri yok
Madem sponsor bulmak için Nurgül’ün adını kullanmışım, o olmadığına göre sponsorların bu filmden çekilmesi gerekiyor.
Ama çekilmediler. Çünkü senin adının hiçbir değeri yok. Çünkü sponsorlar senin adına değil, filme, projeye para yatırıyor.
Nurgül’ün doğru söylediği bir şey var. Filmin ilk yönetmeni Ali Taner Baltacı’ydı. Ancak Baltacı’yla takvimi oluşturamadık. O Leyla’nın Evi’ni çekince bizim projeden ayrılmak zorunda kaldı.
Özcan Deniz yönetmen değil diyor. Evet ama bu iyi bir film çekeme-yeceğim, yönetmen olamayacağım anlamına gelmiyor.
Yönetmenlerin tamamı ilk filmlerini çekmeden önce yönetmen değildi.
Cem sponsora “Özcan sizi kazıklıyor” dedi
Beni iş ahlakı olmamakla suçlayanların yaptığını da anlatayım sana.
Sponsorluk görüşmesi yaptığım firmayı eski arkadaşlarımdan saklayacak halim yok diyerek, kimlerle görüştüğümü anlattım bu aileye.
Cem Özer benim arkamdan sponsora gidip ne teklif etmiş dersin?..
“Özcan sizi dolandırıyor. Ben bu paraya size iki film yapayım, seneye de Nurgül’le bir dizi çekeyim” demiş.
Sonra kalkmışlar iş ahlakından bahsediyorlar.
İyi ki Nurgül’le çalışmadım
Allah beni korumuş, iyi ki bu filmi Nurgül’le çekmemişim...
Bu kadar zor bir filmi Nurgül gibi kaprisli bir oyuncuyla çekemezdim.
Şimdi siz asıl Deniz Çakır’ı izleyin... O kadar iyi bir oyuncu geliyor ki izleyince çok şaşıracaksınız, çok beğeneceksiniz.
İyi ki Nurgül’le değil de Deniz’le çalışmışım.
Benle bir daha çalışmayacakmış... Geçmiş olsun, seninle çalışmak isteyen kim artık...
Çok nankör bir aileymiş...
Asmalı Konak başladığı zaman ortada Nurgül Yeşilçay diye biri mi vardı?
Ben o zaman da Özcan Deniz’dim. Abdullah Oğuz, Nurgül diye birini önerdi, ben de kabul dediğim için başladı.
Neredesin Firuze’nin senaryosunu yazarken Cem Özer berbat bir evde yaşayan, herkesin sırtını döndüğü bir adamdı.
Ezel Akay’a ‘Bu rolü Cem oynayacak’ diyen, ısrarcı olan benim.
Ben bir şekilde geçmişte onlara omuz vermişken bugün onlar kalkıp yürüyen bir işim hakkında demediklerini bırakmıyorlar.
Sayende bu kadar nankör bir aile olduklarını da öğrenmiş oldum.”
Bono konserinde Canaydın’ı rahmetle andım
Bono konseri için 19.30’da Taksim’den yola çıktım, arada Florya Kaşıbeyaz’da hızlı bir akşam yemeği yedim, stadyuma vardığımda 21.30 olmamıştı saat.
Dönüşte de biraz erken çıkıp hiç trafiğe takılmadan Taksim’e geldim.
Herkesin yollarda telef olduğunu öğrenince rahmetli Özhan Canaydın’a teşekkür ettim.
İki sezon boyunca daha yolları bile yokken o stadın taşını toprağını Galatasaraylılara o kadar güzel öğretti ki, trafiğe takılmam imkansızdı...
Paylaş