Paylaş
Çocuk hasta olduğu gerekçesiyle ailenin üye olduğu spor salonundan çıkarılmış, ailenin üyeliği iptal edilmiş ve ücretleri iade edilmemişti...
Konuyla ilgili Radisson Blu’nun Genel Müdürü Ersin Durgun bir bilgilendirme yazısı gönderdi bana...
Profesör çiftin, otizmli çocuklarıyla birlikte özel spor hocası Şeref Ebrem’i de salona üye yaptığını ve sorunun buradan kaynaklandığını belirten Durgun şunları söyledi:
“Şeref Ebrem’in izinsiz olarak eğitim hizmeti verdiği anlaşılmış ve aileye konuşulmak istendiği bildirilmiştir. Bunun üzerine otele gelen Sayın Ahmet Fırat Güngör ve Hülya Aydın Güngör, şirket çalışanlarını tehdit etmiş ve onlara hakarette bulunmuşlardır.
Arz ettiğimiz hususlar yazılı belge, tutanak, görüntü kayıtları ile sabittir. Bu sebeple üyelik sözleşmesi haklı olarak fesh edilmiştir.
Ayrıca, İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ve SGK İl Müdürlüğü’ne sigortasız işçi çalıştırılması ve vergi ziyanına yol açılması sebebi ile bilgilendirme yapılmıştır. Takdir edersiniz ki; Turizm İşletme belgesi iptaline yol açacak, sigorta primi ve vergi ziyanına da sebebiyet verecek bir fiili görmezlikten gelmemiz olanaklı değildir.
Bu hadisede şirketimizin yasalara, ikincil mevzuata, evrensel insan haklarına ve otistik çocuklar için gösterilmesi gereken pozitif ayrımcılık ilkesine aykırı bir eylem ve işlemi yoktur.”
‘Emek’ vermedenbir film yapılabilir mi?
Ses teknisyeni Onur Yavuz, Deliormanlı’yla ilgili sitemini bir mail’le iletmiş bana...
Oyuncusundan, yapımcısından, yönetmeninden sitem gelmesinden daha kıymetli bu benim için, bir sinema emekçisi yaptığı işe sahip çıkıyor çünkü...
O yüzden önem verip, yanıtlayacağım...
Aynen şöyle diyor Onur Yavuz:
“Deliormanlı ilgili sebebini çok da bilmediğim yaklaşımınız, bu film için bizlerin ne kadar emek verdiğini bilmediğinizi düşündürüyor ve bir Hürriyet okuru olarak çokça üzüldüğümü söylemek istiyorum.
Sonuçta çoğu sinema filminde olduğu gibi Deliormanli filmi için de pek çok insan ciddi emek harcadı, emin olabilirsiniz...
Sonucun sinemasal açıdan iyi ya da kötü olduğu konusundaki her fikre saygı duysam da sizin laf sokmaya çalışan bir üslupta yaklaşmanız gerçekten üzücü...
Demek ki toplum psikolojisi sizin gibi deneyimli bi gazeteciyi bile içine çekebiliyor...”
Onur kardeşimin görev yaptığı bir filme sahip çıkmasını takdir ediyorum. Ama ben biraz laf sokarak, sadece Deliormanlı ekibine değil tüm sinemacılara önemli bir şey anlatmaya çalıştım;
“Ne kadar tanıtım yaparsanız yapın, önemli olan filmin kendi gücüdür” dedim. Kasımdan beri her gün Deliormanlı haberleriyle yatıp kalkıyoruz filmin 2 haftada ulaştığı seyirci sayısı 110 bin...
Buna karşılık, “O kadar tanıtım yapmasaydık belki de 25 bin izlenirdi” deseniz onu anlarım...
Ama “emek” argümanı çok doğru değil Onur, her şeye emek veriliyor çünkü...
Ey ‘büyük eğitimci’ şu Japonlara da bir şey söyle
Malatya Gazi Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı, halk oyunları için çok büyük bir şey bulmuş gibi “halt oyunları” dedi ya...
Kızlı-erkekli oynandığı için, zinaya benzetti ya olayı...
Aynı gün Milliyet’te Gökhan Karakaş’ın Japon zeybekler haberi vardı, Japon çocuklar Türk halk oyunlarını öğrenip oynuyormuş...
Yok mu milli eğitimimizde şu el ele tutuşmuş Japon çocukların anne babalarına ayar verecek bir ‘modern’ eğitimci...
Ayrıca dün Vodafone’un “4 bucak G” ilanlarında da halk oyunları oynayan kızlı-erkekli grup vardı. Onu da yetkililere ihbar ediyorum!
Not: O müdür yardımcısı hakkında soruşturma açılacak olması durumu kurtarmaz. Problem bu kafaların eğitimci olarak gelecek kuşakları yetiştiriyor olması..
İspark’ın iştahı...
Yıllardır alkışladığımız İspark’ın 1300 çalışanıyla giderek hantal bir yapıya dönüştüğünü, bu yüzden şehrin her köşesini otoparka çevirme iştahıyla hareket ettiğini yazmıştım...
Önerim de net; bu kadar personele gerek kalmadan, İstanbul’da parkmetre sistemine geçilmeli...
Park ettiğin süre kadar paranı makineye at...
İspark bunu çok kolay yapabilir...
Ama İspark yeni teknolojiler ve hizmetler üzerine çalışmak yerine sadece otopark metrekaresini büyütme derdinde...
Dün Habertürk’te Esra Boğazlıyan’dan okudum; Şaşkınbakkal’da İspark işlettiği alanı büyütmek için yan taraftaki yeşil alanı otoparka çevirmiş...
Kepçeler sokularak yeşil alan otoparka dahil edilmiş, semt sakinleri de buna isyan etmiş...
Buyrun işte... İspark’ın tek işi metrekare ve personel sayısını büyütmek midir?
Yine kendilerinin yaptığı çok güzel katlı otopark sistemleri var...
Dünyada başarıyla uygulanan parkmetre sistemi var...
İspark yeşil alanlar, ara sokaklar işgal etmek yerine bunlara neden kafa yormuyor?
Bir Baba Hindu seneye kaldı...
Sezonun son iddialı komedisiydi Sermiyan Midyat’ın Hindistan’da çektiği Bir Baba Hindu...
Filmin nisan sonu gibi vizyona girmesi planlanıyordu...
Ancak terör endişesinin sinema salonlarını vurması, son dönemde giren filmlerin gişelerinin düşük çıkması...
Üzerine bir de yaz havasının kendini erken hissettirmesi, Bir Baba Hindu’yu erteletti...
Film bu sezon değil, 2016 Ekim’de vizyona girecek...
Ülkedeki gerilim, filmlerin vizyon tarihlerini de etkilemeye başladı ne yazık ki...
Paylaş