Paylaş
“Ödül almaya kot pantolon-tişörtle çıkmayın” dedik...
“Kendinize saygınız yoksa size ödül verenlere olsun” dedik, dinletemedik...
Beterin beteri varmış, daha kötüsüyle karşılaştık...
Önceki akşam yapılan 47. SİYAD Ödülleri’nde neredeyse ödül alanların yarısı törene gelmeye zahmet etmedi...
Dikkatinizi çekerim aday olanlardan bahsetmiyorum, ondan zaten geçtik.
Onu ancak Oscar’da ağzımız açık izleriz biz. Tüm adaylar salonda olur ve kazananı diğerleri centilmence alkışlar.
Bizde aday olanları geçtim, ödülü alanlar gelmiyor artık törene...
47 yıldır verilen, Altın Portakal ve Altın Kelebek’le birlikte bu ülkenin en köklü üç ödül töreninden biri olan, üstelik sadece sinema yazarları tarafından oylandığı için sinema sektörünü doğrudan ilgilendiren bir ödül töreni SİYAD...
Ama buna bile itibar etmiyor sinemacılar.
Yardımcı kadın oyuncu, ödülünü almaya gelmedi...
Yardımcı erkek oyuncu, ödülünü almaya gelmedi...
Görüntü yönetmeni, ödülünü almaya gelmedi...
En iyi erkek oyuncu, ödülünü almaya gelmedi...
Onur ödülünü alan bile gelmedi...
Öyleyse kim gelecek birader bu ödül törenine?
Zaten ödül verilen dal sayısı 13, neredeyse yarısı almaya gelmedi.
Herkes basın danışmanını, sevgilisini gönderecekse ödül almaya, bu ödül töreni neden yapılıyor?
“Adamın oyunu var, film çekimi var, nasıl gelsin?” diyecekler şimdi...
Bir tek sizin oyununuz, film çekiminiz var değil mi? Hollywood’dakilerin hiç böyle işleri yok, o yüzden her törende asker gibi hazırlar!
Tipik bir Türk işi plansızlığıdır bu... Bu törenin ne zaman yapılacağı iki ay öncesinden belli, herkes de ona göre oyununu, film çekimini, reklam çekimini ayarlasa ya...
11 Mart 2015 tarihini herkes boş bıraksa ya...
Vallahi bundan sonra vazgeçtik takım elbiseden, smokinden, tuvaletten falan.
Kotla, botla, tişörtle, isterseniz pijamayla gelin razıyız, ağzımızı açmayacağız, yeter ki ödülünüzü almaya gelin.
Ama siz, “Amaan boşver” diye baktığınız için, “Nasıl olsa birini gönderir, ödülü aldırırım” dediğiniz için geçmiş olsun.
Her ödül törenimiz böyle kadük geçmeye mahkûmdur.
Oysa SİYAD töreni hiç fena olmayacaktı
Ödül alanların tamamı gelse, Haluk Bilginer, Genco Erkal ve diğerleri orada hazır bulunsa, ben SİYAD ödül törenine 10 üzerinden 7 verirdim.
Tamam, gecede sahne, dekor diye bir şey yoktu.
Görsel olarak zayıftı.
Ama son iki yılda SİYAD’da ciddi bir çaba var.
Nihayet töreni entelektüel bir tatminin ötesinde, eğlencesi olan, popülariteden korkmayan bir organizasyon olarak düşünmeye başladılar.
Kenan Doğulu’nun sahneye çıkması, tek bir ödül almasa da Cem Yılmaz’ın geceye katılması, geceyi NTV’nin yayınlaması, törenin artı yanlarıydı.
Aday olan filmlerin tanıtım filmlerinin her seferinde farklı olması bile SİYAD’ın dersine iyi çalıştığını gösterdi.
13 dalda adaylığı olan “Kış Uykusu”yla ilgili neredeyse 13 farklı tanıtım videosu hazırlamışlardı.
Eskiden 13 kez aynı VTR’yi izlerdik, bunu da unutmayalım.
Peki bu haliyle kaç verdim ödül törenine onu da söyleyeyim;
10 üzerinden 5...
İster geçer not olarak görün, ister sınıfta kaldı deyin...
Beren’e ne yapıldı ki?
Beren Saat, hakkında çıkan tüp bebek haberlerini sert bir şekilde yalanladı.
Pek çok meslektaşım da Beren’e hak verdi bu konuda...
İşte bugün bizim Yonca Tokbaş da, Beren’e haksızlık yapıldığını yazıyor köşesinde.
Duyan da zannedecek ki, Beren yargısız infaza kurban gitti, aleyhinde linç kampanyası başlatıldı, bir kadın olarak cinsel ayrımcılığa maruz kalıyor.
Böyle bir şey olsa en başta ben savunurum Beren’i...
Beren’e ne yapıldı ki?
“Defalarca hamile olduğum yazıldı” diye şikayet ediyor Beren...
Bir ülkenin en popüler oyuncusuyla en popüler şarkıcısı evlenirse, hamilelik haberleri defalarca yapılır...
Nasıl evlenmeden önce defalarca “evleniyorlar, evlenecekler” diye doğru yanlış haberler yapıldıysa, hamilelik haberleri de yapılmaya devam edecek...
Ünlülerin kaderi bu, biliyorsun ki bundan kaçış yok sevgili Beren...
Elbette herkes hamilelik haberini önce en yakınlarıyla paylaşmak ister, 2-3 ay saklamak ister, gazetelerden öğrenilsin istemez...
Bazen olabilir bu, bazen olamaz...
Bazen reklam peşinde koşan bir hastane çıkar, bazen densizin biri yumurtlar...
Eğer hastane ve doktorlar bu haberin kaynağıysa, onlara kızmakta haklısın.
Ama benim kulağıma da bu haberin tüp bebek tedavisi gören bir anne adayından geldiğini söylesem?
Biz de doğuma hazırlanıyoruz ya, kontrol için gittiğimiz klinikte bir kadın yumurtlayıverdi bunu bana...
Üzerinde durmadım.
Keşke sen de konunun üzerinde bu kadar durmasaydın.
Erdoğan, K.O.Z’u beğenmedi mi?
17-25 Aralık operasyonlarını anlatan, iktidar destekli sinema filmi “Kod Adı: K.O.Z” gişede iki seksen yattı.
“Eyvah şimdi bunlar da Fatih’in Fedaisi Kara Murat’çılar gibi işi Gezi’ye bağlamasınlar” demiştim geçenlerde...
Yok, tık yok...
Bağlamadılar, sessizliğe gömüldüler...
7 milyon gişe beklerken 300 binde kalmalarına bile yorum yapmadılar.
Neden bu filme asılmadılar diye düşünürken kulağıma şöyle bir duyum geldi;
Film, vizyona girdikten sonra Haliç Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a izletilmiş. Erdoğan, filmi hiç beğenmemiş...
Hatta Cumhurbaşkanı o kadar beğenmemiş ki, yapımcılara fırça bile atmış K.O.Z’u izledikten sonra...
Bu iddia bana olmayacak şey gibi gelmedi.
Çünkü vizyon öncesi o kadar tantana koparıp sonra bir anda sessizliğe bürünmelerinin, dört haftadır vizyonda olan filme asılmamalarının altında ancak böyle bir neden yatabilir...
Paylaş