Paylaş
Dün bütün gazetelerde Angelina Jolie-Brad Pitt çiftinin Bodrum’a geldiği haberleri vardı.
İddiaya göre tekneyle gelmişler...
Koyları gezmişler...
Hatta gözlük-şapka takarak, tebdili kıyafet Bodrum’a inip alışveriş yapmışlar...
Bodrum’da cirit atan paparazzilerden bir teki görmüş mü?
Yok...
Tek kare çekilmiş fotoğraf var mı?
Yok...
Tekneyi gören var mı?
Yok...
Ama Angelina Jolie’yle Brad Pitt, Bodrum’a geldi haberleri her yerde.
Çifti gördüğünü iddia eden tek bir kişi var; işadamı Eren Çiftçi...
Peki Angelina’yla Brad’i Bodrum’da görüp sohbet eden biri tek bir kare hatıra fotoğrafı çektirmez mi?..
Uzaktan da olsa cep telefonuyla bir fotoğrafını çekmez mi insan?..
Peki 40 yılın kurdu Bodrum esnafı, alışveriş yapan Angelina’yla Brad’i tanımaz mı?..
Geçen senelerde Tom Hanks’in Bodrum’a geldiğini Zafer Algöz’ün cep telefonuyla çektirdiği hatıra fotoğrafından öğrenmiştik. Angelina’yla Brad’i görenler cep telefonlarıyla bir kare fotoğraf çekmemiş ama...
Ya işadamı yanılıyorsa, ya arkadaşlarına yaptığı bir şaka dalga dalga gazetecilerin kulağına geldiyse.
Ben bu ihtimaller göz önüne alınmadan Angelina-Brad haberinin abartıla abartıla yazılmasına şaşırdım doğrusu...
Beyaz parti İstanbul’a geliyor
Dünyanın büyük şehirlerinde yıllardır “Sensation White” adıyla düzenlenen bir parti var.
Bu partinin en büyük özelliği herkesin beyazlar giyerek gelmesi.
Ayakkabılar, pantolonlar, tişörtler, etekler her şey bembeyaz...
Kadınlar-erkekler, yaşlılar-gençler tepeden tırnağa beyazlar içinde.
“Sensation White” partilerinin sonuncusu geçtiğimiz hafta sonu Amsterdam’da yapıldı.
İşte o parti önümüzdeki yıl İstanbul’a geliyor.
CNR’da yapılması düşünülen partinin organizatörlerini şimdiden düşündüren tek şey var; parasını verip bilet alanlar içinde ya beyaz dışında başka renk giyenler çıkarsa...
Sonra da para verdim deyip içeriye girmek için kapıda güvenlikle tartışırsa... Olmaz olmaz deme, burası İstanbul... “Sensation White” bile kirlenebilir.
Polisin derdi
Bir dokun bir ah işit denir ya, geçen hafta polisler ve orantısız güç üzerine yazdığım yazıdan bu yana, Türkiye’nin dört bir yanındaki polis memuru arkadaşlardan mailler gelmeye devam ediyor.
Genç memurlardan, tecrübeli amirlerden gelen onlarca mail...
En ufak olayda medyanın ‘orantısız güç’ diyerek polislerin üzerine acımasızca gelmesi hepsinin derdiymiş meğer.
“İçimizde çürükler olabilir...
Biz de hata yapabiliriz ama suçlulara karşı polis bu kadar haksız eleştirilmez” diye dert yanıyorlar.
Polis arkadaşlara tek tek yanıt yazamadım ama bütün maillerini okuduğumu söylemeliyim...
Sevimsiz
Harun Kolçak kokain kullanan ünlüler hakkında canlı yayına çıkıp açıklamalarda bulundu...
Buna en hafif tabiriyle ihbarcı denir.
Muhtemelen “10 Rum askerini öldürdüm” diyen Atilla Olgaç gibi sonradan kıvıracaktır, yok ben öyle demedim diyerek yan çizecektir.
Kolçak’ın bu ihbarlarını kim ne kadar ciddiye alır bilemem ama Kolçak’ın en büyük zararı kendisine verdiği açık...
Uyuşturucudan fazlasıyla başı ağrımış birinin, uyuşturucudan başka insanların başını ağrıtmaya çalışması çok sevimsiz bir çaba gibi geldi bana...
Gündeme gelmek için mi?..
İntikam almak için mi?..
Yanıtı ne olursa olsun bu çıkışı, akıllara sadece “Neden bunu yaptı” sorusunu getiriyor...
Paylaş