Nicolas Cage sufiliğe merak sarmıştı değil mi...

Kapadokya’da, Pamukkale’de tarihi mekanlar tahsis edildi çektiği filme...
Hatta Başbakan bile Cage’le görüştü Denizli seyahati sırasında...
Ben de dedim ki, “Nicolas Cage’i bu kadar abartmaya gerek yok. Eski Nicolas Cage değil artık. Parası pulu bittiği için önüne gelen her filmde oynayan, son 10 yılda 25 filmde rol alıp dişe dokunan tek bir iş yapmamış bir oyuncu... Maddi sıkıntıya düştükçe üçüncü sınıf filmler çekiyor... 2007’de çektiği Ghost Rider’ın ilki neydi ki, Türkiye’de çekeceği ikincisi ne olsun...”
Ben bunları yazdığım için eleştirdiler beni, “Koskoca Nicolas Cage’e dediklerine bak” dediler.
Dün gazetelerde bir haber vardı...
Nicolas Cage aile içi şiddet ve huzuru bozma suçlamalarıyla New Orleans’ta tutuklanmış.
Cage sarhoşmuş, karısına şiddet uygulamış, sokaklarda arabaları yumruklamış.
Çıkarıldığı mahkemede de tutuklanarak Orleans Parish Cezaevine konmuş...
Gördünüz mü, burada yere göğe koyamadığınız adamın halini...
Bir de ne demişti Nicolas Cage, Başbakan Erdoğan’a, “Sufiliğe merak sardım...”
Sufiye gel sufiye!
Araba yumrukluyor, karısını dövüyor, hapse düşüyor.
Türkiye ve İstanbul kendini aştı, her gün dünyanın en ünlü mankenleri, modacıları, oyuncuları geliyor.
Biz hâlâ 20 yıl öncesinin Türkiye’si gibi hak etmeyenleri başımızın tacı ediyoruz.
Bunu da aşacağız elbet.

Lugano!

“Lugano’nun her maçta en az 3 kere atılması lazım...”
“Schuster’in Türkiye’deki en doğru analizi: “Lugano’nun olduğu her pozisyonda provokasyon vardır...”
Fenerbahçe-Gaziantep maçından sonra bu iki küçük yorumu yaptım Twitter’da...
Fenerliler kızdı, “Emre Güngör’ü neden görmüyorsun” diye.
Görüyorum.
Lugano gibi, Gaziantepli Emre Güngör de atılmalıydı.
Ama birbirlerine sert girdikleri, itip çektikleri, rakibinin ayak bileğine bastıkları için değil...
Futbolu çirkinleştirdikleri için...
Avrupa’da hangi maçta ceza sahası içinde böyle çirkin bir mücadele var.
Ben hakemin yerinde olsam daha ilk dalaşmalarında ikisine de sarı kart gösterir.
İkinci dalaşmalarında ikisini de atardım.
Sorana da gururla derdim ki:
Bu iki adam sahada futbolu çirkinleştiriyordu, o yüzden attım.
İşin ilginci Lugano dört yıldır her kritik maçta bunu yapıyor.
Schuster’in 10 ayda anladığını, hakemler dört yıldır göremiyor.

Kim haklı?

Erman Hoca kendisine “Andropoza girdi” diyen Yeşim Salkım’a “Bir yanıma gelsin, yardım etsin” yanıtını verdi.
Bir kadına söylenecek söz mü bu?
Üstelik yeni doğum yapmış bir anneye?..
Değil elbette...
Peki yeni doğum yapmış bir annenin kendisiyle hiç ilgisi olmayan bir konuda bir erkek için “Andropoza girdi” demesi ne kadar doğru?
Demet Akalın da bir tarihte “İbrahim Tatlıses’in uçağı çok pis, bir daha binmem” dediğinde, “O benim nasıl bindiğimi iyi bilir” yanıtını almıştı.
Tamam erkeklerin yaklaşımı kaba...
Aklına ilk geleni yapıp cinsel yönden kadını aşağılıyorlar.
Peki kadın sanatçıların sırf haber olmak için olur olmaz konularda beyanat vermelerine, erkek cephesini aşağılamasına ne diyeceğiz.
Hele ki kendileriyle hiç ilgisi olmayan bir konuda...

Aile hekimliği

Herkesin bir aile hekimi var artık. Sağlık Bakanlığı’nın sitesine kimlik numaramı yazdım öğrendim... Benimki Dr. Simge Bağcı’ymış.
Nasıl çalışacak bu iş falan derken, konuyla ilgili ümit verici bir gelişme öğrendim.
Geçen gün hamile bir arkadaşımızın telefonu çalmış;“Ben Aile Hekiminiz bilmem kim” diye söze başlamış doktor.
“Hamile olduğunuz bilgisi ulaştı bize. Şu şu tetkikleri yaptırmanız gerekiyor, yardımcı olalım” demiş.
Arkadaşımız da, “Çok teşekkür ederim özel doktorum var, bunların hepsini yaptırdım ama ilgilenmenize çok mutlu oldum” yanıtını vermiş.
Bütün aile hekimleri bu kadar duyarlı mı, her hamilenin ya da hastanın peşine böyle düşülüyor mu bilmiyorum ama ilerisi için umut verdi bu telefon bana...