Paylaş
80’li yılların Bihter’i de Müjde Ar’dı.
Üstelik öyle yastıklı mastıklı değil, cesurca oynadığı rollerle devrim yapmıştı.
Bugün TV programında zaman zaman fazla bel altına indiği için eleştirildiğini, uyarı aldığını görünce gülüyorum.
TV’deki, sinemadaki cinselliği o konuşmayacak da kim konuşacak?
Bugünün oyuncularının gittiği yoldan 20 yıl önce dönüyordu Müjde Ar...
Geçen gün yaş ortalaması 40 olan erkeklerin bulunduğu bir masada açıldı bu mevzu.
Bizim kuşağın hepsinin hafızasında Müjde Ar filmlerinden sahneler mutlaka vardır.
Kimi Fahriye Abla’yı anlatıyor, kimi Teyzem’i...
Kimi Dağınık Yatak’ı, kimi Adı Vasfiye’yi...
Kimi ıffet’teki taksi sahnesini anlatıyor, kimi Ah Belinda’daki duş sahnesini...
Müjde Ar bizim kuşağın ortak hafızasıdır.
Sadece cinselliğiyle de değil üstelik. Feminizmden evliliğe pek çok konuyu Müjde Ar filmleriyle tartıştık biz uzun uzun...
şimdi bakıyorum da bu ortak hafızamız yok ediliyor.
Müjde Ar filmleri özellikle de 80’li yıllarda çektikleri televizyonlar tarafından yok sayılıyor.
Bugün Ah Belinda’yı ya da Dul Bir Kadın’ı yayınlayacak bir televizyon kanalı çıkar mı?
Müjde Ar’ın programında bir-iki cinsellik kokan esprisine bile tahammül edemeyen RTÜK, filmlerinin yayınlanmasına tahammül eder mi?
Demek darbe sonrası yıllar bile cinsellik konusunda bugünden daha özgürlükçüymüş.
Bugünün dizi oyuncularının uyduruk yatak sahneleri ve öpüşmeleri bile bu kadar olay oluyorsa, 25 yıl önce Müjde Ar ve Atıf Yılmaz’ın gösterdiği cesareti gösterecek birileri çıksa neler olacak...
ışin kötüsü, genç kuşakta Müjde Ar’ın yolundan gidecek tek bir kadın oyuncu yok...
Woody Allen, Barcelona yerine ıstanbul’u çekerdi
Dün Reha Muhtar, 30 yılda ıspanya’nın kat ettiği baş döndürücü mesafeyi anlatırken “Woody Allen bile ıspanya’ya gidip Barcelona Barcelona filmini çekti” diye yazdı.
Bir düzeltme yapmam lazım.
Allen, ıspanya’dan çok etkilendiği için o filmi yapmadı, para aldığı için yaptı... Hafta sonu Bloomberg’te ıspanya üzerine izlediğim belgeselde Woody Allen kendisi söyledi bunu.
“Neden bu filmi Barcelona’da çektiniz” diye sordular.
O da son derece cool bir şekilde, “Para verdiler o yüzden çektim.
Barcelona’da bir film yaparsan sana para vereceğiz dediler, ben de bunun üzerine oturup bu filmi tasarladım” dedi.
ıspanya, Reha Muhtar’ın dediği gibi son 30 yılda Avrupa’nın en cezbedici kültürlerinden biri haline gelirken, bu konuda nasıl çalıştıklarının da kanıtı bu sözler.
Yılda 50 milyon turist çekmek kesmemiş olacak ki onları, hâlâ Barcelona’yı kült haline getirmek için Woody Allen’a para verip film yaptırıyorlar.
Peki biz ne yapıyoruz?
Woody Allen’a ya da bir başka ünlü yönetmene para verip ıstanbul üzerine Oscar’lık bir film yaptıramaz mıydık?
Parayı bastırsaydık, Vicky Cristina Barcelona yerine, Penelope Cruz ve Javier Bardem’le Vicky Cristina ıstanbul’u çekerdi Woody Allen.
2010 Kültür Başkenti adına yapılacak en iyi işlerden biri bu olurdu, o treni de kaçırdık...
Bu arada Woody Allen’a parayı kimin verdiğini de merak ettim.
Belki de Katalonya’nın bağımsızlığını savunan Barcelona kulübü başkanı Laporta’dır...
Arjantin’de mi yaşıyor
Ferhat Göçer’in, Biri Bana Gelsin şarkısını söyledikten sonra konuğu Müslüm Gürses’le yaşadığı diyalog:
Müslüm Gürses: Yahu Ferhat, bu şarkı müthişmiş!
Ferhat Göçer: Teşekkür ederim.
MG: Kim söylüyor bu şarkıyı?
FG: !!! Ben söylüyorum.
MG: Yapma ya, çok güzelmiş valla...
FG: Sinan Akçıl bestesi... Daha önce dinlemediniz mi?
MG: Yok, ilk defa dinliyorum, valla çok beğendim.
Bu diyaloğun ardından arkadaşları Akçıl’ı mesaj bombardımanına tutmuş; “Müslüm Baba, Biri Bana Gelsin’i ilk kez dinlemiş” diye. Sinan da “Müslüm Gürses, Arjantin’de mi yaşıyor” esprisini yaptıktan sonra eklemiş: “Müslüm Baba’nın dünyası bambaşka olduğu için Müslüm Baba zaten.”
Gerçekten de Müslüm Baba’nın dünyası başka. Aynı programdan bir başka diyalog:
MG: Çok güzel program oldu Ferhat Güzel, teşekkür ederim çağırdığın için.
FG: Ferhat Güzel değil, Ferhat Göçer...
MG: Olsun... Ferhat Güzel de güzel bir kardeşimizdir.
Paylaş