Türbanın üniversiteye bile girdiği 5,5 yıllık AKP iktidarı döneminde Türkiye’nin giderek muhafazkarlaştığı söyleniyor, peki ’toplumun aynası’ olarak görülen televiyonda durum nasıl, muhafazakar kanallar 5 yıl önceye göre daha mı çok izleniyor, daha mı az?
Muhafazakar kanallar içinde en bilinen ve en çok izlenenler, aynı zamanda ulusal yayın yapıp, günlük ratingleri de ölçülen Samanyolu (STV) ve Kanal 7...
Bu iki kanalın dört kategorideki yıllık ortalamaları ilginç sonuçlar veriyor.
Bu rakamlara göre hızla muhafazakarlaştığı söylenen Türkiye, muhafzakar kanalları 5 yıl önceye kıyasla daha az izliyor.
Kanal 7, televizyonun en çok izlendiği prime time saatinde 2004’te 6.20 izlenme payına sahipken, 2007’de 5.55’e, 2008’in ilk iki ayında ise 4.10’a düşmüş (tüm izleyici).
AB grubu prime time’da ise 2004’te 3.60 olan izlenme payı, 2007’de 2.62’ye, 2008’de ise 1.65’e gerilemiş.
Yine bu grupta (AB prime time) STV, 4.20’den 2.85’e; AB grubu tüm günde ise 4.10’lardan 3.05’e düşmüş.
Bir tek tüm izleyici prime time’da 2008’in ilk iki ayında yükselişi var STV’nin, o da 2005’teki ortalamayı yakalmış değil.
Görünen o ki Türkiye’nin iki büyük muhafazakar hızla seyirci kaybetmeye devam ediyor.
Bu 5 yılık süre içinde Fox olan bir başka muhafazakar kanal TGRT’nin izleyicisini kapıp puanlarını artırmaları beklenirken her ikisi de puan kaybetmiş.
Muhafazakar AKP’nin yüzde 46.5’lik sandığı, her iki muhafazakar televizyonun toplamında yüzde 10’ları bulmakta zorlanıyor.
İşin ilginci bu 5 yıllık süreçte Kanal D 16.60’tan 18.39’a yükselmiş (AB prime time).
Her iki muhafazakar kanalın son dört aylık performansları da iyi değil.
STV kasımda 6.05’ken Şubat’ta 5.50 (tüm izleyici tüm gün), Kanal 7 kasımda 6.0’ken şubatta 1.40 (AB prime time)...
Televizyon toplumun aynasıdır, bir toplumda ne varsa televizyonlarına da o yansır.
Bu sonuçlara bakıp ne demeli?
Türkiye görünenin aksine muhafazakarlaşmıyor mu, yoksa dışarda muhafazakar takılanlar, sandıkta AKP’ye oy verenler evde ekran karşısına geçtiğinde silikonlu Victoria Silvstedt mi izliyor?
Tüm izleyici tüm gün
STVKanal 7
20044.905.70
20055.705.70
20066.175.99
20075.616.52
20085.655.55
Tüm izleyici prime time
STVKanal 7
20046.806.20
20057.106.10
20065.106.13
20075.945.55
20087.054.10
AB Grubu tüm gün
STVKanal 7
20043.603.50
20054.103.30
20064.023.61
20073.233.33
20083.053.05
AB Grubu prime time
STVKanal 7
20044.203.60
20054.302.80
20064.003.33
20072.852.62
20082.901.65
Profiterol! İnci mi, Lebon mu?
Profiterol denince akla İstiklal Caddesi’ndeki İnci Pastanesi gelir.
Bana kalırsa aynı cadde üzerinde Tünel’e doğru giderken solda kalan Lebon’a yapılmış büyük bir haksızlık bu. İnci yine her saat tıklım tıklımdır, küçük masalara oturup profiterolunuzu yer kalkarsınız.
Lebon ise daha sessizdir.
Oysa ki İnci’nin 20 yıllık profiterol ustasının İnci’den ayrılıp açtığı bir pastanedir burası. Önce Burç adıyla açar pastaneyi, sonra isim hakkını elinde bulundurduğu tarihi Lebon’u da ekler dükkanın ismine. Profiterolü süt yerine süt tozu katarak da yapabilirsiniz, kilosu 6 liralık kakaoyla da, 45 liralık kakaoyla da...
Profiteroller arasındakini lezzet farkını yaratan da bu detaylardır. İstanbul’un iyi profiterolü malzemeden kaçmayan Lebon’dadır...
Sütün zararı
Türkbükü’nde haftalık detoks kamplarına giren ünlülere ve işadamlarına verilen tavsiyeleri yazmıştım geçen hafta.
"Süt, yoğurt ve peyniri asla tüketmeyin" diyordu detoksçular.
Bunu yazınca o kadar çok mail aldım ki, "İşin aslı nedir" diye soran.
Açtım işin uzmanına, Osman Müftüoğlu’na sordum.
"Senin yazından sonra bize de herkes sütü, peyniri sormaya başladı" dedi hoca...
Detoksçulara "Herkes uzman oldu diye" fırçayı attıktan sonra da ekledi; "Korkmadan tüketebilirsiniz bu ürünleri, yeter ki tam yağlı olmasın"...