Paylaş
Kısaca MOT olarak adlandırılan Mobil Okul Timleri birimini kurdu.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın projesi bu.
İstanbul’da tüm okullarda görev alacak, okul yönetimleriyle iletişim halinde olacaklar...
Okul önlerinde ve çevresinde meydana gelecek her türlü güvenlik sorununa anında müdahale edecekler...
Okul önleri özellikle uyuşturucu satıcıları için bulunmaz bir fırsat.
Dolayısıyla MOT’ların buralarda görev yapması çok doğru bir çözüm.
Özellikle okul giriş-çıkış saatlerinde güvenliği sağlamak, gençlere yönelik uyuşturucu satışlarının önünü kesmek için MOT’lara büyük görev düşüyor...
MOT yazan yelekleri ve sivil olarak yer görev yapmaları da doğru bir tercih...
Gizli saklı değil görünür şekilde görev yapacaklar.
Bu doğru proje için Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı kutluyorum.
Tacizcisinden çetesine, uyuşturucu satıcısından hırsızına, uğursuzuna kadar gençler ve çocuklar hiç olmadığı kadar tehdit altında...
Aile, okul ve emniyet birlikte çalıştığı sürece bu tehditlerin üstesinden gelebiliriz...
Sakıp Sabancı’dan sonra Mustafa Koç...
Türkiye’de eğitim sistemimiz ne yazık ki yetenekli çocukların önünü açacak, destekleyecek bir yapıda değil..
Bu yüzden şirketlerin özel sporculara, spora verdiği desteği hep alkışlıyorum.
Buna son olarak Ocak 2016’da kaybettiğimiz Mustafa Koç adına düzenlenen spor ödülleri de dahil oldu.
Geçen hafta ilki yapılan törende ‘Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu’ güreşçi Taha Akgül ile ‘Paralimpik Oyunları ve Dünya Şampiyonu’ okçu Gizem Girişmen toplam 200 bin TL’lik para ödülü kazandı.
Ödüllerini Mustafa Koç’un eşi, seçici kurul başkanı Caroline Koç’un elinden aldılar.
Her iki sporcu daha önce de Sakıp Sabancı Spor Ödülleri’ne layık görülmüştü.
2004 yılında aramızdan ayrılan Sakıp Sabancı adına yapılan bu ödül töreni de 1996 yılından bu yana sürüyor.
Matematiği de çok basit:
Dört yılda bir düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda, Engelliler (Paralimpik) Olimpiyat Oyunları’nda ve Özel Olimpiyatlar Dünya Yaz Oyunları’nda (Special Olympics) altın madalya kazanan sporculara veriliyor.
Bu olimpiyatlarda altın madalya kazanan sporcular Sakıp Sabancı Spor Ödülleri tarafından toplam 240 Cumhuriyet Altını’yla ödüllendiriliyor.
240 altın, şampiyon sporcular arasında bölüştürülüyor, bir sporcu en fazla 40 Cumhuriyet Altını alabiliyor.
Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu, Hamza Yerlikaya, Mahmut Demir, Hüseyin Özkan, Taner Sağır, Nurcan Taylan, Ramazan Şahin...
Paralimpik branşlarda Korhan Yamaç, Nazmiye Muslu Muratlı, Abdullah Öztürk bugüne kadar bu ödülü kazanan sporcular arasında...
21 yıldır yapılan Sakıp Sabancı Spor Ödülleri’ne bu yıl Mustafa Koç Spor Ödülleri de dahil oldu...
Sakıp Sabancı Spor Ödülleri kapsamında daha önce ödüllendirilmiş iki güzide sporcumuzun, Mustafa Koç Spor Ödülleri’nin de ilkinde ödüle layık görülmeleri, bu alanda iş dünyamızın duyarlılığının ne kadar arttığını gösteriyor.
Kendi branşlarında global başarılara imza atmış sporcularımızın bu şekilde taltif edilmesi ve topluma örnek gösterilmeleri, yeni başarı hikayeleri yaratmak için çok değerli ve anlamlı.
Üçüncü kez yuhalanan Arda
Arda’nın futbol hayatı boyunca taraftarlar tarafından yuhalandığı üç maçın ikisinde tribündeydim...
2010’da Galatasaray taraftarı yuhaladığında henüz daha 23 yaşındaydı ve tribünde içimiz acımıştı...
“Yapmayın beyler, ayıptır” diye etrafımızdakileri engellemeye çalışıyorduk.
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yuhalandığı İspanya-Türkiye maçında da tribündeydim...
Kendi taraftarlarından hakaretler yiyip, sahada rakip takım oyuncusu Iniesta’nın teselli ettiği sahneleri unutmak mümkün değil.
Biz unutmuyoruz Arda’nın bunları unutması mümkün mü...
Eskişehir’deki İzlanda maçında kariyerinde üçüncü kez yuhalandı, ıslıklandı.
Tribünde değildim ama gülmesini, umursamazlık olarak değerlendirmedim.
Arda’nın gece hayatını en çok eleştirenlerden biri benim.
Barcelona’dan her fırsatta kaçıp, adının her hafta sonu İstanbul kulüplerinde bir aşk dedikodusuna karışmasına en çok kızan benim.
Daha milli maçtan önce yazmıştım, “Arda’ya yazık oluyor” diye...
Türkiye’nin 2000’li yıllarda yetiştirdiği en büyük futbolcu ama son 7 yılda üç kez ciddi şekilde yuhalanmış...
Eskiden büyük futbolculara saygı mı vardı, büyük futbolcular daha mı efendiydi, yoksa hepsi birden mi bilemiyorum ama...
Futbol daha güzeldi...
iTaksi’ye ne oldu?..
Her şeyin özelleştirildiği, bütün devlet iştiraklerinin satıldığı bir dönemde Belediye eliyle taksi işletmesi yapılmasını anlamış değilim.
Bu nedenle iTaksi meselesine başından beri hiç sıcak bakmadım.
Bir sistem gerekiyor ama o bu değil!
Zorla taksileri aynı çatı altında toplamak ne demek?
İstersen girme, belediye her sene yenilenen kontratı yapmamakla tehdit ediyor taksicileri...
Herkes bir anda iTaksi’ci oldu...
Peki bu büyük bir haksız rekabet değil mi?
Hadi Uber’i geçtim, bu alanda yıllardır çalışan, yüzde 100 bir Türk şirketi olan, vergisini ödeyen Bitaksi diye bir şirket yok mu?
Şimdi onun önüne iTaksi diye, belediye eliyle işletilen, çalışması zorunlu gösterilen bir sistem konuluyor.
Bütün taksiler iTaksi logosu koymaya zorlanıyor...
Normal piyasa koşullarında karşılıklı rekabet etseler canımıza minnet.
Bu ancak müşteriye kalite olarak döner.
Ama bir yanda belediye ve dayatmaları var, diğer tarafta bir özel şirket... Nasıl olacak bu rekabet?
Bu arada iTaksi sistemi neden hâlâ kurulabilmiş değil, o da bir muamma...
Bütün taksilerin üzerinde iTaksi amblemi var ama hiçbirinde sistem çalışmıyor.
Kameralar çalışmadığı gibi, herhangi bir iTaksi uygulaması da mevcut değil.
Kadir Topbaş zamanında hayata geçirilmeye çalışan bir sistemdi bu...
Yeni başkan Mevlüt Uysal bu iTaksi meselesine el atmalı.
Neden hâlâ sistem kurulmamış, neden taksilere bu dayatmalar yapılıyor bir baksın bakalım...
Paylaş