Paylaş
Biri Türk musikisinin, diğer ikisi Türk pop müziğinin en önemli köşe taşlarındandı.
Tamam, vefasızlık bu mesleğin fıtratında var ama mesleki yapılanmalar da en başta bu vefasızlığı ortadan kaldırmak için var.
Para peşinde koşmak için değil...
Müzik meslek birlikleri birbirleriyle kavga etmeyi, genel kurullarda ayak kaydırmayı, kulis yapmayı, GSM operatörleriyle milyon dolarlık anlaşmalar yapmayı çok iyi biliyor ama iş vefaya, saygıya gelince ara ki bulasın, bir tanesi ortada yok...
Müzik sektöründe dört tane meslek birliği var; MESAM (Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği), MSG (Müzik Eseri Sahipleri Grubu), MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) ve MÜYAP (Müzik Yapımcıları Meslek Birliği)...
Biri de çıkıp kaybettiğimiz bu üç dev sanatçının ardından bir vefat ilanı yayınlamadı...
Zahmet edip belki çelenk göndermişlerdir, bakın ondan bile emin değilim, cenazelere gidenlere sordum, “Gördüm” diyene rastlamadım daha.
Ayıptır, günahtır...
Tüm bu kaybettiğimiz sanatçıların üzerinden yıllarca siz para kazandınız, biz değil, kazanmaya da devam ediyorsunuz...
Bu ne vefasızlıktır!
Müzeyyen Senar’a, Erol Büyükburç’a, Fikret Şeneş’e bir vefat ilanını çok gördünüz...
Meslek değil, para birliklerisiniz siz.
İnanın bunun için harcayacağınız para, yönetim kurulu üyelerinizin Cannes’da, Los Angeles’ta fuarlarda harcadığı paranın yanında devede kulak kalır.
Yine de paranız yoksa dört meslek birliği bir araya gelip tek bir ilan verin, bu kadar mı zor?..
Burada müzik meslek birliklerini eleştirdiğim zaman ortalığı ayağa kaldırmasını, atınca mangalda kül bırakmamayı iyi biliyorsunuz ama Türkiye’nin en önemli müzik sanatçılarını bir ilanla anmayı bile düşünmüyorsunuz. Siz bunu yapmazsanız kim yapacak?
Umarım bundan sonra aynı saygısızlığı yapmazlar, mesleklerine ve kaybettiğimiz değerlere.
Kediseverler kadar olamadınız
Bu ölüm ilanı cumartesi günü yayınlandı Hürriyet’te.
Bir hayvan dostu olan Erol Büyükburç’un Etiler’deki kedisever arkadaşları vermiş ilanı.
Demek ki böyle bilmediğimiz bir kedisever çevresi de varmış Erol Büyükburç’un...
Kedisever arkadaşları ölüm ilanında, “İnsan dostu, kedi dostu, doğa dostu” olarak tanımlıyorlar sanatçıyı.
Diğer tarafta bizim müzik meslek birlikleri ne yapıyor; MESAM’ı, MSG’si, MÜYAP’ı, MÜYORBİR’i?
Ortalarda yoklar. Kediseverler kadar olamadınız...
Bu ayıp size yeter. Bu ilanı, bakıp bakıp utanmanız için koydum köşeye...
İkincisi çekilecek
“Kod Adı: K.O.Z” filmini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haliç Kongre Merkezi’nde izlediğini ve beğenmediğini, hatta bu yüzden yapımcılarına fırça attığını yazmıştım cumartesi günü...
Yazım üzerine “K.O.Z”un yapımcısı Uğur Yalçınkaya aradı.
“Film hakkında pek çok olumsuz yazı yazıldı, kimseyi aramadım ama sizin objektif duruşunuzu bildiğim için ilk kez sizi arıyorum” dedi Uğur Bey.
Yazdığım gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde vizyona girdiği dönemde filmi seyretmiş.
“Ancak beğenmediği doğru değil” dedi Yalçınkaya...
“Uğur Bey, ben ‘Bu nasıl film’ diye bağırıp çağırdığını bile duydum, bu kadarını yazmadım hatta” dedim...
“Yok, size yanlış aktarmışlar” dedi...
“Peki beğendi mi filmi, izleyince ilk yorumu ne oldu, elinize sağlık mı dedi?” diye sordum...
Bir gazeteciyle böyle bir bilgiyi paylaşmanın kendisine düşmediğini söyledi.
“Filmi gönüllü destekleyecek bu kadar TV, gazete, gazeteci var elinizde, neden promosyona devam etmediniz?” dedim.
“Seyirciyle filmin kendi kendine buluşmasını istedik. Hiçbir belediyeden, kurumdan filme destek vermesi için çaba göstermedik” diye yanıt verdi.
Sohbetimizin devamı şöyle gelişti:
Bu bir misyon filmi
değil mi?..
- Evet, bir misyon filmi.
Hadi ticari yatırımını geçtim, misyonunu üstlendiğiniz görüşün daha fazla kitleye ulaşması için promosyon çalışması yapmanız gerekmez mi?
- Ben sağ görüşlü ve muhafazakâr biri olarak 17-25 Aralık’ta yaşananları sinema diliyle anlattım.
7 milyon gişe iddianız vardı...
- Her yapımcının, her oyuncunun çok izlenmek iddiası vardır.
300 bin gişeden memnun musunuz?
- Sinema ve edebiyat dünyasına sol görüşlüler hakimdir. Ben bizim camiadan da birilerinin çıkıp böyle filmler yapabileceğini göstermek istedim, bu hedefimize de ulaştık...
“K.O.Z”un yapımcısı Uğur Yalçınkaya’yla telefon sohbetimiz kısaca böyleydi.
Bu arada bana “K.O.Z 2”nin de çekileceğini söyledi.
“Bu sefer ne anlatacaksınız?” dedim.
“17-25 Aralık sonrasında yaşanan süreci” yanıtını verdi.
Oyuncu kadrosunda bazı değişiklikler olacakmış.
Belki bu sefer Erdoğan’ın beğeneceği bir film çekilir, çünkü ben Cumhurbaşkanı’nın ilk filmi beğendiği konusunda hâlâ ikna olmuş değilim.
Öyle olsa bir muhtarlar toplantısında Saray’dan illa bir çift olumlu söz duyardık “K.O.Z”la ilgili...
WhatsApp’tan sıkılana
Sevgili Ahmet Hakan, ben de WhatsApp’tan senin gibi şikayetçiyim.
Bitmeyen mesajlar, envai çeşit şekiller beni de yıldırıyor.
Daha doğrusu yıldırıyordu, ta ki Serdar Ortaç’la yazışıncaya kadar...
Serdar işin kolayını bulmuş, WhatsApp’ta yazışmak yerine sadece sesli mesaj gönderiyor. Önce Serdar’ın sesli mesajlarına yazılı yanıt vermeye kalktım.
Sonra ben de bir-iki sesli mesajla yanıt verdim.
Oh be dünya varmış...
Hem daha hızlı, hem daha kolay... Telefonda konuşur gibi hâl hatır sorma, girizgah yapma derdin yok. Yazışma gibi uzun uzadıya sürmüyor...
Kelebekli, kalpli ikonlar kullanmak yok...
Ne diyorsan 10-15 saniyede onu anlatıyorsun...
Kafan rahat...
WhatsApp’tan yorulanlara Serdar Ortaç formülünü öneririm.
Paylaş