Medyada gözükmemek, yer almamak, röportaj vermemek bir taktik...
Doğru mudur, yanlış mıdır duruma göre değişir.
Son günlerin en çok konuşulan iki ismi Sanem Çelik ve Feraye Tanyolaç’ın ortak özellikleri de bu.
Medyaya konuşmuyorlar.
Bugüne kadar ne bir kameraya, ne bir programa, ne de bir gazeteye yaşadıklarıyla ilgili açıklama yaptılar.
Hep susuyorlar.
Hep kaçıyorlar.
Feraye Tanyolaç’ın fotoğrafı bile yok, tek bir kare fotoğraf bütün gazetelerin elinde dolaşıyor.
Herkes Feraye Tanyolaç’ın hamileliğini konuşuyor, Feraye dışında...
Herkes Sanem Çelik’in kaçamağını konuşuyor, Sanem dışında...
Neden?
Kimseler üzerlerine gelmesin diye mi?
Yaşananlar bir an önce unutulsun diye mi?
Söyleyecekleri her söz, tartışmaları daha da alevlendireceği için mi?
Peki bu da bir nevi, başını arabanın arka koltuğuna gömmek değil mi?
Saklandığını sanıyorsun ama herkes seni görüyor.
Sen konuşmuyorsun ama herkes seni konuşuyor.
Elbette herkesin susma hakkı var, kimseyi zorlayacak değiliz, bu kararlarına da saygı göstermek gerekiyor.
Ama ben şundan eminim ki, susmak hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Geçen gün Harper’s Bazaar dergisinde, Gamze Özçelik’in yaşadığı kabustan sonra verdiği ilk röportajlardan birini okudum.
Söz dönüp dolaşıp o meşum olaya geliyor.
Gamze Özçelik de gözyaşları içinde anlatıyor...
Yani medyadan kaçmak belki geçici bir çözümmüş gibi duruyor ama kurtuluş olmuyor.
Çünkü yaşananları kimse yok sayamıyor.
Bu yüzden Sanem Çelik de, Feraye Tanyolaç da tüm bu yaşadıklarını günün birinde kamuoyuyla paylaşmak zorunda kalacaklardır.
Bravo Mehmet!
Terk etseydi, "Bu nasıl erkek" deyip hepimiz yüklenirdik, öyleyse şimdi de alkışlamamız gerekiyor.
Sevdiği kadına sahip çıktığı için...
En zor ve sıkıntılı günlerinde yanında olduğu için...
Gamze Özçelik’le evlilik kararından dönmediği için...
Kimseye kulak asmadan aşkını yaşadığı için...
Mehmet Mutlu ve Gamze Özçelik mayıs ayında evleneceklerini önceki akşam gazetecilere açıklamışlar.
Bu kararından dolayı öncelikle Mehmet Mutlu’yu tebrik etmek gerekiyor.
Şimdiden mutluluklar.
Futbolcu Kadir!
Kadir Çöpdemir gerçek bir reklam yıldızı.Aynı anda hem Turkcell hem de Fortis’in reklamlarında oynaması da bunu kanıtlıyor zaten.
Fiziğiyle, konuşmalarıyla, hareketleriyle tam bir ’halk adamı’ olduğu için, ünlü markalar verecekleri mesajın Kadir Çöpdemir’le daha iyi iletileceğini düşünüyor.
Doğru da...
İşte bu kez de İdeal Kart’ın son reklam filminde ’futbol cambazı’ olarak çıktı karşımıza.
Üzerinde takım elbisesi, altında şortu ve kramponlarıyla topu göğsüne alıyor, ayağıyla stop ediyor, şut atıyor, kafaya çıkıyor...
Tabii bunların hiçbirini yapamıyor.
Koca göbeği ve tüm sakarlığıyla işin komiğini ortaya çıkarıyor.
Her seferinde gülerek izliyorum.
Hele Şampiyonlar Ligi maçları arasında yayınlanınca Ronaldinho’dan sonra Kadir’i izlemek daha da keyifli oluyor.
Türk filmlerindeki dayak sahneleri
Kadınların dayak yediği filmlerin bütün gün yayınlandığı bir ülkede, kadına dayağı önlemeye çalışmak ne büyük tezat değil mi?..
Kadir İnanır, "sürtük" diyerek kaç filminde kaç Osmanlı tokadı indirmiştir acaba?
Tarık Akan şehirlidir ama o da yeri geldiğinde kadın döver.
Filiz Akın’dan Türkan Şoray’a; Hülya Koçyiğit’den Fatma Girik’e kadar dayak yemeyen kadın oyuncu kaldı mı acaba?..
İbrahim Tatlıses, Emrah, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur gibi türkücü-arabeskçi filmlerinin hepsinde kadına yönelik şiddet vardır.
Bu filmlerle büyümedik mi hepimiz?.. Bir ülkenin rol-model olarak görülen bütün kahramanları kadına dayak atıyorsa, o ülkenin evladı da atacaktır tabii...