Paylaş
Hürriyet Pazar’da yazılarını kaçırmadığım Tolga Tanış, New York’ta The Daily’nin hazırlandığı ofise gitmiş. The Daily sadece iPad üzerinden yayın yapan dünyanın ilk günlük dijital gazetesi.
Medya patronu Murdoch ve Apple ortaklığında şubat ayında kuruldu bu tablet gazete...
The Daily’nin takipçisi olduğum için Tolga’nın yazısını merakla okudum. 150 kişi çalışıyormuş The Daily’de.
Yayın hayatına başladığı 10 aydan bu yana 1,5 milyon kişi indirmiş The Daily’nin uygulamasını...
Bunların içinde 80 bini halen gazetenin üyesi (biri de benim, haftalık 1 dolar, yıllık 40 dolar ücreti. Laf aramızda haberciliklerini de beğenmiyorum...)
Yani günde 80 bin satan dijital bir gazete The Daily.
İlk yıl zararının 20 milyon dolar olması bekleniyor.
Tolga Tanış, The Daily yöneticilerinden bu bilgileri alırken dijital gazetede en çok okunan bölümün hangisi olduğunu da sormuş. Güncel haberler mi, siyaset mi, ekonomi mi, spor mu?
Hayır efendim hiçbiri...
Gazetede en çok okunan bölüm magazin ve dedikoduymuş, üstelik bu bölümü de kötü hazırlamalarına rağmen.
Yani Amerika, Avrupa ya da Türkiye fark etmiyor.
İnsanlar klasik gazetelerde olduğu gibi dijital gazetelerde de magazin sayfalarına diğer haberlerden daha fazla ilgi gösteriyor. İşte ben bu yüzden bizim magazinci arkadaşları eleştirip duruyorum... Magazin bu kadar önemli olduğu için iyi yapılması gerektiğini savunuyorum...
Magazin bar çıkışı ünlü fotoğrafı çekmeye hapsedilmeyecek kadar geniş bir kavramdır.
Sadece şarkıcıların, oyuncuların değil sporun, ekonominin, siyasetin de magazini olur.
The Daily deneyimi de gösteriyor ki magazinin önemi medyada hiç azalmayacak hatta artacak. İtibarlı magazin diye yırtınmam bu yüzden işte...
10 yıllık Sofra hikayesi nasıl manşet oldu?
Pazar günü Sabah’ta Londra Sofra’nın sahibi Hüseyin Özer’i manşette görünce şaşırdım.
Sofra’yı sıfırdan zincir haline dönüştüren Hüseyin Özer’in Londra’da nasıl PKK baskısıyla karşılaştığını anlatıyordu haber.
Üstelik gazetenin yayın yönetmeni Erdal Şafak imzasıyla...
Hüseyin Özer’e nasıl şantaj yapıldığı, restoranlarını nasıl elden çıkarmak zorunda kaldığını anlatmış Erdal Şafak...
Belli ki Cumhurbaşkanı Gül’le Kraliçe davetine katılmak için Londra’ya giden Erdal Şafak yeni duymuş hikayeyi.
Üstelik Hüseyin Özer’den de dinlememiş.
Londra’da Özer’i tanıyan biri anlatmış.
İyi de, 1998-99’da Londra’da benim yakından tanık olduğum bu hikaye tam 10-12 yıllık! Sonrasında defalarca Türk medyasında yazıldı, Hüseyin Özer röportajlarında defalarca anlattı.
Erdal Şafak bu hikayenin üzerine yeni hiçbir şey de koymamış.
Hüseyin Özer’in şimdi ne yaptığını bile yazmamış.
Keşke bir telefon açıp Hüseyin Özer’in yakın dostu Hıncal Uluç’a sorsaydı.
Hıncal Uluç, 2000’lerin başında PKK tuzağıyla restoranlarını elden çıkarmak zorunda kalan Hüseyin Özer’in sonra nasıl toparlandığını, Sofra’ların dışında Özer diye restoran da açtığını, hatta 5 Aralık’ta Özer’in Londra’da yeniden evleneceğini, İstanbul’dan dostlarını düğününe çağırdığını da anlatırdı...
Kalbim seninle
3,5 ay önce baba oldum ya kapıyı çalan çalana... Kızımla birlikte fotoğrafımı çekmek istiyorlar...
Ben de istemiyorum.
Bu kez Kalbim Seninle projesi için geldiler.
Bebek ve çocuklarda kalp sağlığına dikkat çekmek için düzenlenmiş bir proje.
Okyanus Kolejleri desteğiyle yapılan bu projede ünlüler ve gazeteciler bebeklerle objektif karşısına geçip poz verdi.
Fotoğraflar yıl boyunca çeşitli mekanlarda sergilenecek.
“Benim kız daha küçük” falan diye tam olaydan sıyrılıyordum ki, 7 aylık dünya güzeli Alya’yı kucağıma verdiler.
Ben de onunla oynaya oynaya poz verdim.
Tamer Karadağlı, Yeşim Salkım, Esra Erol, Mustafa Sandal, Selçuk Yöntem, Mehmet Ali Erbil’in de aralarında bulunduğu 26 isim projede yer aldı. Umarım bütün çocukların kalbi sağlık, mutluluk, aşk ve insanlık için upuzuuun yıllar boyunca atar.
Projede yer alan birbirinden güzel kareleri çeken isimse usta fotoğrafçı Yaşar Saraçoğlu...
Paylaş