LÖSEV’li annelerden tüm annelere...

“Bu ürün lösemili çocuklarımızın annelerinin el emeğidir” yazıyor bebeğin üzerinde.

Gözleri düğmeden, saçları üç-dört tane ipten yapılmış bir bez bebek bu...

Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) atölyelerinde üretiliyor.

Elde edilen gelir de lösemili çocukların tedavisine ve tedavi için Ankara’ya göç eden ailelerin bütçelerine katkı sağlıyor.

Sadece bez bebek de değil, 3 liralık anahtarlıklardan tarhanaya, nazarlıktan fulara kadar her bütçeye göre hediye var LÖSEV’de...

Anneler günü için LÖSEV annelerinin yaptığı hediyeliklerden almaya ne dersiniz?

Hem kendi annenizi hem de lösevli çocukların annelerine aynı anda mutlu etmiş olursunuz...

Hediyelik eşyalar için LÖSEV’in ispanak.com.tr sitesinden ve 0312 445 0531 numaralı telefonundan bilgi alabilirsiniz.

Bu ürünler Mudo’larda satılıyor ancak çok yaygın değil.

Yakın zamanda GS Store’larda da satılmaya başlayacak.

Migros, Carrefour gibi büyük marketler de bu işe sıcak bakmaz mı acaba?..

Van kahvaltısı

Yıllar önce Vizontele’nin seti için Van’a gittiğimizde Yılmaz Erdoğan şehir merkezinde kahvaltıcıya götürmüştü bizi. O zaman anladım Van kahvaltısının şöhretini...

Upuzun bir masanın üzerinde onlarca tabak, çeşit çeşit en tazesinden kahvaltılıklar.

Kahvaltıya düşkün biri olarak hayatımda böyle kahvaltı etmemiştim. Kahvaltı dediğin zengin olmalı.

İstanbul’un kafelerinde sunulan lezzetinden çok görünüme önem veren, üç zeytin, bir kibrit kutusu peynir sunan üstüne de bir ton para istenen kahvaltı tabaklarını sevmem o yüzden.

Meğer pek çok insan bu tarzdan fazlasıyla sıkılmış...

Nereden mi biliyorum?..

Geçen yıl Cihangir’de Van Kahvaltı Evi açıldı.

Tereyağlar, ballar, kaymaklar, peynirler, yöresel tatlar tabak tabak masanıza geliyor.

Önceleri kimse fark etmedi sadece kahvaltı veren bu küçük dükkanı.

Ama kısa sürede kulaktan kulağa yayıldı, kafelerin snob kahvaltı tabaklarından sıkılanlar buraya, gerçek kahvaltıya akın etti.

Şimdi Cihangir’in her daim kalabalık olan, sabahları mümkün değil masa bulamayacağınız en popüler kahvaltı mekanı burası.

Üstelik Yılmaz Erdoğan’ın bizi Van’da götürdüğü kahvaltıcıdan lezzet açısından aşağı kalır yanı da yok. Semt sakinleri kadar dışarıdan da müşteri gelmeye başladı, Beyoğlu’nda peş peşe Van kahvaltı dükkanları açılmaya başladı ki, bizim semtin küçük kahvaltıcısı olmuş demektir.

Göz alıcı Perestroyka

W Otel’den Akaretler’e doğru çıkarken sağda İzzet Çapa’nın daha açılmadan çok konuşulan Perestroyka adlı yeni mekanı var.
Hani şu içine tank sokulan, Naz Elmas’lı çekimleri beğenilmeyip Tuba Ünsal’lı fotoğrafları basına dağıtılan, doktor ve hemşirelerin kokteyl servisi yaptığı mekan...

Burası Konyalı’yken birkaç kez gitmiştim, Akaretler’in tarihi binaları arasında kalan bahçesi çok güzeldi. Çapamarka ekibinin sihirli eli değen bahçe daha büyümüş, daha da güzelleşmiş şimdi...

İçerideki odalar kışlık mekan olarak bölümlere ayrılmış, hepsinin konsepti birbirinden farklı ve dekorasyonu göz alıcı...

Bahçedeki barı, uzun masaları ve tarzıyla Avrupa da bile bulunamayacak kadar şık bir yer olmuş Perestroyka... İzzet Çapa gece hayatına renk katmaya devam ediyor, Perestroyka’yla bir kez daha bu işin piri olduğunu kanıtladı...

İstanbul yeme içme ve kaliteli mekanlar konusunda çıtayı çok yükseltti.

Perestroyka’yı gidin görün ne demek istediğimi anlayacaksınız...

Makbule kitap tanıtırsa

Geçen gün yazarların kitap tanıtımı için yaptığı promosyon çalışmalarını yazmıştım ki, dün tam böyle bir çalışmanın ortasına tesadüfen düştüm.

Özen Yula’nın Gizli Aşk Bu adlı yeni kitabının tanıtımı için Avrupa Yakası’nın Makbule’si Hasibe Eren ve Dolunay Soysert kamera karşısına geçti.

Kitaptan bir bölümü okuyup canlandıran Hasibe Eren, hem erkek karakterleri hem kadın karakterleri tek tek canlandırdı, kafedekileri gülmekten kırdı geçirdi.

Kitabın bu tanıtımı önce Facebook ve Youtube’da yayınlanacak sonra da televizyonda kültür sanat programlarında...

Açıkçası ben çekimleri izleyince kitabı merak ettim, alıp okuyacağım.

Tanıtım filmi daha çekilirken amacına ulaştı anlayacağınız...