Dünya Kupası’nın en önemli görüntüsü final maçında Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafaydı.
10 dakika önce vurduğu kafa direk yerine ağlarla buluşsa belki Paris’e heykeli dikilecek olan Zidane, 10 dakika sonra ’cinayete tam teşebbüs’ sayılabilecek kafasıyla kariyerini kırmızı kartla noktaladı.
Top sahanın diğer yanında olduğundan bu görüntüyü herkes kaçırdı.
Hatta stattaki yüzü aşkın foto muhabiri bile...
Dün sadece bizim gazetelerde değil, yabancı basında da Zidane’ın attığı kafanın çekilmiş tek bir kare fotoğrafını göremedim.
Ajanslardan gelen karelerin de hepsi televizyon görüntüsüydü.
Bilemiyorum, belki bugün o kareyi yakalamış bir muhabirin fotoğrafı ortaya çıkar ama ilk günkü durum, saha kenarındaki yüzün üzerindeki foto muhabirinin bu kareyi yakalayamadığını gösterdi.
Maçın yönetmeni bu nedenle iki kez alkışı hakediyor.
Tamamen ters açıda olmasına rağmen görüntüyü atlamadı, Dünya Kupası’nın en çok konuşulan olayını herkese izlettirdi.
Hatta bir iddiaya göre, yardımcı hakemler bile olayı görmedi.
Saha kenarındaki televizyondan yönetmenin yakaladığı görüntüler izlendikten sonra, hakem Zidane’a kırmızı kart gösterdi.
Ya foto muhabirleri gibi, yönetmen de görüntüyü atlasaydı ne olurdu?
Belki Zidane kırmızı karttan yırtıp kariyerinin son maçını tamamlar, hatta belki eksik kalmayacak Fransa son dakikalarda gol atıp Dünya Şampiyonu olurdu...
Bunların hiçbiri olmasa bile, şu kesin ki; futbol tarihinin en önemli görüntülerinden birinden mahrum olurduk izleyemezdik.
Bu bile yönetmenin ne kadar büyük iş yaptığını göstermeye yeter.
Bornova sanat sokağı
İki üç ay önce İzmir Bornova’daki Sanat Sokağı’nın kaldırılacağı dönemde uzun tartışmalar yaşanmıştı.
Toplanan 20 bine yakın imzaya rağmen sonunda Sanat Sokağı’nda yıkım gerçekleşti ve tezgahlar kaldırıldı.
Bir iddiaya göre belediye yönetimi, korsan CD ve kitap satıldığı için bu kararı almıştı.
İzmirli üniversite öğrencileri ise sanat sokağının boşluğunun hala doldurulmadığını söylüyorlar.
Bornova’daki sanat sokağının bir benzeri Alsancak’ta da var.
Orası da Ege Üniversites’inden dolayı, tıpkı Bornova’daki gibi öğrencilerin sık uğradıkları bir sokak.
Alsancak Belediyesi de Bornova’ya uyup bu sokağı kaldıracak mı?
Ya da Bornova’nın CHP’li Başkanı Sırrı Aydoğan’ın sanat sokağı yerine öğrencileri memnun edecek yeni projeleri var mı?..
Ne zaman bitecek bu benzin?
Bir süredir bu slogan sokaklarda bilboardları süslüyor.
Peşpeşe gelen zamlarla vatandaşın ’benzin’ kelimesine karşı fazlasıyla duyarlı olduğu bir dönemde, herkes "Ne anlatıyor bu slogan" diye birbirine soruyor.
Banka mı, kredi kartı reklamı mı, promosyon mu?
Hiçbiri değil!
Söyleyeyim de merakınız bitsin. Söz konusu reklam teaser’ları, piyasaya yeni giren Lukoil adlı Rus petrol şirketine ait.
Lukoil adıyla açılacak yeni benzin istasyonlarını haber veriyor.
Dünyadaki Türk markaları
Ahmet Efendi’nin bir gününü anlatan bir mail dolaşıyor etrafta!
Sabahtan akşama kadar yabancı markaları kullanıp, giyen Ahmet Efendi’nin adından başka her şeyi İngilizce.
Mail yabancı markaların hegomanyasına eleştiri niteliğinde...
Bu kadar geri bir zihniyet olabilir mi?
Bu maili gönderen arkadaşıma kısa bir yanıt yazdım...
Dedim ki; kıçından Mavi Jeans’i çıkarmayan Amerikalı John’un...
Sabah akşam Efes Pilsen içen Rus Ivan’ın...
Günde 4 saat Beko TV izleyen İngiliz James’in...
Paket paket Ülker tüketen Dubaili Amir Efendi’lerin hikayesini de gönder bana...
Gurur duyacağımız uluslararası o kadar güçlü markalarımız var ki...
Daha fazlasını yaratmak yerine gereksiz komplekslerle uğraşıyoruz.