Paylaş
İlki medya tarafından alkışlarla karşılandı.
İkincisi için Çelik’e söz söyleyen tek bir kişi çıkmadı.
Peki, çok önemli adımla bir yandan tarihi türban yasağını ortadan kaldırırken, diğer taraftan başka bir yasağın öncülüğünü yapmak bir büyük çelişki değil mi?
Hüseyin Çelik, “Dün merkez medyadan bir kanalda, bir yarışma programı vardı. Bir baktım, sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz böyle kardeşim” diyor...
Hemen ardından, “Kimsenin kıyafetine karıştığımız yok” hatırlatmasını yapıyor ama doğrudan kıyafete karışıp ayar vermeye de devam ediyor.
“Umuma açık yayın yapan televizyonlarda kıyafet seçiminin bir hassasiyeti vardır. Aşırı bir gece kıyafetiyle gelip çok seyredilen bir televizyonda sunuculuk yapabilir misin? Bu hoş karşılanır mı? Dünyanın hiçbir yerinde bu hoş karşılanmaz...”
Sözler bu! Ama Çelik’e kalırsa kimsenin kıyafete karıştığı yok...
Kimse de kalkıp bir siyasetçinin ekrandaki bir görüntüye böyle doğrudan müdahil olmasını tartışmıyor...
Bunun bir gece şovu olduğunu...
Kadın sunucunun dekoltesinin abartılı olmadığını...
Kimse Hüseyin Çelik’e söylemiyor...
Ya da söyleyemiyor...
Türkiye’de her çizgide kanal var; asla diz üstü etek giyilmeyen, omuzların açıkta kalmadığı, dekoltenin olmadığı ekranlar olduğu gibi...
Sunucularının çoğu türbanlı olan kanallar da var...
Buna itirazı olan var mı?
Asla... İsteyen yayın çizgisine uygun şekilde istediği gibi yayın yapmakta özgür.
Peki bir gece şovunda kullanılan gece elbisesindeki dekolte neden rahatsız ediyor siyasetçileri?
Ekrandaki bir kadın sunucunun elbisesine karışmak siyasetçinin işi mi?
Ben siyasetçi bu işe nasıl karışır diye düşünmem.
Başbakan Yardımcısı da bu konuda rahatsızlığını söylemekte, beğenmemekte, şikayetini dile getirmekte özgürdür...
Ama bu özgürlük ileri demokrasilerde anlamlı olur.
Bizim gibi siyasetçilerin ‘tak’ dediğini, medyanın ‘şak’ diye yaptığı bir ülkede Hüseyin Çelik’in eleştirisi kişisel fikrini beyan etmenin ötesinde, doğrudan müdahale anlamı taşır.
Çünkü yapımcısı, kanalın yöneticisi bunu bir eleştiri olarak değil talimat olarak değerlendirir ve hemen gereğini yapar.
Yapmışlar da zaten...
Bakın söz konusu programın yapımcısı, Çelik’in sözleri üzerine ne dedi:
“Sunucumuz Gözde Kansu’nun ilk bölümde giydiği kıyafet, Sayın Çelik’in bahsettiği gibi biraz abartılı...
Gözümüzden kaçmış...
Gözde’ye profilden baktığınızda kıyafeti tamamdır gibi görünüyor ama problem önden baktığınızda daha belli oluyor...
Kıyafet biraz açık, sayın Çelik haklı. Bundan sonraki çekimler için kıyafetlere daha dikkat edeceğiz...”
Onlar içinde kıyafet problemli...
Abartılı ve açık...
Yani utanmasalar yıllardır gece şovlarında kullanılan dozda bir dekolte kullandıkları için Çelik’ten özür dileyecekler.
Belki de bu hafta diyet ödediklerini göstermek için sunucuyu işten atacaklar, göreceğiz.
Başbakan Yardımcısı, “Kimsenin kıyafetine karıştığımız yok” diyor ama doğru bir adımla kamuda türbanın serbest bırakıldığı gün, yanlış bir adımla ekranda dekolteye yasak böyle geliyor işte...
Notlar... Notlar... Notlar...
-Alkollü içeceklerin ekim ayından itibaren yeni lansmanlarını yapacaklarını duyurmuştum... En büyük rakı markasından sonra en büyük bira markası da yeni dönemi başlattı. Önceki akşam SuAda’daki lansmanla yeni logosunu tanıtan markanın en büyük tanıtım mecrası sosyal medya olacak...
-Bülent Ersoy’la İzzet Yıldızhan’ın programı yayından kaldırılmış. Ne diyordu dün Başbakan grup toplantısında? “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım...”
-“Hamit Altıntop’a ne oldu” diye merak ediliyor. 5 maçtır ortada yok... Ne olduğunu dün Ziynet Sali “Denedik, olmadı” diyerek açıkladı ya...
-Cem Yılmaz, sanat eserleri için kendine yıllık 100 bin dolarlık bütçe ayırıyormuş. Ancak bu kotayı hep aştığını söylüyor... Ünlülerin bu kadar uçak, yat, kat haberleriyle konuşulduğu bir ortamda sanatçının sanat için para harcadığını görmek güzel şey...
Paylaş