Hükümete yakın olmak için özel çaba gösteren iki modacıdan biri Cemil İpekçi’yse diğeri de Faruk Saraç’tır; o da polis üniformaları tasarlayıp, Orman Bakanlığı’na defileler düzenliyor.
Cemil İpekçi, Ece Vahapoğlu’na verdiği röportajda, "Kadın olsam bugün türban takardım" diyor...
Hızını alamayıp devam ediyor;
"60 yaşına gelmişken AK Parti’ye yakın olduğumu söyleyebilirim. Her zaman söylerim; Türkiye’nin muhafazakar bir partiye ihtiyacı var"...
Sonrası da var;
"Tayyip Bey kadar muhafazakarım. Cinsel tercihim, hayat tarzım belki uç ama muhafazakarım. Yeğenim karşımda ayak ayak üstüne atıp otursa tokat atarım. Kız yeğenim sevgilisinde kalamaz"...
Oysa bugüne kadar bizim kafamızda Cemil İpekçi, en azından cinsel tercihini açıkça deklare ettiği, erkek arkadaşını açıkladığı için ’devrimci’ olarak yer etmişti.
Meğer muhafazakarın da muhafazakarıymış...
"Hindistan ve Malezya’da insanlar iş dışındaki doğal yaşamlarında kendi kültürlerini taşıyan kıyafetler giyerler. Avrupa ve Amerika’yı seviyorum ama onlar gibi olmak istemiyorum. Türkiye, Avrupa ya da Amerikalı olmamalı".
Sonra dönüp, hükümete güzel bir selam çakıyor İpekçi;
"Abdullah Gül sıcacık, Tayyip Erdoğan babacan bir adam. Canım çok isterdi, evlerinde torunları kucağında konuşurken Tayyip Bey’in klibini çekmeyi. Onun ayrı bir insan olmadığını gösterirdim. Bir baba, dede, eş olan böyle bir klip"...
"AK Parti’deki bazı şeyleri, mesela açık fikirliliklerini seviyorum. Gözümde sürmem, kulağımda küpe var diye, adını vermeyeyim, kaçan başka partiler vardı. AK Parti beni kabul ediyor"...
Sonra da sözü kılık kıyafet devrimine getiriyor;
"Türkiye’nin türban dahil sancılarının olması doğal. Yıllardır söylerim. 1 gün içinde fesi çıkarıp şapka, şalvarı çıkarıp pantolon giyerseniz, 80 yıl sonra çıkar"...
Şimdi bu röportajı okuduktan sonra merak ettim; bizim bildiklerimiz dışında Cemil İpekçi’nin devlet kurumlarına yaptığı tasarımlar, kıyafetler var mı acaba?
Ben bu kadar iyi performans beklemiyordum kendisinden...
Ama insan THY’yi, PTT’yi, simitçiyi, belediyeyi giydirince türban da takıyor, burka da demek ki...
En kısa sürede kendisinden türbanlı bir poz vermesini bekliyoruz.
Bu sayede belki İSKİ’yi, hakimleri, hemşireleri de giydirir...
Bilmece gibi yazılar
Köşe yazarları bazen isim vermeden öyle olaylar anlatıyorlar ki, çözebilene aşkolsun.
Ben sektörün içindeyim, bu tür yazıları bitirdikten sonra "Acaba kimi kastediyor" diye kara kara düşünüyorum, okurun halini varın siz hesaplayın...
Okur bilmece çözmek zorunda mı?
Anlatacağın ne varsa açık açık söyle, söyleyemeceksen de o konuya hiç girme... İsim vermeden yazılan, bulmaca çözdüren yazıları bu yüzden sevmiyorum...
Peki ben kimi mi kastediyorum.
Mesela Ergun Babahan"Medya fahişesi" diyor, hadi ben onu tahmin ediyorum da okur nereden bilecek?
Mesela Özay Şendir, reklamını yaptığı firmanın rakibini eleştiren bir sanatçıdan bahsediyor ki anlayabilene aşkolsun...