Kaç tane gay var?

Bu soruyu sormak homofobik ve ayrımcı bir yaklaşım mı?
Seksist bir bakış açısı mı?
“Böyle soru sorulur mu” diyenlere göre öyle...
Oysa bunu normalleştirmek gerekmiyor mu artık?
Kaç tane kadın var, kaç tane erkek var gibi sıradan bir soru bu; Kaç tane gay var?
İnsanları cinsel kimliklerine göre sınıflandırıp, yargılamayacağız.
İsteyen istediği cinsel tercihi yapar, öyle yaşar...
Ama ‘gay lobisi’ bu konuda çok hassas, heteroseksüelleri hemen ayrımcılık yapmakla suçluyorlar.
İtiraf edeyim bu baskı yüzünden ben ‘gay’ lafını ağzıma almaya çekiniyorum canlı yayınlarda.
Bu da bir başka tür mahalle baskısı işte...
Oysa kadını nasıl konuşuyorsak, erkeği nasıl konuşuyorsak gay’leri de öyle konuşmamız gerekmiyor mu?
Buna karşılık, “Dansçılar arasında kaç lezbiyen var, kaç biseksüel var diye soruyor musun da gay’leri soruyorsun” denebilir.
Haklısınız... Ama aklıma gelse onu da sorardım...
Sorabilmeliydim...
Dünya “üçüncü cinsi” konuşuyor, geçen ay Tayland uçaklarında transseksüel hostesler çalışmaya başladı, biz burada “gay” sorusu soramıyoruz.
Hemen homofobik olmakla eleştiriliyoruz.
Peki Paris’te doğmuş, orada yetişmiş Yaman Okur neden sorumu öyle algılamadı, “3 tane gay var” diye son derece rahat bir şekilde yanıt verdi.
Bana kalırsa asıl bunları konuşmak ne kadar normalleşirse Türkiye’deki homofobiklerin sayısı o kadar azalır.
Not: Canlı yayındaki bu sohbet sırasında bir hata yaptığımı kabul etmeliyim. Yaman, “3 tane gay var” dedikten sonra, “Gerisi straight” diye söze devam ettim. Sonra da neden İngilizce konuşuyorum diye düşünüp, “Yani normal” diye de seyirciye izah etmeye çalıştım. Sanki heteroseksüeller normal, gay’ler anormalmiş gibi bir anlam çıktı ki...
Bu da saçmaydı...

Hafta sonu notları

1- ‘AMK’ adıyla yeni spor gazetesi çıkaran arkadaşları ‘aq’ diyerek tebrik etmek istiyorum. Hemen yanlış anlamayın, “atak ve quality” olmuşsunuz anlamında...
2- Burcu Kara boşanma dilekçesinde, evliliğinin eşi Buğra Gülsoy’un “ağır kusurlu davranışları” yüzünden bitme noktasına geldiğini söyledi. Evlilikte 9 kusurlu hareket nedir? İlişki uzmanları görev başına.
3- Madonna’nın sevgilisi için “Brahim aşağı, Brahim yukarı” diye yazdık durduk. Oysa çocuğun adı bildiğimiz İbrahim. Cezayir kökenli Fransız dansçı. Bizim İbrahim Tatlıses kadar İbrahim... Türk dansçı Yaman da bahsederken “İbrahim” deyip durdu zaten. Fransa’da Brahim olmuş o!
4- Tam evin kapısından çıktım adamın biri, “Yalan Dünya nerede çekiliyor” diye sordu. “Sokakta değil stüdyoda çekiliyor” dedim. “Desene biz de hiç görmedik oyuncuları diyorsun” dedi. “Yok biz hiç aramıyoruz” yanıtını verdim. Cihangir’de böyle garip diyaloglara maruz kalıyoruz işte...
5- Bu arada yabancı basın İbrahim Zaibat için “Madonna’nın toy boy”u deyip duruyor. Madonna 53, Brahim 24 yaşında olduğu için... Nedense bizde, “yaşlı kadın-genç erkek” ilişkilerinde kullanıma girmedi bu “toy boy” lafı...

Bu kaza diyor ki...

Bengü önceki gece sabaha karşı Ankara dönüşünde Çamlıca gişelerine 500 metre kala trafik kazası geçirdi.
Hava yağışlı değil, görüş mesafesini düşürecek sis falan da yok... Bu kazanın en önemli nedeni şudur:
Varılacak yere yaklaştıkça trafik kazası riski artıyor.
Güvenli sürüş uzmanları hep aynı şeyi söylüyor...
Varılacak yere yaklaştıkça sürücünün rehaveti artıyor.
Yorgunluk artıyor ve dikkat dağılıyor.
Bir an önce varılacak noktaya ulaşmak için psikolojik olarak daha da hızlı gidiliyor.
İki üç yıl önce Bengü’nün kaza yaptığı aynı yerde ben de kaza yapıyordum.
Tamamen yukarıda saydığım gerekçelerle...
Okullar kapanmış, tatil mevsimi başlarken herkese ders olmalı Bengü’nün yaşadığı kaza...

Mercan Dede sergisi

Mercan Dede müzisyen kimliğinin yanına eklediği sanatçı kimliğini pekiştiriyor.
2011’de EKAV’da “Army of Lovers” adlı resim sergisi açmıştı.
Geçen hafta Kanadalı sanatçı Carlito Dalceggio’yla birlikte ikinci sergisini açtı.
“Revolution Revelation” adlı sergide Mercan Dede’nin kolaj ağırlıklı çalışmaları, Carlito’nun üç boyutlu resim çalışmaları var.
Yani Mercan Dede’ye sadece müzisyen olarak bakmayacağız artık. Not: Sergi 21 Temmuz’a kadar İstiklal Caddesi’nde Tünel’e doğru Borusan Müzik Evi’nde...