Paylaş
Ali Eyüboğlu, taşıyabileceğini ve “Survivor” için yeni lokasyon aradığını yazdı Acun’un.
Bu arada TV8’de başlayacak yeni dizilerin ve yapımların haberini de verdi.
Bilerek mi yazmadı bilmiyorum ama sezonun
en büyük haberini aktarmadı. Onu da ben söyleyeyim:
TV8’in dizi alanında yeni sezondaki en büyük bombası “Jet Sosyete” olacak.
“Jet Sosyete”, Star’la anlaşamadı ve dizinin yapımcısı Necati ‘İhtiyar’ Akpınar, “Jet Sosyete”yi TV8’e götürdü.
Bu diziyle birlikte Acun, prime time’daki dizi talihsizliğini önümüzdeki sezon kırabilir.
Film olacak olay
Tayland’da
12 küçük futbolcu
ve antrenörleri, girdikleri mağarada
10 gündür mahsur kalmış durumda.
Geri dönemiyorlar, çünkü geldikleri yolu su kaplamış durumda.
Ekim sonuna kadar Tayland’da yağışlı hava hakim olacak.
Bu yüzden kurtarma çalışmaları aylarca sürebilir deniyor.
Çocuklara yüzme ve dalış dersleri vererek kurtarmayı planlıyorlar.
Bir yandan da mağaradaki suyu boşaltmaya çalışıyorlar ama çok zor...
Çocuklara yiyecek ve sağlık malzemesi ulaştırıldı. Dünya nefesini tutmuş, 12 küçük çocuğun ve antrenörlerinin kurtulacağı anı bekliyor...
Bu olayı önümüzdeki yıllarda Hollywood
yapımı bir filmde
mutlaka izleriz.
Umarım sonu mutlu biter bu filmin.
Habertürk kapanırken...
Eskiden olsa bir gazete kapandığı zaman ortalık yıkılırdı.
Köşe yazarları kapanan gazete hakkında yazar, okurlar bu meseleyi günlerce konuşur, medyada büyük tartışmalar yaşanırdı.
Bakıyorum da yarın son sayısı çıkacak Habertürk’ün kapanması çok sıradan bir olaymış gibi yaşanıyor.
Medya çalışanlarıyla
dolu çevremde bile Habertürk’ün kapanmasını konuşan çok az...
Bense olayı konuşmak istiyorum.
Çünkü çok samimi üzüntümü ve sıkıntımı ancak konuşarak hafifletebilecekmişim geliyor.
Sıkıntıma merhem olacak bir tek Hıncal Uluç’un yazısını okudum.
Sevmesem de kapanmasına üzülürdüm ama Habertürk benim sevdiğim, okuduğum bir gazeteydi...
Kıymetli köşe yazarları, çok değerli meslektaşlarımız, arkadaşlarımız vardı orada...
“Dijital çağa ayak uyduramadı, okur gazete satın almıyor” gibi klişe cümlelerle geçiştirilmeyip, üzerinde tartışılması gereken bir konu bu...
HT Magazin ekine gelince...
Çok ciddi rakibimizdi.
İşsiz kalacak arkadaşlarımıza, her gün okuyamayacak olmama samimiyetle kahroluyorum.
“İnternette devam edecek” sözleri falan da kesmiyor beni.
Radikal de internette devam edecekti, nerede şimdi?
Turgay Bey’in
ciddi zararlara rağmen
uzun süredir gazeteyi yaşatma çabalarını da biliyorum...
Türkiye’nin önemli bir gazete markası yarın ölüyor arkadaşlar.
Hepimizin başı sağ olsun...
İyi ki Ufuk Güldemir görmedi bu günleri...
Gözümüz doymuyor artık
Fethiye Kalem Koyu’nda bulunan Hillside Beach Club’a ilk geldiğim tarih 1997 yılıydı...
Zaten tesisin açılışı 1994...
90’ların başında, “Turgut Özal güneydeki koyları satıyor” diye kıyametlerin koparıldığı bir dönemde turizme açılan bir koydu burası.
Özal, Alarko Holding’e de bu koyu “Buralardan milyonlarca lira kazanacağız” deyip tahsis ederek Hillside’ın kurulmasına ön ayak olmuştu...
Sadece Hillside değil o dönemde turizmin ilk büyük yatırımları yapılmıştı Özal sayesinde...
Bu yazıyı Kalem Koyu’nda yazarken bakıyorum da 21 yıl önce nasılsa aynen öyle duruyor Hillside...
Kendine ait koyunda, kendine ait mimarisiyle tek katlı odalarıyla, yeşiller içinde bir tesis...
Bu koy 90’ların başında değil de bugün turizme açılmış olsaydı, 850 yatak kapasiteli bu tesisin yerinde 2 bin yataklı kocaman bir bina, koyun tüm güzelliğini mahveden beton bir otel olurdu şimdi...
Nereden mi biliyorum?
Güneyde son 10 yılda turizme açılan yerlerde yapılmış otellere bir bakın...
Yüzde 99’u bulundukları güzelliğe lök gibi oturmuş, doğanın böğrüne hançer gibi saplanmış beton yığını mimariler...
Daha çok oda, daha çok yatak hırsıyla ortaya çıkmış daha çok beton...
Estetikten uzak oteller...
90’ların başında da ticaret yapılıyordu bu ülkede, bugün de...
90’ların başında da iş insanları turizm yatırımı yapıyordu, bugün de...
Ama dünün yatırımlarıyla bugünün yatırımları arasında dağlar kadar fark var.
En büyük fark da bitmeyen hırsımız, doymayan gözümüz...
İki çocuklu tatil...
Anne-baba ve iki küçük çocuk baş başa deniz tatiline giderseniz;
◊ Tatile mi geldiniz, ağır işçiliğe mi bilemezsiniz...
◊ Bir dakika yerinizde oturamazsınız...
◊ Güneşin altında çocukların peşinde koşturmaktan helak olursunuz...
◊ Islak mayoyu değiştirmekti, tuvaletiydi, duşuydu tek gündeminiz bunlar olur...
◊ Çocuklar akşam 10’da uyuyunca, bacaklarınızı uzatarak içtiğiniz bir kadeh, size dünyanın en iyi şarabı gibi gelir...
◊ Ama bütün yorgunluğa rağmen dünyanın en güzel tatilidir...
Paylaş