Paylaş
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, üyeler istemediği için bu kararı aldıklarını söyledi.
İçkili olduğu için üyeler kahvaltıya bile gelmek istemiyormuş.
Sayın Çağlar ben size bir şey söyleyeyim mi; üyelerinizin ya da dışarıdan insanların Cemile Sultan Korusu gibi dünya güzeli bir yere gelmemesinin içkiden çok daha önemli bir nedeni var.
Servis, mutfak ve işletme...
Cemile Sultan Korusu’ndaki restorana en son geçen yaz gitmiştim.
Müthiş bir Boğaz manzarası, harika bir atmosfer...
Ama hepsi o kadar.
Verdiğimiz sipariş geç geldi, geç gelmekle kalmadı yanlış geldi...
Mönü ve zaten kalkacak olan şarap mönüsü zayıftı.
Velhasıl dünya güzeli bir mekandan mutsuz ayrılmıştık.
Oysa orası mutfağı, servisi, personeliyle düzgün bir şekilde işletilse haftalar sonrasına rezervasyon yapılacak masa bulunmaz.
İçki olduğu için üyeler gelmiyormuş...
Ee şimdi de içki içen İTO üyeleri gelemeyecek.
Neden bu ayrımcılığı yapıyorsunuz? İsteyen gelir içkisini içer, istemeyen içmez, sadece yemeğini yer...
Nasıl ki kimseye zorla içki içirmiyorsanız...
Kimseye de “içki içme” diyemezsiniz.
120 yıllık köklü geleneği olan demokratik bir STK’da üyelere bu tür dayatmalar yapılamaz.
Uçurtmayı vurmasınlar...
Deniz Seki, kendisini ziyaret eden CHP’li vekillere cezaevinde yaşadıklarını anlatırken çok önemli toplumsal bir yaramıza parmak bastı.
“Canımı en çok acıtan şeylerden biri de, bu cezaevinde çok çocuk var. Dışarıyla hiç bağları yok. O kadar ki uçağı kuş zannediyorlar” dedi Deniz Seki...
2014 Ocak ayı itibarıyla Türkiye’deki cezaevlerinde 12-17 yaş arasında 1591 tutuklu bulunuyordu.
Ancak Deniz Seki’nin sözünü ettiği, ‘uçağı kuş sanacak’ kadar küçük olanlar.
Annelerin karnında cezaevlerine girenler, anneleriyle birlikte cezaevlerinde büyüyenler...
Hiç hak etmedikleri bir suçun cezasını çeken çocuklar.
Uçağı kuş sanacak kadar dünyayla kopuk olan, dünyayı tanımayan bebekler...
Çocuk ve cezaevi dendiğinde Tunç Başaran’ın 1989 yapımı “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmini hatırlamamak mümkün değil.
Beş yaşındaki Barış’ın gözünden kadınlar hapishanesini ve orada yaşananları anlatır film.
Darbe sonrası cezaevi yıllarından kesitler sunan Türk sinemasının en çarpıcı yapımlarından biridir.
Deniz Seki, yaptığı açıklamaya bugünün küçük Barış’larına dikkat çekti.
Cezaevlerinde hâlâ yaşanan günümüzün “Uçurtmayı Vurmasınlar” hikâyelerine...
Böyle kaç çocuk var, topluma kazandırmak için neler yapılıyor?
Neden uzmanların gözetiminde izinli dışarıya çıkamıyor bu çocuklar?
Neden uçağı kuş sanıyorlar?
Deniz Seki soruyor, yanıt veren var mı?
Aslolan niyettir
Niran Ünsal, önce erotik kliplere itiraz etti.
Sonra başını kapatarak dergilere poz verdi, çocuklarını muhafazakâr yetiştireceğini açıkladı...
Ünlülerin hacca gitmesine, böyle açıklamalar yapmasına, başlarını kapatmasına ben hep aynı şekilde yaklaşıyorum
Aslolan niyettir...
Herkes istediği hayatı yaşamakta özgürdür.
İnancı Allah’la onun arasındaki iştir, hiçbirimizi ilgilendirmez...
Reklam yapıyorsa, bugünün rüzgarına kapılıp kendine bir rol biçiyorsa o da onun bileceği iş.
Hesabını bize verecek değil...
Bu konuyla ilgili oyuncu Murat Yıldırım’ın yarın bu köşede yer alacak çarpıcı açıklamalarını okumanızı tavsiye ederim. Kuran okuduğunu, namaz kıldığını söyleyen Murat Yıldırım, bu konuda ünlülerin niyetiyle ilgili çok güzel şeyler söyledi.
Yarın mutlaka okuyun derim...
100. yılda 100 film
Türk Sineması 100’üncü yılında 100 film rekoruna koşuyor...
2000 yılında 8...
2005 yılında 28...
2010 yılında 66 film vizyona girmiş Türk sinemasında...
2014 yılında ise toplam 107 film vizyona çıkmış olacak...
Bilet satışlarıyla ilgili rakamları geçen hafta yazmıştım, üretilen film sayısı ise Türk sinemasının nereye koştuğunu açıkça gösteriyor.
Türk sinemasının 100. yılında 100 film rekorunun kırılmış olması önümüzdeki yıllar için sevindirici...
Daha fazla çeşitlilik de olduğu zaman sinemamız iyice renklenecek...
Paylaş