Madrid, Barcelona ve Sitges’de gördüğüm en önemli şey İspanyollar’ın eşcinsel turizminden çok iyi para kazandığıydı.
Haksız da sayılmazlar, çünkü gay’ler hem gezmeye ve eğlenceye meraklılar hem de iyi para harcıyorlar.
İspanyollar gündüz uyuyup, gece yaşıyorlar.
Bizde öyle yaptık, işte bazı notlar...
Bizde 16-17 yaşındaki çocukların club’ları doldurması eleştiriliyor ya... İspanya’da da durum hiç farklı değil. İçkinin su gibi aktığı bazı club’lar 16’lık kızlı-erkekli gruplardan geçilmiyor.
Madrid sıradan bir şehir, tek özelliği gece hayatı... Özellikle son yıllarda peşpeşe açılan gay club’ları çok moda. Tüm Avrupa’dan gay’leri çekmek için bunun promosyonunu da iyi yapıyorlar. Bu nedenle gay’lerin başkenti Amerika’da San Francisco’ysa, Avrupa’da da Madrid olmuş durumda.
Erkek ve gay’lere yönelik mağazalar, kadın mağaza sayısını geçmek üzere. Özellikle gay’lere yönelik mağazaların sayısı sürekli artıyor.
Sitges ise Avrupa gay’lerinin gözde tatil beldesi. Barcelona’nın yarım saat güneyindeki Sitges, bizim Bodrum’a benziyor. Ben bu kadar çok gay’i birarada başka bir yerde görmedim.
Sitges’te adım başı gay club var. Hepsi de birbirinden ilginç. Bizdeki gay’lere mutlaka görmelerini öneririm.
Bu arada bu kadar gay’in içinde benim ne işim olduğuna da açıklık getirmeliyim. Bu tatil için Eddie ve kız arkadaşı İngiltere’den geldi, aslen İskoç olan Mark ve kız arkadaşı ise 10 yıldır Madrid’de yaşıyor. Ben ve kız arkadaşımla birlikte tatilde altı kişilik bir gruptuk.
Bu kadar çok bar olmasına rağmen gürültü kirliliği asla yok. Barlar bizdeki gibi bangır bangır dışarıya yayın yapmıyor. Ses yalıtım sistemleri çok iyi ve kimseyi rahatsız etmiyorlar.
Gezdiğimiz yerler dışında gay oranı en düşük yer Barcelona’ydı. Yolu düşenlere La Terrrazza ve Danzatoria adlı club’ları mutlaka öneririm. Zaten her ikisi de Avrupa’nın en iyi 10 club’ı içinde gösteriliyor.
Barcelona’da trafik fazla değil, ancak trafik ışıkları çok ve kırmızı çok fazla yanıyor. O kadar ki taksi sürücüleri kırmızı ışıkta sudoku çözecek zaman bile bulabiliyor.
Benim gibi gece yanlış yere park ederseniz 190 euro ceza ödemek zorunda kalırsınız. Yarım yamalak İspanyolca’nızla önce kiraladığınız arabanın nereye çekildiğini bulmaya çalışır, sonra arabayı geri almak için uğraşırsınız. Çünkü İspanya’da kimse İngilizce konuşmaz.
Barcelona havaalanı kabus gibi. Bu kadar karmaşık ve pis bir havaalanı ben görmedim. Bir gün önce grev yapılmasının da etkisi varmış ama bizim Atatürk Havalimanı’nın ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gördük.
Kurutulmuş et, karides, tapas gibi ayak üstü şeylerin yenildiği dükkanlarda yediklerinizi ve peçeteleri yere atıyorsunuz. Şaşırtıcı bir görüntü...
İspanya’da kapalı mekanlarda sigara içmek yasak. Bir tek dükkan sahibi "burada içilebilir" yazısı asarsa bu yasak kalkıyor. Tahmin edeceğiniz gibi pek çok dükkan sahibi de bu yazıyı asmış durumda. Yani yasak hikaye!..
Madrid’de korsan DVD 1 euro, CD 50 cent
Korsan CD ve DVD bize özgü bir sorun değil.
Tıpkı bizde şehrin çeşitli yerlerinde açılan korsan tezgahlar gibi, Madrid’in göbeğinde de tezgah açılıp korsan CD’ler satılıyor.
Afrika kökenli zencilerin köşe başlarına kurduğu tezgahlarda daha vizyona girmemiş ya da yeni gösterilmiş filmlerin DVD’leri satılıyor.
Üstelik 3 tanesi 2 euro.
Sudan ucuz derler ya o hesap (gerçekten de 3 şişe su alsanız 3 euro).
Türkiye fiyatıyla bir korsan DVD’nin fiyatı 1 lira 3 kuruş.
Oysa bizde bile 1 liraya korsan DVD yok.
Müzik CD’leri daha da ucuz.
Yeni çıkmış bir albümü 50 cente Madrid sokaklarında bulabilmek mümkün.
Üstelik alınan önlemler o kadar komik ki...
İspanyol polisinin korsan satıcıları yakalamak gibi ciddi bir derdi yok.
Polisler aheste aheste arabadan iniyorlar, bu arada tüm satıcılar ortadan toz oluyor.
Yani korsan DVD ve CD satışı İspanya’da da tıpkı bizdeki gibi aynen devam ediyor.
Madrid’deki bu korsan yaygınlığını Barcelona ve Sitges’te görmediğimi de söylemeliyim.
Kadın dergileri promosyon çılgını
İspanya’da kadın dergilerinin promosyonları akıl alır gibi değil.Yaz sıcaklarıyla birlikte, neredeyse okurlarına bir tek yazlık ev hediye etmedikleri kalmış.
Terlikten tutun da, şapkaya, pareoya, çantaya, ayakkabıya kadar aklınıza ne gelirse okurlarına hediye ediyorlar.
Özellikle yurt dışından yayın hakkı alınan Instyle, Elle, Marie Claire gibi yabancı dergiler başta olmak üzere bizdeki kadın dergilerinin de benzer promosyonları var.
Ama İspanyollar işi daha da ileriye götürmüş.
En büyük, en pahalı, en kaliteli promosyonu verme yarışına girmişler.
Bu nedenle gazete bayilerinde verdikleri promosyonlar nedeniyle en fazla yeri kadın dergileri işgal ediyor.