Sibel Can’ın, internet sitesinden hakaret dolu yazılar yazanlar için açtığı 5 bin liralık tazminat davasını kazanması çok önemlidir.
Demet Akalın’ın Facebook’ta kurulan “Anti Demet” sayfasını kapattırması ve bunu yapanlarla ilgili dava açması da önemlidir... Çünkü internet Türkiye’de hâlâ çocukluk hastalığından kurtulabilmiş değil. Hâlâ üç otuz paraya site kuranlar, beğenmediği, sevmediği insanlarla ilgili her türlü hakareti yazmayı kendinde hak görüyorlar. İnternet hâlâ aklına gelenin yazılabileceği, karşılığında da hiçbir yaptırımın olmayacağı bir alan sanılıyor bazıları tarafından. Öyle olmadığını tazminat davalarıyla, hukuki mücadelerle kafalarına vura vura öğretmeliyiz... İyi iş ha, internet sitesinden Sibel Can hakkında istediğini yaz... Demet Akalın’ı aklınca küçük düşürmeye çalış... İsimsiz yorumlarla istediğine hakaret et... Bunun adı ne gazeteciliktir ne de internet medyası... Bunlara karşı hep birlikte mücadele edersek interneti temizleyebiliriz ancak. Bu yüzden sanatçılara sesleniyorum, size hakaret eden sitelere hemen dava açın, tekzip yayınlatın, hukuki mücadele başlatın, peşlerini bırakmayın. Bırakmayın ki interneti babalarının çiftliği sanmasınlar. Ben de aynısını yapma kararı aldım bundan sonra... Nasıl olsa köşem var, istersem yanıt veririm diyerek internette hakkımda çıkan onca yalan yanlış habere itiraz etmiyordum. Ama artık edeceğim... Yalan yanlış haber yazılamayacağı anlayışının oturması, internet medyasının kalitesini yükseltmek için edeceğim. Madem internet medyası hepimiz için önemli, interneti iftira atmak için kullananlara karşı her türlü yasal mücadeleyi hep birlikte sürdürmeliyiz. Sibel Can ve Demet Akalın’ın internet mücadelesi hepimize örnek olmalı.
Küçük şeyler
Hande’nin klibi
Hande Yener’in klibi iyi başlayıp kötü biten bir klip olmuş... İki şarkının klibini birleştirmek iyi fikir... Kemal Doğulu aradaki geçişi de çok iyi yapmış... Belki de klibin iyi başlayıp kötü bitmesi, Sopa’nın Yasak Aşk’tan daha iyi bir şarkı olması yüzünden. Sonuç olarak ortalamanın üstü bir iş...
İvedik efekti
Şafak Sezer’in Türk Malı’nda oynadığı karakter resmen Recep İvedik’in taklidi değil mi?.. O da tıpkı İvedik gibi kaba saba, gaz çıkaran, küfürbaz bir adam... Ne kadar kaba olursak o kadar gişe/rating yaparız anlayışının son temsilcisi. Geçen gün bir sahneye rastladım, arabanın içinde yan taraftaki şoföre böğürüyordu Şafak Sezer... Gayriihtiyari “Kaçıncı Recep İvedik gösteriliyor televizyonda” diye sormuşum...
Cin gibiyiz
Eti Cin’in 10’luk paketlerde küçük boyunu yaptı üretici firma. Ürün küçülünce kaçınılmaz olarak bisküvisi fazlalaştı, tadı kaçtı... Oysa Eti Cin’i Eti Cin yapan en büyük özelik nedir; Kenardaki bisküviden sonra ortada bulunan bol portakallı marmelata ulaşmak... O yüzden büyük boy Eti Cin’i hiçbir zaman küçüğüne değişmem.
Gazette 13 International
Ben bu kadar nevi şahsına münhasır başka bir gazete görmedim. Mesleğimizin büyüklerinden Güngör Denizaşan’ın yıllardır kendi imkanlarıyla çıkardığı büyük boy, kuşe kağıda basılmış bir gazete bu. Hiçbir yerde bulamayacağınız medyadan tarihi fotoğraflar burada... En mizahi yazılar, medyayla kafa bulmalar burada... Mesela bu sayıda İslam Çupi’yle Necmi Tanyolaç’ın sıcak dostluğunu gösteren bir fotoğraf vardı başka hiçbir yerde göremezsiniz. Kemal Ilıcak, Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Mustafa Özkan ve Enver Ören’in yıllar önce yanyana çekilmiş fotoğrafları da öyle... Allah Güngör Abi’ye uzun ömür versin de Gazette 13’ü okumaya devam edelim...