Emral Avşar kimseyle paylaşmadığı sırlarını ölümünden kısa bir süre önce Bugün yazarı Saadet Gürses’e anlatmış.
Emral Hanım’ın cenazesi defnedilir edilmez, bir gün bile beklemeyen Saadet Gürses de bunları ortalığa döktü. Kaya Çilingiroğlu’nun uzun süre Hülya Avşar’ı aldattığını, Gülben Ergen’e, Seren Serengil’e kırıldığını, Hülya Avşar’ı ıbrahim Tatlıses’e yakıştırdığını söylüyor Emral Hanım’ın ‘kara kutusu’... Çok yeni şeyler değil bunlar... Geçmişte Emral Hanım’ın yakın çevresinden magazin kulislerine buna benzer şeyler yayılmıştı. Benim merak ettiğim, Emral Hanım bunları bir dost sohbetinde mi Saadet Gürses’e söyledi, yoksa ölümümden sonra açıklansın diyerek vasiyet mi etti?.. ıkincisi olduğu şeklinde bir hava esiyor ortada... Peki bu doğru olabilir mi? Emral Hanım neden ölümünden sonra kızlarını çeşitli polemiklerin içine düşürebilecek açıklamaları yapmak istesin ki?.. Ya da bu açıklamaları yapmak için neden ölümü beklesin? Çok isteseydi, sağlığında çıkar kendi söylerdi... Dolayısıyla bunlar bana geçmişte Saadet ve Emral Hanım’ın dost meclisinde yaptığı sohbetlerden akılda kalanlar gibi geldi bana... Madem bu kadar yakın dostuydu, keşke ölümünden sonra yayınlanmak üzere bir röportaj yapsaydı Saadet Gürses, Emral Avşar’la... Teyp kaydını da önümüze koyar, “Bakın bunları bunları söyledi, bunları vasiyet etti” derdi, biz de inanırdık. şimdi ortada ne bir belge var ne de bir kayıt... “Emral Hanım’ın ölümünden sonra yayınlanmasını istediği sırlar” diye birtakım sözler var. ınsan yakın dostuna bunu yapar mı?..
Balta ve taş
Sergen Yalçın, geçen hafta NTV’deki spor programında yaptığı yorumda, “Bu hafta dört büyüklerin hepsi çok rahat kazanır” dedi. Bakıyoruz maçlara; Trabzonspor, Ankaragücü’nün 90+2’de güç bela yendi. Galatasaray, Kayseri’yle berabere kaldı. Beşiktaş, Konya deplasmanından 1 puanı zor kopardı. Fenerbahçe, ıstanbul BşB’sine 2-0 yenildi. Sergen’e göre çok rahat 12 puan alması gereken dört büyükler zar zor 5 puan toplayabildi. Futbol yorumculuğu böyledir işte. Her zaman elinizde bir balta, önünüzde bir taş vardır.
Karar verin
Günde iki paket sigara içtim, yaklaşık 10 yıl boyunca... Hem de en sertinden; Kısa Camel. Hâlâ üretiliyor mu bilmiyorum ama 10 yıl öncenin en sert sigarasıydı. Bir ara hızımı alamayıp Gitane’a bile geçtim, ondan ötesi yok zaten. Sigara içmeden asla yazı yazamayacağımı düşünürdüm, klavyenin dört tarafı sigara yanıklarıyla doluydu. 1998’in ocak başıydı, sabah Londra uçağım vardı. Kendime evde bir kadeh şarap koydum, bir sigara yaktım. “Bu benim son sigaram olacak” diyerek. Keyifle içtim o sigara ve şarabı... Sabah da kalkıp Londra’ya yerleşmeye gittim. Bırakış o bırakış, bir daha da elimi sigaraya sürmedim. Dün Dünya Sigarayı Boykot Günü’ydü... 10 yıl sigarayı en sertinden ve en fazlasından içmiş şu kardeşiniz, arkadaşınız size diyor ki; Karar verin. Hayatınıza bir mihenk taşı koyun; çocuğunuzun olması, yurtdışına gitmeniz, işe başlamanız, evlenmeniz, askerden dönmeniz, sevgilinizin olması... Bunlardan birini hayatınızın mihenk taşı yapın ve o noktada sigarayı bırakmaya karar verin. Her şey eskisinden daha iyi oluyor. Bakın, sigarasız asla yazamam diyen ben en iyi yazılarımı sigarayı bıraktıktan sonra yazmaya başladım.