İbrahim Tatlıses, Şenay Düdek’e yıllar önce kokain kullandığını açıkladı.
Posta bunu manşet yaptı, Dobra Dobra programında Tatlıses’in bu röportajı yayınlandı.
İyi de bu yeni bir şey değil ki...
İbrahim Talıses’in kokain kullandığını sağır sultan biliyor artık.
Çünkü İbrahim Tatlıses aynı açıklamayı ilk olarak (daha öncesi var mı acaba) Balçiçek Pamir’e 29 Aralık 2004 tarihinde verdiği röportajda yapmıştı.
Balçiçek’in Sabah gazetesinde üç gün boyunca yayınlanan röportajında, İbo kokain kullandığını itiraf etmişti.
O zaman da gazeteler ve tv’ler bunu alıp günlerce haber yapmıştı.
Kokain meselesi burada da bitmiyor.
İbrahim Tatlıses, bu röportajdan altı ay sonra bu kez kendi televizyon programında kokain kullandığını bir kez daha itiraf etti.
5 Haziran 2005’te yayınlanan ve Müslüm Gürses’in konuk olduğu İbo Show’da söz "içmek"ten açılınca, Tatlıses kokain kullandığını canlı yayında söyledi.
Bu açıklaması da gazete ve tv’lere haber oldu.
Bu olayın üzerinden daha 2 yıl geçmeden İbo şimdi bir kez daha kokain kullandığını itiraf ediyor.
Madalyonun iki tarafı da içaçıcı değil...
Korkarım Tatlıses’in aynı kokain hikayesini ve Hülya Avşar’la eski aşkını tekrarlamaktan başka söyleyecek yeni bir şeyi kalmadı...
Yeni albümünün tanıtım çalışmasında bile eski hikayelerden medet umuyor.
Ya Türk basını?..
2 yıl içinde aynı hikayeyi üçüncü kez yeniymiş gibi ısıtıp önümüze koyuyor.
Evet toplumsal hafızamız zayıf ama bu kadar da değil.
Bu arada Tatlıses, Balçiçek’e verdiği röportajda iki, Şenay’a verdiği röportajda dört yıl kokain kullandığını söyledi...
Önümüzdeki yıllarda kokain meselesini itiraf etmeye devam edecekse bu ayrıntıya dikkat etmeli.
3 saat 52 dakika
Galalarda bağış
Fikir bana değil, Tak Tak Takıntı’nın galasında gördüğüm Selma Türkeş’e ait...
Oyunların, filmlerin galaları bedavadır.
Bu galalara da genellikle gazeteciler, işadamları, sanatçılar ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri davet edilir.
Normalde para verip izlenecek bir etkinlik o gece bir kuruş ödenmeden takip edilir.
Oysa kapının girişine bir kutu konsa, Türk Eğitim Vakfı (TEV) gibi bir vakfa ya da Yaşasın Okulumuz gibi kampanyalara bağış toplansa.
Galaya gelen izleyiciler arasında isteyenler de bedava izledikleri tiyatro, sinema parasının azını ya da çoğunu o kutuya atsa.
Hiç değilse üç-beş öğrencinin eğitim masrafı karşılanır, galanın sahibi de seyirciler de hayırlı bir işe imza atmış olurlar.
Selma Hanım’ın bu önerisini sonuna kadar destekliyorum.
TV kurmak kolay mı?
3 milyon dolara tv kurulur mu?
Hemen yanıt vereyim kurulmaz.
Sıfırdan bir kanalı kurmak için gerekli olan teknik alt yapı, uydu, personel, bina giderleri gibi maliyetler bu rakamı aşacağı gibi, kanalın program bütçesinin de bu rakamın içinde olması imkansızdır.
Tuncay Özkan, 3 milyon dolarlık transfer parasıyla Kanaltürk’ü kurduğunu söylerken aynı dönemde bir başka kanalın daha kurulma çabası vardı.
Zafer Mutlu, Türker İnanoğlu, Reha Muhtar, Faruk Bayhan ve Vahit Alpata biraraya gelerek Kanal 6’nın frekansını almış, Vizyon adıyla bir televizyon kurmak için çalışmalara başlamışlardı.
Biri ülkenin dört büyük gazetesinden birinin patronu, diğeri sinema ve tv’nin üstadı, geri kalan üçü de haberciliğin, programcılığın ve reklamcılığın duayenleri...
Bir televizyon kanalı kurmak için saydığım bu beş ismin biraraya gelmesinden daha muhteşem ne olabilir...
Ama olmadı.
Bina tutulup, bilgisayarlar kurulup, personel alınmaya başlanmıştı ki, bütçenin beş günde bir 100’er bin dolar 100’er bin dolar eksi yazdığını görünce, üstüne Kanal 6’nın hesapta olmayan borçları çıkınca bu işten vazgeçtiler.
3 milyon dolar bugün küçük ölçekli bir kanalın bir aylık prototip maliyetidir.
Fox’un yayına başlangıcı olan mart ayı prototip maliyeti 4-4,5 milyon dolardır.
Eylül ayında bunu büyük kanallar seviyesine, aylık 10 milyon dolarlara çıkarmayı hedefliyorlar.
Vizyon hikayesini anlatıp, bu rakamları neden verdim?
3 milyon dolara tv kurulamayacağını göstermek için...