Paylaş
Seda Sayan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sadece beni etiketlediği için cevap hakkı olarak düşünüyorum ve söylediklerini aynen aktarıyorum.
“Yetişkin bir beyefendi programıma başvurup annesini aradığını söyledi ve onu büyüten aile bireylerinden bazılarının annesi olduğunu iddia ettiği hanımefendinin (Hale Soygazi’nin) ismini duyduğunu söyledi.
Yaptığım programın sonuna kadar arkasındayım. Özür dileyecek hiçbir şey yapmadım.
Kaldı ki geçmişte programımda ekibimin bilmeyerek yaptığı hata için bile özür dilemişimdir.
Ayrıca geçmişte DNA testi yapılıp negatif karar çıktıktan yıllar sonra “evet benim çocuğum” diyenleri yıllar içinde gördük.
Ben programcıyım, herkese kapısı açık ve yıllarca herkesi dinleyen kucaklayan sarıp sarmalayan programlara imza atmış, Türkiye’nin Yetiş Bacısı ve en güvenilir ismi olmuş yüce halkımızın buralara taşıdığı bir insanım. Umarım bu açıklama yeterlidir.
Özürlük bir durum yok” dedi Seda Sayan.
Ben de diyorum ki:
Her yetişkin beyefendinin her iddiasını ekrana taşırsak, üstelik bu iddiayı karşı taraf “yok” dediği halde aylarca sürdürürsek bu işin altından kalkamayız Seda Sayan...
Bu iş o dönem reyting almıştı... Belki kanal, yapımcı, program sorumluları “aynen devam edelim” demiş olabilir bu işe ama DNA testi de gösterdi ki ortada Hale Soygazi’nin oğlu diye bir şey yokmuş.
Ha ileride olabilir diyorsun!
Hiç merak etme o zaman da “Hale Soygazi, Seda Sayan’a özür borçlusun” deriz sevgili Seda...
Işıl ışıl bir gece
Hıncal Abi uzun zamandır, “Beni yemeğe çıkarmıyorsun” diye sitem ediyor ya, hatta köşesinde bile yazdı, “Herhalde ekonomik olarak zorda olmalı” diye...
Aradım, “Salı akşamı kimselere söz verme, buluşuyoruz. Erol Kaynar, Sortie’de elleriyle balık buğulama ve flambe hazırlayacak bize” dedim.
Hıncal Abi’yle yemeğe çıkarsanız şu kuralı bilin: Balığı önden, mezeleri arkasından yemek zorundasınız...
Çünkü mezeyle karnımızı doyurursak, balığa yer kalmaz, balığın lezzetini alamayız...
İyi ki de öyle yaptık yine; masaya oturur oturmaz buğulamayı koydu önümüze Erol Kaynar...
Şamandıra yaptık, balığı değil parmaklarımızı da yedik, sırrını yazmamak koşuluyla da verdi.
Sonra mezelere geçtik, hepsi birbirinden lezzetli ama yemeye yer yok çünkü finalde flambe var.
Flambe; Fransızca alev, aydınlatma, alevlendirme anlamına gelen bir sözcük...
Bir de çeşitli meyvelerle, likör ve alkolle davetlilerin önünde hazırlanan bir Fransız tatlısının adı.
Tavadan alevler yükseldiği için flambe deniyor. Işıl ışıl aydınlattı yine ortalığı Erol Kaynar...
Ama gerçek ışıltı masadaki muhabbet, dostluk ve kahkahalardaydı. Beşiktaş’ın Divan Kurulu üyeleri Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar ve Gümrük Müşavirliği yapan Turgay Pirinç’in yanı sıra Nehir Erdoğan da bizle birlikteydi...
Çok keyifli bir akşamdı ki, Hıncal Abi’yle yemekleri bu kadar uzun süre açmamaya karar verdim.
Nehir’in yeni dizisi
Salı akşamı Sortie’deki yemekte uzun süre sonra karşılaştım Nehir Erdoğan’la...
Televizyon, Fransa, diziler, işler güçler epey konuştuk.
TRT’de yeni başlayacağı dizisi “Bir Doğu Masalı”nı da anlattı.
Sabah 04.00’te Belgrad’a uçağı vardı, ona rağmen Hıncal Abi’yle birlikte yemeğimize katıldı.
“Ne yapmaya gidiyorsun Belgrad’a” dedim.
Dizinin ilk bölümünde yer alan Almanya sahnelerini Belgrad’da çekeceklermiş.
9 gün boyunca Belgrad’da sürecekmiş çekimler, ardından ara vermeden Gaziantep’e geçeceklermiş.
Daha sonra da Gaziantep’te sürecek dizinin çekimleri.
Uzun süre sonra iddialı bir işle setlere dönmenin heyecanını yaşıyor Nehir Erdoğan...
Onun için Gaziantep günleri başlayacak artık...
Paylaş