Kartalkaya’nın dünya çapında bir kayak merkezi olması için yıllardır kavgalı olan iki otelin (Dorukkaya ve Kartal Otel) artık el sıkışması ve pistlerini birleştirmesi gerektiğini yazmıştım.
Kaya Grup’ta turizm işlerinin başına geçen ve genç yaşına rağmen başarılı işler yapan Burak Kaya’dan süreci özetleyen bir mail aldım;
Kartalkaya bölgesine ilk otel yatırımını Sayın Mazhar Murtezaoğlu 1978 yılında Kartal Otel’le yapmıştır.
Kurucumuz ve başkanımız babam Burhanettin Kaya’nın bölgeye Dorukkaya Otel’i yapması ise ondan sonra, 1989 yılında gerçekleşti.
Yatırımı ilk yaptığımız yıllarda o bölgede rekabet yaratmamızdan dolayı olsa gerek, aramızda bir takım soğukluklar olmuştur ve ben bunun o dönem için doğal olduğuna inanıyorum. Fakat aradan geçen yıllar sonrasında bu, yerini iyi komşuluk ilişkilerine ve tatlı bir rekabete bıraktı.
Benim turizm grubu yönetimine girmemle beraber biz son 5 yıldır Kartalkaya’nın popüler bir yer olması için birçok çalışma yaptık.
Kartalkaya’yla ilgili projemizin en önemli ayağı ise hiç şüphesiz ki iki otelin pistlerinin birleştirilmesidir.
Bunun için Kartal Otel’in kapısını son 5 senedir devamlı çalmaktayız.
Kişisel olarak en az 3 defa Mazhar Bey’i (amcayı) ikna için yanına gittim, otel müdürümüz Yusuf Bey ve kardeşim Doruk Bey’in ziyaretleri de cabası. Bugüne kadar pek bir sonuç alamadığımızı itiraf etmem gerekir.
Bunun nedenleri ile ilgili yorum yapmak bana düşmez, kendisi büyüğüm olarak saygı duyduğum bir insandır ve her yatırımcının kendine göre bir vizyonu vardır.
Ama sizin de belirttiğiniz gibi pistlerin birleşmesinin misafirlerimize ve Kartalkaya’ya büyük avantaj getireceği bir gerçek.
Umarım sizin de bu konuyu gündeme getirmenizle beraber bu konuda ileri bir adım atabiliriz.
* * *
Dorukkaya’nın sahibi Burak Kaya’nın bu sıcak yaklaşımı Kartalkaya için umarım yeni bir şans olur.
Ben de buradan binlerce kayaksever adına Kartal Otel’in sahibi Mazhar Murtezaoğlu’na sesleneyim;
Haydi Mahzar Amca sen de bir adım at da şu Kartalkaya’da eller de pistler de birleşsin artık.
GAS isim hakkından dolayı çekilmiş
Ünlü İtalyan markası GAS’in Türkiye’den çekilme kararı aldığını yazmıştım dün.
Meğer bu kararın arkasında Türkiye’deki isim hakkı davası yatıyormuş.
GAS diye daha önce kurulmuş bir marka varmış Türkiye’de, bu isim de 1992 yılında tescillenmiş.
İtalyan markası Türkiye’ye girince bu konuyla ilgili dava açmış, "Biz dünya çapında markayız, GAS isim hakkı Türkiye’de de bizde olmalı" diye...
Ancak mahkeme öyle düşünmemiş ve aleyhte karar vermiş.
Bunun üzerine de GAS, Türkiye pazarından çekilme kararı almış.
Şimdi İstanbul’un gözde semt ve alışveriş merkezlerindeki mağazaları birer birer kapanıyor...
Çamur şehir İstanbul
Neden Avrupa şehirlerinde trafikteki arabalar temizdir de, İstanbul’daki otomobiller pis?
Farkında mısınız trafikte ne kadar çok kirli araba var...
Pis miyiz, araba yıkatmayı mı sevmiyoruz?
Problem sürücülerde değil, yolda!
Yağmurlu bir havada Anadolu yakasında arabanızı yıkatıp yola çıkın, TEM’den İkitelli’ye işinize geldiğinizde arabanız çamur içinde kalır.
Bizde otobanda giderken ön cama yağmur değil çamur yağar.
Çünkü şehirde inşaat bitmiyor.
Otobana çıkan kamyonlardan kaynaklanıyor bu pislik ve çamur.
İnşaat bölgelerinden çıkan kamyonlar lastikleriyle çamur taşıyorlar.
Bir de damperlerinden dökülen kum ve toprak yola yayılınca, yollar çamur deryasına dönüyor.
İnşaatlardan toprak taşıyan kamyonlara kural getirilmeli; lastiklerini yıkayıp temizlemeden otobana çıkmaları yasaklanmalı...
Onlar yüzünden şehirde milyonlarca insan her gün çamur banyosu yapıyor.