Paylaş
Bu vahşet görüntülerinin ne kadar kaçmaya çalışsak da gözümüze bir şekilde girdiği...
Kafa kesme görüntülerinden bıkıp usandığımız ve insanlığımızdan utandığımız bir dönemde...
Haluk Bilginer’in gazetelere yansıyan bir fotoğrafı...
Adamın birini yüzükoyun yere yatırmış, elinde ustura boğazını kesiyor...
Rol aldığı “Kaçak” dizisinden bir sahneymiş bu...
Diziyi izlemediğim için konu nedir, neden böyle bir işe kalkıştı Haluk Bilginer bilmiyorum...
Ama kafa kesme olayının insanları bu kadar irite ettiği bir dönemde Haluk Bilginer gibi usta bir oyuncunun rol de olsa bir kafa kesme fotoğrafıyla gündeme gelmesini sevmedim...
İlla o sahne olmalı mı?
O sahne kafa kesme şeklinde değil de başka bir türlü çekilemez mi?.
Çekilse dizinin bütün kurgusu mu bozlulur, ne kaybedilir?
Ben Haluk Bilginer’in yerinde olsam yönetmene bu soruları sorar sahnenin başka şekilde çekilmesini isterdim...
IŞİD’in kafa kesmeyi bu kadar gözümüze soktuğu bir dönemde bu caniliğin sıradanlaşmasına hizmet etmezdim...
Simit Sarayı tekel olur mu?
Bakkallar marketlere yenlileli çok oldu.
Yoğurdu evde yapan kaldı mı, hepsi rengarenk kutularda...
Her taraf AVM, esnaflık yok oldu gitti.
Geleneksel olan her şeyi modern dünyada kaybediyoruz...
Şu son simitçi yasaklarından sonra beni aldı bir korku...
Simit Sarayı ve muadilleri hızla açılırken, sokakta aldığımız simit şık şıkıdım dükkanlara taşınırken...
Sakın ha günün birinde simidimiz de zincir marketlerin kurbanı olamsın...
Düşünsenize sokak simitçilerinin tamamı yok olmuş ve simidi sadece Simit Sarayı ya da benzeri simit marketlerde yiyiyoruz...
Kabus gibi değil mi...
Otobanda lastik patlarsa
Bu olay Milano’da otobanda giderken başıma geldi ve korku dolu saateler yaşadık...
100 kilometre hızla giderken mini-van’ın lastiği patladı...
Araba saga sola yalpaladı, yanımızdan geçen TIR’ın altına giriyorduk, şoförümüz aracı zor toparladı...
Lastik kokusu etrafı sardı ve otobanın ortasında kalakaldık...
120-130 kilometre hızla TIR’lar geçiyor yanımızdan...
Güç bela ilerideki cebe attık kendimizi...
O zaman fark ettim Milano’da üç şerit otobanda emniyet şeridi olmadığını...
Bunun yerine 1-2 kilometre aralarla park edebileceğiniz cepler var yolda...
Oraya sığındık ve şoförümüz lastiği değiştirmeye çalıştı...
Bu sırada kriko kırıldı araç küt diye yere düştü...
Mümkün değil yapılması, uçağımız kaçtı kaçacak...
Şoförümüz yaşlı, yardım etmeye çalışıyoruz adama, olmuyor...
Yanımızdan hızla TIR’lar geçip gidiyor... Rüzgarından sallanıyoruz...
Kabus gibi bir 40 dakika yaşadık, sonunda otoban yardım görevlileri geldi...
Lastiği değiştirdiler de havalanına gittik...
Güzeller içinde
Hep söylüyorum bizim sponsor markalarımız milli takım reklamlarını hep iyi yapıyorlar...
Duygulara hitap ettiği, gaz verdikleri için geniş kitlelerin hoşuna gidiyor...
A Milli Kadın Basketbol Takımı oyuncularına da sormuşlar, “Sahada en çok duymak istediğiniz tezahürat ne” diye...
“Kenan Doğulu’dan Güzeller İçinde” yanıtını vermiş bizimkiler...
Milli Takım’ın sponsoru Garanti de bir sürpriz hazırlayıp, Kenan’ı basketbolcuların otobüsüne bindirmiş...
Gizli kamerayla kaydetmiş görüntüleri...
Ortaya eğlenceli, sıcak, sürprizli bir reklam filmi çıkmış...
Umarım “Güzeller içinde” şarkısı Potanın Perileri’ne Dünya Basketbol Şampiyonası’nda büyük şans getirir...
Paylaş