Üç günlüğüne kaçtım, biraz kafa dinlemek biraz da uzun zamandır merak ettiğim Endülüs kültürünü görmek için.
“Ocak ortasında İspanya’ya gidilir mi” demeyin, güneyde hava 20 dereceydi. İşte notlarım...
Direkt uçuş olacak: Öncelikle iyi bir haber; bu yıl ortalarında THY, İspanya’da Barcelona ve Madrid’den sonra Malaga’ya da direkt uçuşlara başlayacak. Böylece İstanbul’dan İspanya’nın güneyine dört saatte ulaşmak mümkün olacak.
Hızlı tren: Madrid’den Malaga’ya hızlı trenle 2,5 saatte gidiyorsunuz. İster kitap okuyun, ister uyuyun, ister barında takılın... Seviyorum bu hızlı trenleri...
Araba kiralama: Şehrin merkezinden araba kiralanmıyor. Malaga’dan havaalanına gittim sabah. Görevli sordu; “Ehliyet”, otelde unuttum... “Kredi kartı”, otelde unuttum... “Eee nasıl araba kiralayacaksınız?” Hemen Türk işi çözümler ürettim: “Pasaportumu bıraksam, para bıraksam...” “Yarım saat sonra getirsem...” “Yanıma bir görevli verseniz, otelde yapsak işlemleri, sonra ben onu taksi parasını ödeyip geri göndersem” falan... Yemedi tabii. Otel-havaalanı arasını bir kez daha gitmek zorunda kaldım. Bunun iyi bir tarafı oldu, taksi fiyatlarını çok iyi öğrendim! Tam rakam verebilirim; Malaga’da havaalanı-şehir merkezi arası 17.30 euro, 5,50 de havaalanı ekstrası var. Kiraladığım arabanın günlüğü bu kadar değildi...
Ekonomi kötü olur tabii: Avrupa’nın ekonomisi en kötü ülkeleri Yunanistan, İspanya ve Portekiz... Üç ülkenin de ortak özelliğinin siesta düşkünlüğü olması tesadüf olamaz... Bu adamlar çalışmıyor. Akşam 18.00’de restorana gir, 20.00’de açılıyor diye geri döndürürler. Benim esnafım iki yumurta kırar, menemen yapar yine kaçırmaz o müşteriyi... Bir de sezon değil ya iyice yaymış İspanyollar, pek çok yer kapalı güneyde. Açık olanlar da kebap vaziyette. Bu tembelliğe ekonomi nasıl ayakta dursun birader!
Dağ taş site dolu: Cumartesi akşamı Malaga, Barcelona’dan dört gol yedi. Takım küme düşüyor umurlarında değil. Karşı taraf Fas, Cezayir yanı Tunus ayaklanmış, dönüp bakmıyorlar bile. Ben de vurdum kendimi batıya Cebelitarık’a doğru; Torremolinos, Fuengirola, Marbella, Estepona müthiş sevimli yerler... Biz Belek’teki yapılaşmayı tartışıyoruz ya, sahil boyu kilometrelerce otel, turistik tesis ve site dolu adamlarda. Hâlâ da dağa taşa site yapıp duruyorlar, inşaat merakı onlarda da var. Pek çok evde ise satılık tabelası asılı, belli ki krizin etkisi.
Gibraltar nereye düşer: Cebelitarık’a (Gibraltar) giderken yanlış bir yola sapıp kayboldum. Kırmızı ışıkta Kuzey Afrikalı bir sürücü arabasıyla yanaşıp, “Gibraltar ne tarafta” diye sordu. “Düz git” dedim, sonra da peşine takıldım. Allah’ı var, adam sora sora iyi buldu yolu. Yanlış bir yere gitseydi, bu yazıyı Fas’tan yazıyor olabilirdim şu an.
Granada yolunda: İkinci gün doğuya, Granada’ya yöneldim. Görmeden sevdiğim şehirlerden burası. Nedeni; Federico Garcia Lorca’nın doğup, sonra da faşist Franco’nun adamları tarafından öldürüldüğü şehir olması. Şehri tepeden gören bir de El Hamra Sarayı var, daha ne olsun! Gez gez bitmeyen, oya gibi işlenmiş duvarlarıyla muhteşem bir İslami eser. Kadehimi Lorca’nın şehrine kaldırdım, tıksırıncaya kadar içmedim ama...
Gündemin peşinde
Arena protestosu... Üç gün kaybolduk ortalık şenlenmiş... Üç-beş yazar dışında neredeyse herkes Arena’da Başbakan’a ayıp edildiği görüşünde. Niye ki? Bu sefer yumurta atan da yok, şiddete başvuran da. Sadece yuhalama-ıslıklama... Başbakan da tepkisini gösterip çıkmış. Her şey demokrasi çerçevesinde. Sonra özür dileyenlere ne oluyor peki? Zaten başbakanların görevi içinde değil mi sporda, iş dünyasında, sosyal hayatta ülkenin önünü açacak yatırımlar yapmak? Başbakan Erdoğan, Arena’nın bitirilmesine önayak olarak, bir başbakanın yapması gerekeni yaptı zaten. Bunun için neden ekstra alkış bekleniyor, anlamış değilim...
Bayülgen’in özrü... Okan Bayülgen, programına çıkıp Emenike’den özür dilemiş. Pek çok yazarı kesmedi bu özür, çünkü ırkçılık yapmadığına inanıyor hâlâ Okan Bayülgen... Başından beri ben de onu söylüyorum: Türkiye’de ırkçılık zaten ırkçılık olduğunun farkına varılmadan yapılıyor. Okan hâlâ yaptığının farkında değil, “Siyah sevgilim vardı, Afrika’da fotoğraf çektim” açıklaması bu yüzden çocukça... Yine de çıkıp özür diledi, bunu yapmayanlar da var. Bu arada Ahmet Hakan’dan öğrendim Bülent Arınç’ın da Afrikalılar için yamyam dediğini... Okan’a gösterilen tepkiyi Arınç’a gösteren var mı, yoksa ben tatilde kaçırdım mı?