Fetih 1453’ün son fragmanını yayınlarken canlı yayında fark ettim... Fatih Sultan Mehmet’i oynayan Devrim Evin’in profilden gözüktüğü bir sahne var fragmanda.
Burnu bildiğiniz elden geçmiş... Estetikli... Kareyi dondurtup gösterdim, stüdyodaki konuklara da sordum, “Estetik ameliyatlı Fatih Sultan Mehmet olur mu” diye... Fatih’in kemerli, büyük, karakteristik bir burnu olduğunu biliyoruz hepimiz. Devrim Evin’in burnu ise kalemle çizilmiş. Daha sonra filmin yapımcısı Faruk Aksoy, “Burnu estetikli değil” açıklaması yapsa da Devrim Evin’i eskiden tanıyan arkadaşlarından öğrendim. Resmen estetikliymiş burnu. Zaten belli de oluyor. Peki estetik burunlu bir oyuncu Fatih Sultan’ı oynayamaz mı? Bal gibi de oynar. Şahane oynar. Benim için oyuncunun tarihi karaktere birebir benzemesi saçmalıktan öte bir şey değildir. Yıllarca Atatürk’e kim daha çok benzeyecek tartışmalarının içinde kaldığımız için böyle olduk. Zannediyoruz ki oyuncu illa birebir benzemeli. Yok öyle bir şey. Nasıl oynadığı, karakteri nasıl yansıttığı çok daha önemli. Halit Ergenç, Sultan Süleyman’a ne kadar benziyor? Hiç benzemese ne olur... Bu yüzden Faruk Aksoy’un, “Oyuncunun burnu estetikli değil” diyerek savunmaya geçmek yerine, filmini bu mantıkla savunması daha doğru olacak. Ben bu tartışmaların “Fetih 1453”e zarar vereceğine de inanmıyorum. Zira ilk fragmanı çıktığında 7 Aralık 2011 tarihinde yazmışım zaten: Türk sinemasının en ihtişamlı filmlerinden biri geliyor.
Milliyet’e bir haller oldu
Milliyet gazetesine garip bir haller hasıl oldu. Eskiden böyle değildi. Mesela televizyon programlarından haber yapıyorlar, programın adını yazmaya elleri varmıyor. “Bir TV programı” diye geçiyorlar. Emeğe saygısızlık! Cumartesi günü de bir haber vardı, şöyle başlıyor: “Önceki gün magazin eklerinden birinin kapağında koskocaman bir başlık vardı...” “Magazin eklerinden biri” dedikleri Kelebek. Genco Erkal’ın vitrindeki leopar desenli paltonun fotoğrafını çektiği haberden bahsediyorlar. Almışlar bir de Kelebek’in özel fotoğrafını kullanmışlar. Hadi haberde ‘bir magazin eki’ diye geçirdin, hiç değilse fotoğraf altına “Kelebek’ten alınmıştır” ibaresini koymak meslek etiği adına gerekmez mi?.. Bakın biz bunu uzun yıllardır gönül rahatlığıyla yapıyoruz. İster bizim gruptan olsun ister başka gruptan, en ufak dergiden aldığımız haberi bile derginin kapağıyla birlikte yayınlıyoruz... Hatta son dönemde şunu yapmaya başladık. “Neden sadece derginin adını ve kapağını yayınlıyoruz, haberi yapanın emeği yok mu” diyerek muhabirin imzasını da koymaya başladık. Gazetecinin emeğine saygıdır bu. Son dönemde medyada da genel olarak uygulanmaya başladı bu. Nedense Milliyet’te hep gözden kaçıyor. Tayfun Devecioğlu’nun gazetecinin emeğine nasıl önem verdiğini iyi bilirim. Ancak bunu Milliyet’teki editörlere, bölüm şeflerine de hatırlatması lazım. “Bir TV programı” ve “bir magazin eki” yapan biri olarak şikayetçiyim Tayfun Bey...
Haberi yazan Asu Maro’ya:
Genco Erkal’ın vitrindeki leopar desenli kadın paltosunun fotoğrafını çekmesi nefis bir haberdir. Çok tatlı bir magazindir. İster sevgilisi için çeksin, ister rol arkadaşı için, ister arkadaşının kızı için... Hiç fark etmez. Biz asla sevgilisine çektiğini de ima etmedik zaten. “Fotoğrafı kime gönderdiği anlaşılmadı” dedik. Senin dediğin gibi, “Bir sevgilisi var, ona hediye alacak da göstermek için çekiyor” iması asla yapmadık. Teşekkür ederiz, sen öğrenmişsin. (Fotoğrafı yeni oyundaki rol arkadaşı Tülay Günal’a kostüm önerisi olarak göndermiş Genco Erkal.) Umarım bundan sonra haberi aldığın gazetenin adını vermeyi de öğrenirsin. Bak ben senin için ‘bir gazeteci’ diyor muyum?..