Paylaş
Öyle şarkılarına büyük bir hayranlığım ya da şarkılarıyla falan büyümüşlüğüm yok...
Bazı şarkıları güzeldi ama insan olarak severdim. Sahici bir adamdı...
İki-üç kez TV programlarıma konuk olduğu için tanışıklığımız, sohbetimiz hep vardı. 2000’lerden önce gözden düştüğü dönemde düğün salonlarında da şarkı söyledi ama bunu hiçbir zaman kabul etmedi.
“Hayatımda düğün salonlarında şarkı söylemedim” dedi hep. Ama bizim bir akrabamızın düğününde, Aksaray’da bir düğün salonunda sahnede bizzat izlemiştim onu...
Konuk olduğu hiçbir canlı yayında bunu ona söylemedim.
Ama bakın meşhur patlıcan meselesini sordum...
Pop star olduğu dönemde sahnede dar pantolonunun içine patlıcan koyduğu, şehir efsanesi olarak anlatılır dururdu...
Ben bu soruyu açıkça sorunca ne yanıt vermişti biliyor musunuz;
“Bak sevgili Cengizcim, bazı insanların burunları büyük olur, bazılarının dudak yapısı daha kalındır. Bu, anatomilerin değişikliği ile alakalıdır.
Ben de evelallah donuma hiç patlıcan sokuşturmaya ihtiyaç duymadım. O gördüğünüz kabarıklık, gerçeğin ta kendisidir.”
Böyle eğlenceli, ekranda reytingin nasıl alınacağını bilen, 2000’lerden sonra Shubuo reklamlarıyla hak ettiği değeri yeniden görmüş bir isimdi...
Erol Büyükburç’la ilgili beni en çok mutlu eden de budur;
Gözlerden uzak düğün salonlarında şarkı söylerken değil, son 15 yılda ikinci baharını yaşarken, TV’lerde jüri olmuş, konserler verirken aramızdan ayrıldı...
Kız gibi...
Kız gibi koşmak...
Kız gibi vurmak...
Kız gibi atmak...
Kız gibi dövüşmek nasıl olur?..
Gözünüzün önünde klasik bazı hareketler canlandı değil mi?..
Erkek ya da kadın fark etmiyor, yetişkinlere “kız gibi koş” dendiğinde hemen kırıtarak koşma taklidi yapıyorlar.
Ama ilginçtir, 9-10 yaşına kadar olan kız ve erkek çocuklar “kız gibi koş” dendiği zaman normal şekilde koşuyorlar.
O yaşa kadar olan erkek ve kız çocukları, normal koşma, normal vurma taklidi yapıyor.
Yetişkinlerin kafasında ise “kız gibi” dediğinde belli kodlar var...
Kızların özgüveni ergenlik çağında hızla düşermiş.
10-12 yaşlarındayken, tam da kim olduklarını anlamaya çalıştıkları dönemde, “kız gibi” türünden tanımlamalarla kendilerini küçük görmeye başlarlarmış.
Daha 10-12 yaşlarında onlara zayıf olduklarını göstermeye başlıyoruz...
Bizde ekranda yayınlanmıyor ama Orkid’in yaptığı bu sosyal deneyi internette bulup izleyebilirsiniz, çok etkili...
Orkid, bütün dünyada “kız gibi” anlayışını yıkmak için büyük bir kampanya yürütüyor.
Bizde de Nil Karaibrahimgil’in şarkısıyla bunu reklama taşıdılar.
Ürünle örtüşen doğru kampanyaya çok güzel bir örnek...
Burak yüzünden evime gidemedim
Tam eve giden sokağa girdim, yol kapalı...
Bir üst sokağı denedim, set arabasını koymuşlar...
Döndüm bir alt sokaktan gideyim diye, oraya da ışıklar, kamera kurmuşlar, geçmek mümkün değil...
“Hay sizin dizinize” diye tam başlayacaktım ki, Burak Özçivit’i gördüm motorun üzerinde.
Şampuan reklamı çekiyormuş...
Bütün gün Cihangir’in ana caddesini işgal ettiler, akşam geç saatlere kadar çekimler sürdü.
Bazı belediyeler, bu çekimler için işgaliye parası alıyor, bazıları almıyor.
Bildiğim kadarıyla Beyoğlu Belediyesi alıyor... Peki semt sakinlerine ne kalıyor? Gürültü, patırtı, trafik sıkışıklığı yaşamak, eve gidememek, sokaktan geçememek...
Eskiden gece sabahlara kadar sürüyordu çekimler, neyse ki şimdi onlar çok kalmadı.
Dizicilere, reklamcılara, “Bizim mahalleden gidin” demiyorum, demiyorum da, oralarda da insanların yaşadıklarını unutmayın.
Mümkün olduğu kadar az sokak işgal edin, trafiği kapatmayın, işinizi çabuk bitirin ve en önemlisi gürültü yapmadan çalışın...
Bu oyuncular 50 yaşında nasıl rol yapacaklar?
Ünlü bir kadın oyuncuyu yeni başlayan dizisinde bir sahnede gördüm.
Bol estetik, bol botoks, kaş kaldırtma, burun yaptırma, dudak doldurtma ne ararsan var... 30’lu yaşların ortasında daha...
10 yıl önce oynadığı çok izlenen dizisini açtım baktım internetten, iki görüntü arasında dağlar kadar fark...
Tamam, 10 yıl önce 26 yaşın gençliği var üzerinde ama bugün de yaşlı değil ki...
10 yıl içine yüzüyle çok oynamış.
Sadece o oyuncu olsa adını şak diye yazarım bilirsiniz ama genç kadın oyuncuların neredeyse çoğu öyle.
Hepsinde estetik dokunuşlar, botokslar var...
“Mimikler için, bakışlar için o kırışıklıklara ihtiyacım var” der eski oyuncular...
Şimdiki oyuncular ise bunu hiç düşünmüyor, görüntüleri oyunculuklarından daha önemli.
Özellikle genç kadın oyuncuların...
Hep 30’larında kalacaklar zannediyorlar galiba.
Merak ediyorum 50-55 yaşlarına geldikleri zaman nasıl oynayacaklar bu kadın oyuncular kamera karşısında?..
Gerilmiş yüzleri, kıpırdamayan kaşlarıyla nasıl bakacaklar, hangi duyguyu verecekler?..
Paylaş