Ekran önündeki habercilerin ne kadar zor iş yaptıklarını perşembe gecesi bizzat yaşayarak öğrendim.
Habertürk ekranında canlı yayında Osmantan Erkır’la Popstar’ları konuşuyoruz.
Tam o sırada yayın yönetmeni Melih Meriç stüdyoya girdi ve bir son dakika haberi fısıldadı; Bülent Ecevit hastaneye kaldırılmış.
Bir haber kanalındasınız...
Ecevit beyin kanaması geçiyor...
Canlı yayındasınız...
Pimi çekilmiş bomba kucağımda kaldı mı?..
* * *
Habertürk’ün bu tür son dakika haberlerinde inanılmaz bir refleksi var.
Rakiplerinden çok daha hızlı davranıyorlar.
Ecevit’in GATA’ya kaldırıldığı haberinde de aynısı oldu, bu kez haberi ilk duyurmak bana düştü.
Ben canlı yayında haberi aktarırken arkada inanılmaz bir koşuşturmaca da başladı.
Daha önce benzer durumları kamera arkasında yaşamıştım.
Irak savaşı sırasında Star Haber’de Hakan Aygün’ün uzun canlı yayınlarında rejideydim, Deniz Arman’ın 5-6 saat süren canlı yayın rekorlarını bizzat yaşadım.
Ama böyle son dakika gelişmelerinde ekran önünde olmak bambaşka bir şeymiş!
İHA muhabiri telefonla bağlandı, Ankara temsilcisi Taki Doğan ayrıntıları anlattı.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’le konuştuk, Genel Başkan Yardımcısı Masum Türker GATA’dan bilgi verdi...
Bir ara Melih Meriç programa konuk olup son dakika gelişmelerini aktardı.
O gece 3 saati aşan bir canlı yayın yaptık...
İnanılmaz bir adrenalindi!
60 küsür program yaptım Habertürk’te, bir tanesinde böyle bir şeyi yaşayacağım aklıma gelmezdi.
* * *
Dün Yüksel Aytuğ, Sabah’ta köşesinde "Habertürk bir adım öndeydi. Diğer kanalların ayrıntılara girmesi geceyarısını buldu" diyordu.
Üstelik benim performansımı da beğenmiş ki, "anchorman olarak(!)" hakkımda yazılmış ilk yazı oldu bu!
Sonuçta bu işin ne kadar zor olduğunu yaşayarak öğrendim.
Hızlı olacaksınız, hata yapmayacaksınız, doğru bilgiyi aktarmaya çalışacaksınız.
Bunların hepsi de canlı yayında olacak!
Hiç kolay değilmiş!
Program bittikten sonra Melih Meriç dedi ki; "İşte rakiplerimizi nasıl atlattığımızı gözlerinle gördün"...
Vallahi de gördüm.
Eurovision neden gay eğlencesidir?..
Avrupalı gay’lerin bir numaralı televizyon şovunun Eurovision olması enteresan değil mi?
Cumartesi gecesi son yarışmanın oylamasını bir grup yabancıyla birlikte izledik. Hiçbiri gay değildi ama hepsi tanıdıkları gay’lerin Eurovision’a tutkuyla bağlı olduğu görüşünde hemfikirdi.
Tam da bu sırada iddiayı doğrular nitelikte bir-iki tanesine ülkelerindeki gay arkadaşlarından telefon gelmez mi?
Oturmuşlar hep birlikte oylamayı izliyorlarmış. Gözlemlediğim kadarıyla bizde de durum farklı değil!
Sertab Erener’in birinci olduğu sene oylamaya şehrin en eski gay kulüplerinden birinde denk gelmiştim.
Televizyon açılmayan kulüpte müzik susmuş, bütün gayler birbirine sarılmış, ekrana dikkat kesilmiş vaziyette Sertab’a gelen her puanı çılgınca alkışlıyorlardı.
Sertab’ın birinci olmasıyla da kulüp resmen yıkılmış, saatlerce "Everyway That I Can"le dans etmişlerdi.
Bu sene de Sibel Tüzün’e aynı ilgiyi gösterdiler mi bilmiyorum ama Avrupa’da gay’lerin Eurovision’a olan ilgisi aşikar...
Belki kitsch ve abartılı bulduklarından, belki hafif bir eğlence olduğundan, belki de 80’li yılların nostaljik havasını çağrıştırdığından...
İlk 10’a giremediği için Sibel Tüzün’e en çok onlar kızmıştır herhalde.
Mahsun’un en iyi albümü
Geçen gün Etiler’de tesadüfen karşılaştım Mahsun Kırmızıgül’le.
Aşka Sürgün 5 Haziran’da bitecek, yeni sezonda devam etmeyecek, albüm ne zaman çıkacak falan laflıyoruz, kulağıma arabada çalan müzik çarptı.
"Yeni albümden" dedi Mahsun...
İnsanın içine dokunan bir ayrılık şarkısı!
"Dinlet şunu bana" dedim, iki gün sonraya randevulaştık.
30 Mayıs’ta çıkıyor Mahsun’un albümü.
15 şarkının 15’ini de dinledim.
Bir yandan dizinin son bölümlerini çekerken, bir yandan da stüdyoda sabahlamış.
Ama harika bir albüm hazırlamış!
Laf olsun diye söylemiyorum, açıkçası ben bu kadar iddialı bir albüm beklemiyordum Mahsun’dan.
İçinde en az 6-7 tane bomba şarkı var.
"Azar Azar" diye bir şarkı var ki, ilk klibi de ona çekecekmiş.
2005 Avrupa güzeli Shermine Sharivar’la birlikte rol alacak.
Albüme adını veren ilk şarkı Dinle, tam dillere düşecek türden.
Bir diğer şarkıda "Bu devirde kızlara güvenemem" diyor.
Sonra yukarıda sözünü ettiğim ayrılık şarkısı...
Suat Suna’nınmış, ayrılık acısı çekenlerin sloganı olacak türden.
Bitmedi! "Yalansa" diye bir şarkı var, Mahsun en büyük yemini edip, "Annem ölsün yalansa" diyor.
Mahsun haklı olarak albüm çıkmadan CD’nin çalınıp korsanının yapılmasından korkuyor.