Paylaş
Paralar havada uçuyor, eşi Rıza Sarraf her gün yüz binlerce dolarlık jest yapıyor...
Sanırsınız Ebru Gündeş havuza dolarları doldurmuş, içinde yüzüyor!
Haberleri alt alta koyunca öyle bir manzara çıkıyor ortaya.
Sonunda Ebru Gündeş de isyan etti çıkan haberlere, konuyla ilgili bir açıklama yaptı...
Diyor ki;
- Eşim Rıza Sarraf, bana düğün hediyesi olarak 520 bin TL değerinde bir araba almadı.
- Arabama 50 bin dolar karşılığı EBR ibareli bir plaka hiçbir zaman aramadı ve takmadı.
- Aston Martin marka bir otomobilim hiç olmadı.
- Kıbrıs’a bir ekstraya gitmem için 80 bin dolar ödeyerek özel bir jet kiralamadı.
- Antalya’da yazın yapacağım programlarda havaalanında beni beklemesi için bir uçak kiralamadı.
- Özel jetle beni umre ziyaretine götürmedi.
- Bebeğimiz olacağını öğrendiğimizde bana 48 milyon euro’luk bir otel hediye etmedi.
Bu haberlerin hepsi medyada ya da internet sitelerinde çıktı.
Rıza Sarraf zengin bir işadamı ya, Ebru Gündeş’le ilgili haberler artık “fill in the blanks”e döndü...
Boşluk gördüğün yere istediğin rakamı yaz!
Bu kadarla kalsa iyi;
- Yıllardır parmağımda olan tektaşım, 225 bin TL’lik düğün hediyesi yüzük oldu...
- Aksesuvar olarak taktığım dört adet gümüş yüzüğüm, ki pırlanta olsa etmez, 600 bin dolar oldu...
- Kaç senedir aynı marka cipimle geziyorum, adıma alınmayan araba kalmadı...
Diyor Ebru Gündeş.
Dedim ya, bunlar bir şey değil arkadaşlar.
Ebru Gündeş dolar havuzunda yüzüyor, dolar...
Yardımcıları anlattı bana!
Doldurmuş Rıza Bey havuzu 100’lük banknotlarla, Ebru
Gündeş her sabah kalkıp içine atlıyormuş.
Varyemez Amca gibi...
Hadi bunu da manşet yapın.
‘Kazan’ın doğurduğuna inanıyorsunuz da, öldüğüne neden inanmıyorsunuz?
Oradan buradan...
Tayfun kabul etti
- Benimle 1 milyon gişe iddiasına giren “Kolpaçino”nun yapımcısı Tayfun Topal aradı, “İddiayı kazandın abi.
İki-üç hafta daha geçsin, saçları kazıtıp küpe takacağım” dedi.
Neyse ki filmden zarar etmemiş, tek zararı benimle iddiaya girip saçlarını kaybetmek olacak.
Zeytinyağsız Vapiano
- Vapiano’yu nasıl bilirdiniz? Nişantaşı-Abdi İpekçi üzerinde self servis bir İtalyan değil mi? Dekorasyonu güzel, mantığı güzel, her yere bir İtalyan restoranı havası sinmiş... Ah bir de masalarda ayçiçek yağı yerine zeytinyağı şişeleri olsaydı...
Hangi İtalyan restoranında görülmüş masalara zeytinyağı yerine ayçiçek yağı şişesi konduğu? Hiç oldu mu Vapiano?
İstanbul’da boş oda yok
- Soğuk havalara denk geldiği için Shopping Fest’in tarihine itiraz etmiştim. Seneye nisan sonunda başlamasını önermiştim.
New York’ta yaşayan turizmci okurum Timur Ulutın, “Mayısta İstanbul’da tek boş oda bulamıyoruz.
Shopping Fest’in sezon dışında yapılması o yüzden doğrudur” diyor...
Bu da bir görüş.
Dostluk ve eleştiri
Dün “Etiler Koğuşu” kitabına itiraz ettim, yayıncısı sevgili arkadaşım Vedat Bayrak aradı...
Böyle dostları seviyorum.
Ne sitem var ne de kırgınlık.
Arkadaşımızın kitabını, filmini, restoranını, reklamını eleştirmeyeceksek biz bu işi bırakalım.
Sonuçta köşe yazarının herkesle bir şekilde arkadaşlığı, dostluğu oluyor.
Dostlarımızın işini eleştirmezsek, geriye kim kalıyor?
Ne yazık ki bazıları bu gerçeği görmüyor.
Filmini eleştirdiğinde küsüyor, oyununu beğenmediğinde bozuluyor.
Vedat onlardan değil...
“Kitabı gönderiyorum, daha yeni çıktı” dedi, sonra da yazarı Emrullah Erdinç’i verdi telefona...
“Eleştirilerinizi saygıyla karşılıyorum” diyerek kitabı nasıl hazırladıklarını anlattı.
Kitabı okumaya başladım, bitirince yine döneriz bu tartışmaya...
Paylaş