Paylaş
Oktay Kaynarca da, Recep Tayyip Erdoğan’a Başbakan olduğu dönemde mektup yazıp, “Eşimle teknede fotoğraflarımı çektiler” diye magazin basınını şikayet etmiş, ‘kamuya açık alan’ konusunda yeni düzenlemeler talep etmişti.
Magazinden başı sıkışan ünlü, devletten düzenleme istiyor.
Allahı var, Gamze Özçelik’in isteği daha makul;
“Örtünmüş kardeşimin eski açık fotoğrafı kullanılmasın” diyor.
Saygıyla karşılanacak, son derece anlaşılır bir istek.
İyi de bunun için devletimizden nasıl bir düzenleme yapmasını bekliyorsunuz Gamze Hanım’cım?
“Örtünmüş kişilerin eski açık fotoğrafları kullanılamaz” diye bir KHK mı çıkarılsın?
OHAL gerekçe gösterilip ‘eski fotoğraflara’ yasaklama mı getirilsin?
Ne yapılsın?
İstek var ama çözüm önerisi yok.
Gamze Özçelik, sık sık Afrika’ya yaptığı geziler, sosyal medyadaki paylaşımlarıyla muhafazakâr bir hayat tarzını seçti.
Kız kardeşi Meltem Özçelik de öyle, hatta bir adım daha öteye gidip tesettüre girdiğini de biliyoruz.
Hatta geçen sezon “Kertenkele” dizisinde başı kapalı bir rolü oynamıştı.
Belki yakın gelecekte Gamze Özçelik de örtünecek.
Bu nedenle abla-kardeşin eski açık fotoğraflarının kullanılmamasını istemesi saygıyla karşılanır.
Ama bunun için devletimizi yardıma çağırmak, işte o tuhaf...
Bu arada internette ve bazı gazetelerde kullanılan (biz kullanmadık ayrıca) Gamze Özçelik’in ‘açık’ dediği fotoğraflarda da bir açıklık yok ha, sadece baş ve omuzların açık olduğu fotoğraflar.
Tamam bunların bile kullanılmamasını isteyebilirler.
Bunun için sosyal medya aracılığıyla basından rica edersin.
İnternetten eski fotoğrafları kaldırtmaya çalışırsın.
Kullanan gazeteyi arayıp, lütfen bir daha yapmayın dersin olur biter.
Olayı toplumsal bir vaka haline getirmenin, devletten yeni düzenlemeler beklemenin manası ne?
Devletimiz hangi birine el atsın Gamze Hanım’cım, Oktay’a mı size mi?
Kekova’da dalış yasağı sürmeli
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, başvuruları yaptıklarını Bakanlık’tan izin çıkması halinde Kekova batık kentte kontrollü dalışa izin verileceğini açıkladı.
Bırakın tüplü dalışı, şnorkelle dalmanın, yüzmenin bile yasak olduğu bir bölge burası.
Diğer yandan dalış meraklılarının hep hayallerini süsleyen bir yerdir.
Şimdi dalış turizmine açılması gündemde, rehberler ve arkeologlar eşliğinde kontrollü dalışlar yapılacak.
Bizde yasak bir defa delindiğinde, kontrollü durumların ne hale geleceğini hepimiz biliyoruz.
Tur teknelerinden atlayanların antik kentin üzerinde pozlar verdiği fotoğrafları görürüz önümüzdeki yaz.
İki yıldızlı bir dalgıç olarak Kızıldeniz’de dalmışlığım var.
Palet çırptığım için suyun altında hemen yanıma gelip uyarmıştı dalış rehberi.
Neden? Paletiniz müthiş güzellikteki kırmızı mercanlara çarpıp kırabilir de ondan. Dokunmak, ellemek zaten yasak. Şimdi bizim böyle koruyabilmemiz mümkün mü Kekova’nın su altı antik kentini...
Ben dalışa meraklı olarak izin çıktığı anda gidip dalmak isterim Kekova’da.
Ama buna rağmen yasak kalkmamalı diyorum.
Fakıbaba’nın porsiyonu
Kabinedeki son revizyonla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na Ahmet Eşref Fakıbaba atandı.
Hayırlı olsun.
Fakıbaba ilk açıklamalarından birini önceki gün gıda israfı konusunda yaptı ve lüks otellerin porsiyonlarını küçültmeleri gerektiğini söyledi. Dünyada her yıl üretilen 4 milyar gıdanın 1,3 milyarının çöpe gittiğini belirterek.
Ancak bu işin çözümü lüks otellerin porsiyonlarını küçültmeleri değil. Çünkü bizdeki lüks otellerin hiçbirinde porsiyon hesabı yok. Açık büfe var. İsteyen, istediği kadar alıyor. Tepeleme dolduruyor tabakları...
Birazını tadıyor, geri kalan çöpe...
O açık büfelerdeki israfı gördükçe insanın içi acıyor.
Yerli ya da yabancı gelen turiste nasıl anlatacaksın bunu? Parasını verdim, istediğim kadar tabağımı doldururum kafasında herkes. Hem israf hem Türk turizmi için çözmemiz gereken en büyük problem açık büfe meselesidir.
Bu yüzden Fakıbaba’nın porsiyon hesabı da doğru değildir.
Köpekler metroya da ağızlıkla binebilmeli
Hayvanseverler, vapur mücadelesini kazandı.
Şehir hatları, “Evcil hayvanlar vapurlara kafessiz ve ağızlık olmadan binemez” yasağında geri adım attı.
Ben de eleştirmiştim bu kararı, kocaman bir köpeği kafese sokarak nasıl vapura indirip bindirecek sahibi diyerek.
Doğru yol bulundu.
Kafesi olmayan evcil hayvanlar, ağızlık takmak koşuluyla yolcu salonlarının dışında seyahat edebilecek.
Peki aynı yasak neden metrolarda hâlâ sürüyor?
Kafese sığmayacak büyüklükteki köpekler, hâlâ metrolara alınmıyor.
Oysa metrolarda da ağızlık takmak koşuluyla seyahat edebilmeli köpekler.
En azından 14.00-15.00 gibi, akşam 20.00 sonrası gibi yolcu yoğunluğunun az olduğu belli saatlerde...
Paylaş