Demirdöküm bu reklamı hemen yenilemeli…

Algıda seçicilik bu olmalı, hemen dikkatimi çekti...
Demirdöküm, “Çocuklara sorduk, Türkiye’nin en sıcak yeri neresi” diye bir reklam filmi yapmış...
Çocukların tamamı “Bizim ev” diye yanıt veriyor.
Peki benim dikkatimi çeken ne?
Reklamda “Türkiye’nin en sıcak yeri neresi” sorusuna yanıt verenlerin tamamı erkek çocuklar...
Tek bir kız çocuğu yok reklamda sesini duyduğumuz...
Birkaç karede kız çocuğu görüntüleri var, ama sadece görüntü...
Hele reklamın sonuna doğru yine sesini duymadığımız bir kız çocuğu mutfakta yemek hazırlarken görülüyor...
Toplumsal roller, erkek egemen bakış açısı 40 saniyelik reklamda bile kendini gösteriyor...
Biz niye uğraşıyoruz ki kadının toplumdaki statüsü artsın, kadınlar ezilmesin, cinayetlere kurban gitmesin, Özgecan’lar Cansu’lar olmasın diye...
Boşuna...
Çocukların kullanıldığı 40 saniyelik bir kombi reklamı bile bize her şeyi anlatıyor...
Söz sahibi olan erkektir...
Kız çocuğunun söz hakkı yoktur...
Kadının yeri mutfaktır...
Erkek konuşur, kadının sesi çıkmaz...
Reklamın alt metninde bütün bunlar var...
Üstelik bu rekamı yapanlar, çekenler, eminim kafası aydınlık, kadın-erkek eşitliğine inanan, modern bir hayat süren, kadınların da söz sahibi olduğu bir reklam ajansında çalışan arkadaşlardır...
Nasıl böyle bir hata yaparlar?
Peki Demirdöküm’de bunu görecek kadın yönetici de mi yok?
“Yahu arkadaşlar ne yaptınız, bu reklam filminde neden kız çocuklarının sesi çıkmıyor da soruya hep erkek çocukaları yanıt veriyor” diyecek bir Allah’ın kulu da mı yok?
Çocukların dünyasında bile erkek çocuklarını söz sahibi, kız çocuklarını ikinci sınıf olarak kodlamışsınız...
Demirdöküm’ün bu reklam filmine şiddetle itiraz ediyorum...
Bir kız çocuğu babası olarak...
Kadın haklarını savunan biri olarak...
Kadının her yerde, her ortamda, her platformda en az erkekler kadar söz sahibi olması gerektiğine inanan biri olarak...
Lütfen bu reklam filmini hemen revize edin ve kız çocuklarına da yanıt hakkı veren yeni bir reklam filmi hazırlayın...

Angelina Jolie üzerine 5 not

1- Ben yarım yamalak el sıkışanlardan hiç hazzetmem...
Ya tam manasıyla tokalaş ya da hiç tokalaşma...
Erdoğan’la Jolie’nin tokalaşması da kimden kaynaklanıyor bilmiyorum ama sevimsiz bir yarım tokalaşma... Hiç sevmedim samimiyetsiz, güvensiz bu el sıkışmayı...
2- Angelina Jolie’nin mülteciler için tekrar tekrar Türkiye’ye gelmesi, 20 Haziran Mülteciler Günü’nde Mardin’deki kampları ziyaret etmesi önemli...
Yıllardır bu konuda çalışan oyuncu için herhalde ‘reklam yapıyor’ diyen kimse kalmamıştır değil mi...
3- Basın toplantısında BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ile Angelina Jolie’nin arasına sıkışan çevirmene ne demeli?
Elinde notlar, kağıtlar çeviri telaşında.
Organizasyonu yapanlar neden simultane bir tercüman bulamadılar da böyle demode bir yöntemi tercih ettiler?
Zaten Guterres’in çevirisindeki karmaşayı gören Angelina Jolie, “Ben çeviri yapılsın istemiyorum” diyerek çevirmen kadını taca çıkardı...
Televizyonlar da simultane tercümeye geçtiler de rahat ettik...
4- Ancak bizim çevirmenimiz yine rahat durmadı...
Angelina Jolie konuşurken elindeki kağıtları yelpaze yaparak salladı...
Tercüman güzelliğiyle de Angelina’dan rol çalınca ne yalan söyleyeyim Angelina birazdan dönüp kadını azarlayacak diye yüreğim ağzımda izledim basın toplantısını...
5- Mardin sokaklarında Angelina Jolie’nin elini öpüp başına koyan genç arkadaş, bizi de Angelina’yı da güldürdün, Allah da seni güldürsün...

Askerin iyi niyeti

Denizli’de jandarma silahlı çatışmaya giren tarihi eser kaçakçılarını gece karanlığında kovalamaya başlıyor...
Zanlılardan biri, 10 gün sonra çocuğu doğacak bir uzman çavuşu uçurumdan aşağı itiyor ve askerimiz şehit oluyor...
Bu kovalamaca sırasında iki jandarma eri de kuyuya düşerek yaralanıyor...
Hep söylüyorum bizim polisimiz de askerimiz de silahlı olaylar karşısında ne yapacağını bilmiyor...
Burada da asker o kadar iyi niyetli ki, kendisiyle çatışmaya girenleri bile boğuşarak yakalamaya çalışıyor...
Böyle bir güvenlik zaafı olur mu?
Böyle ucuz bir vakada gencecik bir askerin ölümünden kim sorumlu şimdi?
Vur emir vermeyen komutanı mı, bu tür olaylarda ne yapacağı konusunda askeri eğitmeyenler mi?
5 define kaçakçısının bir askeri öldürüp, iki askeri yaralamasına yol açan operasyonu yönetenler mi?
Askerin, polisin hayatı da bu kadar ucuz olmamalı...

TT korkusu

Sizin de başınıza geliyor mu, bir ünlüyü Twitter’da TT olmuş gördüğünüz anda aklınıza ilk gelen öldüğü mü oluyor?
Böyle bir sosyal medya korkumuz var artık: TT korkusu...
Ben ünlü birini TT’de ilk gördüğüm anda eyvah diyerek açıyorum ilk haberlerini...
Pazar sabahı mesela Al Pacino’yu gördüm en çok konuşulanlar listesinde...
“Ölmemiş olsun lütfen ya” diyerek açtım twitleri...
Neyse ki yeni filmi Manglehorn, Amerika’da vizyona girmiş o yüzden TT olmuş...
Vallahi ben bir ünlüyü, bir tanıdığı TT’de göreceğim diye korkar oldum.
Belki de son dönemde ünlülerin ilk ölüm haberlerini hep sosyal medyadan aldığımız için...
Allah herkesi iyiliklerle TT yapsın...