Paylaş
Daha üç beş gün önce Süleyman Şah tartışması yaşanmış...
Tüm bunların üzerine Başbakan Ahmet Davutoğlu, atv ve a haber’in ortak yayınına çıkıp açıklamalarda bulundu...
Canlı yayına çıktığı saat 18.50’yle 20.00 arası... Yani ana haber bültenlerinin yayınlandığı saat dilimi...
Karşısında iddialı diziler, yarışmalar falan yok sadece ana haber bültenleri var.
Reyting sonuçlarına baktım...
Tüm izleyicide 40’ıncı, AB grubunda 41’inci olmuş Davutoğlu...
atv Haber’in bu saat dilimine aldığı reyting ve share’den neredeyse yarı yarıya az bir sonuç almış...
Tüm izleyicide atv Haber ortalama 9 share alırken, Davutoğlu’nun aynı saatte yayınlanan açıklamaları 4 share...
atv Haber, AB grubunda ortalama 6 share alırken Davutoğlu 3.13 share almış...
Televizyonculukta bugün 10 share’in altına başarı gözüyle bakılmıyor...
Başbakan Davutoğlu, her hafta televizyona program yapan biri olsaydı bu sonuçlarla üçüncü haftayı görmeden programı yayından kaldırılırdı...
Tabii alınan bu kötü sonuç, sadece Davutoğlu’nun ekran performansıyla ilgili bir şey değil...
Hangi siyasetçi çıksa üç aşağı beş yukarı aynı sonucu alıyor ekranda. Çünkü Türk seyircisi siyasetten futbola, kadın programlarından magazine kadar tartışma ve kavga olmayan hiçbir programı izlemiyor artık...
Birinin çıkıp sakin sakin bir şeyler anlatmasına tahammülü yok...
Aksiyon istiyor, heyecan istiyor...
En çok kadın programları tartışılıyor ama bakın bakalım haber kanallarındaki siyaset programlarına, kadın programlarından farkı yok...
Mantık aynı mantık, kavga olacak tartışma olacak ki izlensin...
Davutoğlu’nu televizyon karşısında olan 100 kişiden 3’ünün izlemesi de bu yüzdendir...
Formatı değiştirip sunucuyla kavga yapsa, bakın neler oluyor...
Çöpünü konteynere bırak!
Boşuna bu şehrin köşe başlarına, “Buraya çöp atan eşektir” yazılmadı yıllarca...
Hadi o zamanlar çöp konteynerleri bu kadar yaygın değildi, belediyelerin temizlik hizmetleri bu kadar gelişmemişti...
Şimdi çöp konteynerleri her köşe başında...
Çoğu belediye sabah ve akşam olmak üzere her gün iki kez çöp topluyor...
Nerede var bu lüks başka...
Ama adam/kadın hâlâ çöpünü götürüp konteynere atmak yerine, sokağa kapısının önüne bırakıyor...
Ya da çok temiz ya, önünde pislik istemediğinden kendi apartman kapısı yerine ilerideki komşusunun kapısının önüne götürüp atıyor torbayı...
İlla siz de çöp kamyonlarının peşinde kalmışsınızdır ara sokaklarda...
Temizlik işçileri 10 metrede bir kamyondan atlayıp sağa sola bırakılan çöp torbalarını toplarlar...
Vallahi ben belediye başkanlarının yerinde olsam sokağa kapı önüne bırakılan çöpleri toplatmazdım...
Sadece konteynerlere atılan çöpleri toplatırdım...
Adam 50 metre ötedeki konteynerine yürümeye üşenip sokağa bırakıyor çöpünü...
Vallahi dünyanın hiçbir yerinde yok bu saçmalık...
Geçen hafta Her Şeyin Teorisi filminde canlandırdığı Stephen Hawking rolüyle Oscar kazanan Eddie Redmayne’ın Londra’da elinde çöp poşetleriyle fotoğrafı vardı dün gazetelerde...
Oscar’lı oyuncu konteynerine kadar çöplerini taşıyor, bizim Haydar Abi’nin, Neriman Abla’nın incileri dökülecek, çöpünü taşımıyor...
Bırak konteynere kadar gitmeyi, aşağıya inmeye bile üşeniyorlar...
Hâlâ çöpünü pencereden sokağa atan var bu şehirde.
Yalanım varsa taş olayım, geçen gün Cihangir’de kafama düşüyordu çöp poşeti...
Lap diye koca poşeti sokağa attılar 3’üncü kattan...
Pencereden atmaya da zahmet etme paşam, temizlikçiler gelip mutfağı da temizlerler, çöpünü de evden alırlar...
Eskiden çöp poşeti kullanmayı da bilmezdik...
Herkes çöpünü götürür en yakın köşe başına boşaltırdı...
Neyse ki artık çöp poşeti kullanmayı öğrendik, bütçe ayıran özel çöp poşeti alıyor, kokulusu bile var...
Ayırmayan market poşetlerine dolduruyor, ağzını düğümleyip bırakıyor...
Ama artık çöpleri konteynerlere de götürüp atmayı öğrenmeliyiz...
Kapı önüne, sokağa, köşe başına bırakma ilkelliğinden kurtulmalıyız...
Belediyeler bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yapmalı...
“Çöpünü konteynerine bırak” kampanyası başlatmalı.
20 yılda şehir hayatında çöpü poşete koymayı öğrendik, konteynerine bırakmayı da öğreneceğimizi tahmin ediyorum...
Elbisenin rengi
Bazı haberler var gram ilgimi çekmiyor...
Mesela bir haftadır yazılıp çizilen renk değiştiren elbise meselesi...
Her seferinde başlığını görüp geçtim bu haberi...
Gram ilgilenmedim...
Şu an bana sorsanız nedir bu olay diye, vallahi yanıt veremem size...
Elbise mi renk değiştiriyor, neye göre sarı neye göre mavi oluyor inanın olayı bilmiyorum...
İlgilenmiyorum...
İstemediğim haberi asla görmeyen halimi seviyorum...
Erol Evgin yıl kaç...
Bu fotoğrafı dün Galatasaray’daki Beyoğlu Fotoğrafçısı’nda buldum...
Bir lunapark ya da panayır olmalı...
Erol Evgin, jetonlu boks makinesinde gücünü test ediyor...
Yıl kaç bilmiyorum...
Ama ne kadar ilginçtir ki fotoğraftaki gencecik Erol Evgin’in yüzünün, bugünkü Erol Evgin’den farkı yok...
Bilim insanlarının gerçekten incelemesi gerekiyor Erol Evgin’in genetiğini...
Nice sağlıklı yıllara diliyorum...
Paylaş