Yani davet edildiğiniz yerde ücret ödememeniz gerekiyor değil mi, oysa doğum günleri, kına gecelerinde "Alman usülü" alışkanlık haline geldi...
Geçen gün bir arkadaşımız Antalya’ya doğumgününe çağırdı bizi.
Tabii ki kafayı yemedik gitmeyeceğiz de, "Antalya’da doğum günü mü olurmuş, bu ne ya" falan diye geyik çevirmemize vesile oldu olay...
Sonradan öğrendik, davetliler uçak parasını da otel parasını da kendi cebinden ödüyormuş.
Eeee bu nasıl davet?
Hem Antalya’da doğumgünü yapmak gibi bir saçmalığa kalkıp caka satacaksın, hem de herkes parasını ödesin diyeceksin.
Öyleyse ben de bu yıl doğumgünümü İbiza’da yapıyorum, geleceklere şimdiden söyleyeyim de 2-3 bin Euro’yu biriktirmeye başlasınlar.
Hadi bu hem paran yok hem şımarıklık peşindesin türünden bir örnek oldu, ben gidilen doğumgününde para ödenmesine da takmış biriyim...
Bazı davetlerde görüyorum eğlenen gruplar hesap geldiğinde 10 lira 20 lirayı bölüşemiyorlar, sevimsiz bir durum...
Eee bu durumda ne olacak?
Elbette her doğumgünü sahibinin tüm hesabı ödemek gibi bir gücü olamaz ama bu davetlerde hesabı bölüşme işi mutlaka önceden çözülmeli...
Giden kaç lira vereceğini bilmeli.
Gecenin sonunda olay dumanlı kafalarla "Eee ama ben bir votka içmiştim"e dönüşüyor ki "Alman usulünden" çok "Türk güreşi"ni andırıyor olay...
THY durumu düzeltecek
Bazı okurlar bütün bilet işlemlerinin internetten yapılabildiğini iddia etti dünkü yazım üzerine...
Hayır, yapılamıyor.
Mille alınan biletler ve bazı bilet değişiklikleri için THY Satış Ofisi’ne gitmekten başka çareniz yok...
Bu yüzden İstanbul’da sadece Kadıköy ve Taksim’de bulunan iki THY Satış Ofisi’nde saatler süren kuyruklar oluşuyor zaten.
THY Basın Müşaviri Ali Genç dünyanın neresinde olursa olsun kurumla ilgili çıkan yazıları kaçırmaz, benim yazımı da dün sabah Kahire’de okumuş oradan aradı, "Mille alınan bilet işlemlerinin de internetten ve çağrı merkezinden yapılabilmesi için elektronik alt yapı düzenlemesine başlıyoruz" dedi.
Yani kısa süre sonra THY Satış Ofisleri’ndeki uzun kuyruklar son bulacak.
İzdiham mı çıkacak?
27 Temmuz’da Ali Sami Yen’deki Metallica konserinin biletlerinin tamamen bittiği söyleniyor.
Buna rağmen bilboardlarda "27 Temmuz çok geç" diye konserin bangır bangır duyuruları yapılıyor hala...
Öyleyse bu durumda iki şık var; Ya biletler gerçekten bitmedi ya da konserde fazla bilet satıp izdiham yaratacaklar.
Peki bu konser Ali Sami Yen’in çimlerine zarar vermeyecek mi?
Özellikle daha önceki konserlerde saha içi satılan biletler sonrasında, ne kadar üzerini kapatırsanız kapatın çimlerin ağır zarar gördüğüne tanık olduk...
Bu konserden 15 gün sonra Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi maçı var (kura çekiminde ilk maçı evinde oynarsa).
Galatasaray yönetimi Metallica konseri için stadı kiraya verirken, bozuk çimde maç oynama olasılığını düşündü mü?
Tatlı bir şey
Geçen hafta "Ben bu küçük ayıcıklara bağımlıyım" diye yazınca Haribo Türkiye’den teşekkür için aradılar.
Madem sizi buldum sorayım dedim...
"Neden yurt dışındaki Haribo’larla Türkiye’dekiler arasında tat farkı var?"
Öyle böyle değil, ben ciddi bir ’Haribo uzmanıyım’.
Daha Türkiye’de bilinmezken 35 yıl önce annemler Almanya’dan getirirdi, o günden bu yana Haribo yerim...
Yanılmamışım, tat farkı varmış.
Kullanılan aromaların üreticileri ve miktarları birebir aynıymış, ancak aradaki fark Türk Haribo’nun sığır jeli, Alman Haribo’nun ise domuz jeli kullanmasından kaynaklanıyormuş.
Bir de bizimkiler şekeri iç piyasadan tedarik ediyorlarmış...
Yani domuz ürünü kullanmayanlar yerli Haribo’yu tercih etmeli.