Paylaş
Geçen hafta da gelmişti Demircan mahalleye ve yuhalanmış, vatandaşlardan tepki görmüştü...
Bu sefer ki ziyaretinde iş daha da sertleşti ve kan döküldü...
Mesela Ahmet Misbah Demircan değil, Cihangir’in kim olursa olsun AK Parti’nin adayına sıcak bakmayacağı ortada...
Zaten seçim sonuçları da bunu gösteriyor, geçen seçimlerde de Demircan’ın Beyoğlu’nda en az oy aldığı mahalle Cihangir...
Muhtemeldir bu seçimde de aynısı olacak.
Ama bu Ahmet Misbah Demircan’ın Cihangir’e gelip seçim çaışması yapmasına engel değil...
Nasıl ki Aylin Kotil Kasımpaşa’ya gidiyorsa, Ahmet Misbah Demircan da Cihangir’e gelecek...
Bundan daha doğal bir şey yok...
Ancak bu sefer ki gelişinde tepki daha fazlaydı...
Millet balkonlara, pencerelere çıkarak tenecere, tava çalmaya başladı, “Hırsız var” diye bağırmaya başladı...
Kafelerde oturan, sokaklardan geçenler “Defolun buradan” diye Demircan ve AK Partililer’e tepki gösterdi...
Tam o sırada karşılıklı gerginlik arbedeye dönüştü ve Susam Sokağı’nın köşesinde iki taraf birbirine girdi...
Yönetmen Aydın Bulut, AK Parti taraftarlarının ortasında kaldı ve alnı yarıldı...
10-15 kişi birden üzerine çullanınca Aydın Bulut’u kalabalığın arasından zor aldılar.
Bulut’un yaralanması üzerine ortalık daha da gerildi...
Millet daha çok tepki göstermeye, yuhalamaya başladı, neyse ki her ki taraftan araya giren sağduyu sahipleri kavganın büyümesini önledi...
Demircan ve ekibi Susam Sokağa doğru yollarına devam etti...
Cihangir bile böyle gerildiyse Türkiye’nin geldiği noktayı düşünün...
Cihangir bile diyorum çünkü, her iki tarafın birbirine daha iyi anlayabileceği, hoşgörünün daha yüksek olmasının beklendiği bir semt...
Ama özellikle son iki aydır yaşadıklarımız, seçim atmosferi, tapeler, yolsuzluklar, dinlemeler, kayıtlar, manşetler, mitingle hiçbir seçim döneminde olmadığı kadar ülkeyi gerdi...
Cihangir de bile kimse kimseye tahammül edemiyor...
İstediğiniz bu muydu?
Ahmet Misbah Demircan, Cihangir’e gelemesin...
Aylin Kotil, Kasımpaşa’ya gidemesin...
Herkes kendi mahallesinde yaşasın...
Ne yazık ki böyle bir iklimde yarın sandığa gidiyoruz işte...
Oy ver
Geçen gün arkadaş grubu tartışıyoruz, “Lanet olsun, bu nasıl bir ülke böyle ben oy moy kullanmayacağım” dedi...
“Hafta sonu kafamı dinlemeye gideceğim... Seçim sonuçlarını öğrenmek için televizyona bile bakmayacağım, internet bile açmayacağım” dedi...
“Delirme” dedik, zor ikna etmeye çalıştık ama Nuh diyor peygamber demiyor...
En kötüsü de bu ruh hali işte...
Bıkkınlık, yılgınlık, yorgunluk...
Boşvermişlik...
Sakın ha bunu yapmayın, oyunuzu kullanmaya mutlaka gidin...
Yarım saatinizi ayıracaksınız ama ülkenin geleceği için önemli bir görev üstleneceksiniz...
Oy verin...
Mahallenize, ilçenize, şehrinize, ülkenize sahip çıkın...
Biz arkadaşımızı zor da olsa ikna ettik...
Siz de gitmeyenleri ikna edin...
Yarın sabah sandığa gidin...
Siyaset, futbolu geçti
Genel olarak Türk halkı en çok ne konuşur:
1- Futbol 2- Televizyon...
Herkesin bir fikri vardır bu konularda...
Kıvanç’ın yeni dizisinde olup olmadığından, Mancini’nin doğru 11’i çıkarıp çıkarmadığına kadar herşeyi biliriz...
Hepimiz teknik direktörüz...
Hepimiz yapımcı, senaristiz...
Ama farkında mısınız son iki aydır ülkede tek bir şey konuşuluyor: Siyaset...
Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz...
Galatasaray’ın şampiyonluğu kaçırması bile gölgede kalkıyor...
Fenerbahçe’nin şampiyonluğa koşması bile milyonları heyecanlandırmıyor...
Yok Survivor’mış, yok Kurt Seyit’miş kimsenin umurunda değil...
Varsa yoksa siyaset...
Türkiye’de herkes siyaset konuşuyor...
Görünen o ki seçimlerden sonra da uzun süre konuşmaya devam edeceğiz...
Türkiye hiç bu kadar politik olmamıştı.
Delinen yasaklar
Twitter yasaklanıyor ama anında DNS’ler değiştirilerek, VPN bağlantılarıyla soyal medyaya giriliyor...
Youtube kapatılıyor anında arka kapıdan siteye bir giriş bulunuyor...
Yasaklı siteleri sadece vatandaş değil cumhurbaşkanı da giriyor, bakan da giriyor, Anadolu Ajansı da giriyor...
Herkes giriyor...
Yani yasağı takan yok...
Yasağın yasaklığı kalmamış...
Öyleyse ne diye bu siteleri kapatıp dünyaya madara oluyoruz...
Haliç’e tünel oluyormuş demek ki
Kadir Topbaş seçim vaadi olarak, Unkapanı’ndaki Atatürk köprüsünü kaldıracaklarını yerine tünel yapacaklarını açıkladı...
Tünel, Unkapanı’ndan girecek, Kasımpaşa’dan çıkacak...
Trafik Haliç’in altından akacak, bugün bulunan Atatürk Köprüsü de kaldırılacak...
Peki madem Haliç’in altına tüp geçit yapılabiliyordu da, neden o çirkin metro geçiş köprüsü yapıldı oraya?
Demek ki metro geçişi de çok rahat Haliç’in altından yapılabilirdi...
Tarihi yarımada silüetini bozuyor diye UNESCO’yu ayağa kaldıran, dünya mimarlarının tepkisini çeken Haliç metro geçiş köprüsü yerine...
Metronun Haliç’in altından geçişini sağlayacak bir tüp geçit yapılsaydı ya...
Kadir Topbaş’ın trafiği Haliç altına alacak yeni projesi, şimdiden Haliç metro geçiş köprüsünü ıskartaya çıkarmıştır...
Paylaş